Seçim kampanyasına bir eliyle kalp yaparak gayet yumoş başlayan CHP diğer eliyle de iktidarı tehdit ediyordu. Biz seçilirsek hesap soracağız, yargılanacaksınız, gününüzü göstereceğiz." diyerek parmak sallıyordu. Erdoğan'ın kutuplaştırdığını kendilerininse herkesi sevgiyle kapsayıp kuşattıklarını iddia ettiler. Bu defa kazanacaklarına kendilerini çok fazla inandıran seçmen kaybetmeyi, yine ve yeniden kandırılmış olmayı hiç hazmedemedi.
"Biz kazanırdık ama Suriyelilerin ve Türkçe bile konuşamayan tuzu kuru gurbetçilerin oylarıyla kazandılar. Cahil ve köylü halk, TRT izleyen kırsal vatandaş olmasa kazanamazlardı." diyerek başta Kılıçdaroğlu ve kitlesi kendilerini teselli ettiler. Yeri geldi mahalle arasında kavgaya tutuşan çocuklar gibi ettikleri üç kuruş yardımı dillerine doladılar. Kimi kakara kikiri alay ederek "Size biz yardım etmiştik ama siz başkaları sandınız, bunu sandıkta gördük." dedi. Tepki alınca da "Ben espri yaptım, zaten ben gayet de Atatürkçü bir vatandaşım." diyerek özür dilemekten yırtmaya çalıştı. Sanatçı kisvesinde pek çokları depremzedelere ve cahil (!) halka "Müstehaksınız, bizim zaten durumumuz süper, biz size acıyoruz, ey fakir halk!" diye kibirden delirmiş, nobran videolar paylaştılar.
Kimi ünlüler, LGBT bayrağıyla sahneye çıktı, imam hatiplilere "sapık" dedi. Kimi "Bu ülkeyi terk edeceğim" diye blöf yaptı. Kimi hergün çırılçıplak ekranlarda soyunduğu halde "Ülkemizde kadınlar özgür ve eşit değil, biz çok fazla eziğiz." lafıyla Avrupa'dan bol alkış ve ödül aldı. Nurseli İdiz bile "Çıplak kadın görmekten bana fenalık geldi." derken İran olduk, Afganistan olacağız diye feryat edenler de hiç eksik olmadı.
CHP seçmeni artık sadece muhafazakarları linç etmiyor. Kaybetmenin sorumlusu olarak gördükleri Kemal Kılıçdaroğlu'nu en ağır ifadelerle gömmeye devam ediyor. "Merzifon'la başlayan hakaretiyle Altaylı ve sol gazetecilerinden youtuberına kadar seçim gunüne dek öve öve bitiremedikleri Kılıçdaroğlu'nu aldığı %48 oyla, kutu kolayla denk tuttular. Bu kadar hakarete layık gördükleri lidere son güne kadar sayın cumhurbaşkanım deyip ertesi günü muhafazakarların dahi etmediği kötü sözleri sarf etmeleri çok fazla çelişki, çok büyük vefasızlık...
Ankara'ya deniz getiren Büyük Şehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş iki ay önce paylaşılan bir tweete içinden muhabbet besleyip daha geçen gün layklayabilmiş. Zira o da diğer CHP'liler gibi kendi lehlerine çıkan anketleri bile beğenmeye cesaret edememiş.
Şimdi hepsinin ağzında "Değişim" sözü dolanırken Kılıçdaroğlu "Koltuk düşkünü olan kim varsa değiştirdim ve değiştirmeye devam edeceğim." diyerek kendi koltuğuna kimseyi yan baktırtmıyor. Yine de Mustafa Sarıgül'den Faik Öztırak'a, Özgür Özel'den Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş'a genel başkanlık koltuğuna göz kırpan isimler var. Neredeyse hepsi de "Sorumluluktan kaçmayacağız." sözüyle Kılıçdaroğlu'nun 14 yıllık koltuğuna balıklama atlama eğilimi gösteriyor.
CHP genel başkan koltuğuna kimi getirirse getirsinler, zihniyet değişmedikçe gerçek bir değişimden bahsetmek söz konusu olmayacaktır. Kendi partisine oy vermeyene cahil, köylü diyerek aşağılayan, biz bir gelelim hepinizi pişman edeceğiz diye daha iktidar yüzü görmeden tehditler savunan, sol eliyle ettiği üç kuruş yardımı depremzedelerin gözüne sokup başına kakan görgüsüz ve saygısız kitleye bu millet hiçbir vakit güvenmeyecektir.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Havva Bütün Saraç
Sol elin verdiği
Seçim kampanyasına bir eliyle kalp yaparak gayet yumoş başlayan CHP diğer eliyle de iktidarı tehdit ediyordu. Biz seçilirsek hesap soracağız, yargılanacaksınız, gününüzü göstereceğiz." diyerek parmak sallıyordu. Erdoğan'ın kutuplaştırdığını kendilerininse herkesi sevgiyle kapsayıp kuşattıklarını iddia ettiler. Bu defa kazanacaklarına kendilerini çok fazla inandıran seçmen kaybetmeyi, yine ve yeniden kandırılmış olmayı hiç hazmedemedi.
"Biz kazanırdık ama Suriyelilerin ve Türkçe bile konuşamayan tuzu kuru gurbetçilerin oylarıyla kazandılar. Cahil ve köylü halk, TRT izleyen kırsal vatandaş olmasa kazanamazlardı." diyerek başta Kılıçdaroğlu ve kitlesi kendilerini teselli ettiler. Yeri geldi mahalle arasında kavgaya tutuşan çocuklar gibi ettikleri üç kuruş yardımı dillerine doladılar. Kimi kakara kikiri alay ederek "Size biz yardım etmiştik ama siz başkaları sandınız, bunu sandıkta gördük." dedi. Tepki alınca da "Ben espri yaptım, zaten ben gayet de Atatürkçü bir vatandaşım." diyerek özür dilemekten yırtmaya çalıştı. Sanatçı kisvesinde pek çokları depremzedelere ve cahil (!) halka "Müstehaksınız, bizim zaten durumumuz süper, biz size acıyoruz, ey fakir halk!" diye kibirden delirmiş, nobran videolar paylaştılar.
Kimi ünlüler, LGBT bayrağıyla sahneye çıktı, imam hatiplilere "sapık" dedi. Kimi "Bu ülkeyi terk edeceğim" diye blöf yaptı. Kimi hergün çırılçıplak ekranlarda soyunduğu halde "Ülkemizde kadınlar özgür ve eşit değil, biz çok fazla eziğiz." lafıyla Avrupa'dan bol alkış ve ödül aldı. Nurseli İdiz bile "Çıplak kadın görmekten bana fenalık geldi." derken İran olduk, Afganistan olacağız diye feryat edenler de hiç eksik olmadı.
CHP seçmeni artık sadece muhafazakarları linç etmiyor. Kaybetmenin sorumlusu olarak gördükleri Kemal Kılıçdaroğlu'nu en ağır ifadelerle gömmeye devam ediyor. "Merzifon'la başlayan hakaretiyle Altaylı ve sol gazetecilerinden youtuberına kadar seçim gunüne dek öve öve bitiremedikleri Kılıçdaroğlu'nu aldığı %48 oyla, kutu kolayla denk tuttular. Bu kadar hakarete layık gördükleri lidere son güne kadar sayın cumhurbaşkanım deyip ertesi günü muhafazakarların dahi etmediği kötü sözleri sarf etmeleri çok fazla çelişki, çok büyük vefasızlık...
Ankara'ya deniz getiren Büyük Şehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş iki ay önce paylaşılan bir tweete içinden muhabbet besleyip daha geçen gün layklayabilmiş. Zira o da diğer CHP'liler gibi kendi lehlerine çıkan anketleri bile beğenmeye cesaret edememiş.
Şimdi hepsinin ağzında "Değişim" sözü dolanırken Kılıçdaroğlu "Koltuk düşkünü olan kim varsa değiştirdim ve değiştirmeye devam edeceğim." diyerek kendi koltuğuna kimseyi yan baktırtmıyor. Yine de Mustafa Sarıgül'den Faik Öztırak'a, Özgür Özel'den Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş'a genel başkanlık koltuğuna göz kırpan isimler var. Neredeyse hepsi de "Sorumluluktan kaçmayacağız." sözüyle Kılıçdaroğlu'nun 14 yıllık koltuğuna balıklama atlama eğilimi gösteriyor.
CHP genel başkan koltuğuna kimi getirirse getirsinler, zihniyet değişmedikçe gerçek bir değişimden bahsetmek söz konusu olmayacaktır. Kendi partisine oy vermeyene cahil, köylü diyerek aşağılayan, biz bir gelelim hepinizi pişman edeceğiz diye daha iktidar yüzü görmeden tehditler savunan, sol eliyle ettiği üç kuruş yardımı depremzedelerin gözüne sokup başına kakan görgüsüz ve saygısız kitleye bu millet hiçbir vakit güvenmeyecektir.