Referandum veya genel seçim öncesi hep aynı hikâye tekrarlanıp duruyor, "Seçimlere hile karıştırılacak..." Son dönemde buna yeni bir yalan daha eklendi; "Suriyeli mültecilere oy kullandırılacak." Buna inananlar, ciddi ciddi haberleştirenler hatta sayıları 20 bini aşmayacak Suriyeli üzerinden siyasi analiz yapanlar bile var.
Dün Ankara'da Suriyeli mültecilerin sosyal uyumuyla ilgili önemli bir toplantı vardı. Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak'ın, AFAD Başkanı Halis Bilden'in, Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Başkanı Sare Aydın Yılmaz'ın ve KADEM Başkan Yardımcısı SümeyyaErdoğan Bayraktar'ın katıldığı bu toplantıda da "Suriyeli seçmen" meselesi öne çıktı.
Bakan Kaynak, spekülasyonlara son vermek için net konuştu: "16 Nisan'a kadarSuriyeliler vatandaş yapılmayacak." Bu açıklama pusuda bekleyen siyasi aktörleri tatmin eder mi bilemem ama o toplantıda KADEM ve AFAD arasında imzalanan protokolün binlerce mülteci kadının beklentisine cevap vereceği çok açık. Çünkü çok ciddi ve anlamlı bir çalışma içeriyor.
Dünya, yaklaşık 6 yıldır 2'nci Dünya Savaşı'ndan bu yana yaşanan en büyük insani krizi seyrederken, Türkiye o kriz nedeniyle mülteci durumuna düşen 3 milyona yakın Suriyeliye ev sahipliği yapıyor. Iraklı, Afganlı ve Afrikalıları da eklerseniz sayı 3.5 milyona çıkıyor. Türkiye, bütün zorluklara rağmen bu misafirleri için her şeyi yapıyor ve sorunlarını azaltmaya çalışıyor ama hâlâ eğitimden sağlığa mültecilerin yaşadığı onlarca sorun var.
Özellikle de çocuklar ve kadınların.
KADEM'le AFAD'ı bir araya getiren de işte onlar. İstanbul ve Ankara'da mülteci kadınların hem psikolojik rehabilitasyonları hem de ekonomik, kültürel entegrasyonları için yeni bir adım atılıyor.
Bu çerçevede Başbakan Yardımcısı Kaynak'ın gözetiminde iki kurum ortak protokol imzaladı. KADEM Başkanı Doç. Dr. SareAydın Yılmaz şöyle diyordu:
"İstanbul'da 450 bin civarında mülteci var.
Ama onların özellikle nitelik profillerine ilişkin bir bilgimiz yok. Oysa son yıllardaki çalışmalarımızda gördük ki, kamuoyunun bildiğinin aksine çok iyi eğitimli bir kadın kitlesi var.
Bu kitleyi doğru yönlendirmeliyiz. Bukitleye zamanında dokunamazsak onlarıkazanamayız. Ya suç örgütleri ya da terör örgütlerinin kapsama alanına girerler."Mülteciler konusunda çalışan uzmanların şöyle bir ortak kanaati var: Mültecilerin yüzde90'ı savaş bittiğinde ülkesine dönecek ama yüzde 10'u kalabilir. İşte bu çalışmalar, gidenleri dost kılmayı, kalanların da iş ve sosyal hayata uyum sağlamasını hedefliyor.
"Onlara gelecek umudu vermeliyiz" diyen KADEM Başkan Yardımcısı Bayraktar da sözü Suriye'de yaşanan katliama getiriyor ve şöyle diyordu:
"Bizim kendi halkını katleden bir diktatöre karşı insanlık görevimiz var. Günü kurtaran değil, kalıcı olanı yapmalıyız. Mültecileri savaş psikolojisinden kurtarmalıyız. Ayrıca mültecikadınları konuşmadan kadın haklarınıkonuşmak anlamlı değil." AFAD Başkanı Halis Bilden ise işbirliğinin gerekliliğini şöyle anlatıyordu: "Türkiye'de bulunan göçmenlerin yarısı kadınlardan oluşuyor.
Bu insanların ülkemizde hem kültürelhem de ekonomik anlamda birer faydalıfert olarak yetiştirilmesi için KADEM'leişbirliğine gidiyoruz." Son sözü Başbakan Yardımcısı VeysiKaynak söyledi: "Dünyanın neresindeolursa olsun, krizden ilk etkilenen kesimkadınlardır. Bu çalışmada kadınlarınyanına çocukları da eklemeniz yerindeolacak."
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mahmut Övür
Suriyeli kadınlar ve seçmen iddiası
Referandum veya genel seçim öncesi hep aynı hikâye tekrarlanıp duruyor, "Seçimlere hile karıştırılacak..." Son dönemde buna yeni bir yalan daha eklendi; "Suriyeli mültecilere oy kullandırılacak." Buna inananlar, ciddi ciddi haberleştirenler hatta sayıları 20 bini aşmayacak Suriyeli üzerinden siyasi analiz yapanlar bile var.
Dün Ankara'da Suriyeli mültecilerin sosyal uyumuyla ilgili önemli bir toplantı vardı. Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak'ın, AFAD Başkanı Halis Bilden'in, Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Başkanı Sare Aydın Yılmaz'ın ve KADEM Başkan Yardımcısı SümeyyaErdoğan Bayraktar'ın katıldığı bu toplantıda da "Suriyeli seçmen" meselesi öne çıktı.
Bakan Kaynak, spekülasyonlara son vermek için net konuştu: "16 Nisan'a kadar Suriyeliler vatandaş yapılmayacak." Bu açıklama pusuda bekleyen siyasi aktörleri tatmin eder mi bilemem ama o toplantıda KADEM ve AFAD arasında imzalanan protokolün binlerce mülteci kadının beklentisine cevap vereceği çok açık. Çünkü çok ciddi ve anlamlı bir çalışma içeriyor.
Dünya, yaklaşık 6 yıldır 2'nci Dünya Savaşı'ndan bu yana yaşanan en büyük insani krizi seyrederken, Türkiye o kriz nedeniyle mülteci durumuna düşen 3 milyona yakın Suriyeliye ev sahipliği yapıyor. Iraklı, Afganlı ve Afrikalıları da eklerseniz sayı 3.5 milyona çıkıyor.
Türkiye, bütün zorluklara rağmen bu misafirleri için her şeyi yapıyor ve sorunlarını azaltmaya çalışıyor ama hâlâ eğitimden sağlığa mültecilerin yaşadığı onlarca sorun var.
Özellikle de çocuklar ve kadınların.
KADEM'le AFAD'ı bir araya getiren de işte onlar. İstanbul ve Ankara'da mülteci kadınların hem psikolojik rehabilitasyonları hem de ekonomik, kültürel entegrasyonları için yeni bir adım atılıyor.
Bu çerçevede Başbakan Yardımcısı Kaynak'ın gözetiminde iki kurum ortak protokol imzaladı. KADEM Başkanı Doç. Dr. Sare Aydın Yılmaz şöyle diyordu:
"İstanbul'da 450 bin civarında mülteci var.
Ama onların özellikle nitelik profillerine ilişkin bir bilgimiz yok. Oysa son yıllardaki çalışmalarımızda gördük ki, kamuoyunun bildiğinin aksine çok iyi eğitimli bir kadın kitlesi var.
Bu kitleyi doğru yönlendirmeliyiz. Bu kitleye zamanında dokunamazsak onlarıkazanamayız. Ya suç örgütleri ya da terör örgütlerinin kapsama alanına girerler."Mülteciler konusunda çalışan uzmanların şöyle bir ortak kanaati var: Mültecilerin yüzde90'ı savaş bittiğinde ülkesine dönecek ama yüzde 10'u kalabilir. İşte bu çalışmalar, gidenleri dost kılmayı, kalanların da iş ve sosyal hayata uyum sağlamasını hedefliyor.
"Onlara gelecek umudu vermeliyiz" diyen KADEM Başkan Yardımcısı Bayraktar da sözü Suriye'de yaşanan katliama getiriyor ve şöyle diyordu:
"Bizim kendi halkını katleden bir diktatöre karşı insanlık görevimiz var. Günü kurtaran değil, kalıcı olanı yapmalıyız. Mültecileri savaş psikolojisinden kurtarmalıyız. Ayrıca mülteci kadınları konuşmadan kadın haklarını konuşmak anlamlı değil." AFAD Başkanı Halis Bilden ise işbirliğinin gerekliliğini şöyle anlatıyordu: "Türkiye'de bulunan göçmenlerin yarısı kadınlardan oluşuyor.
Bu insanların ülkemizde hem kültürel hem de ekonomik anlamda birer faydalı fert olarak yetiştirilmesi için KADEM'le işbirliğine gidiyoruz." Son sözü Başbakan Yardımcısı VeysiKaynak söyledi: "Dünyanın neresinde olursa olsun, krizden ilk etkilenen kesim kadınlardır. Bu çalışmada kadınların yanına çocukları da eklemeniz yerinde olacak."