Terör Örgütleri bütün güçleriyle ve arkalarına aldıkları ağababalarıyla Türkiye'ye saldırıyorlar. Türkiye'de kaos yaratmak ve ülke insanını karşı karşıya getirmek için her türlü tezgahı kuruyorlar. Tarihimiz boyunca bu kadar çok yönlü saldırılara maruz kalmadık.

Ekonomimize, sosyal yapımıza, güvenlik güçlerimize, vatandaşımıza hedef gözetmeksizin saldırıyorlar. Her türlü vahşi taktiği üzerimizde test ediyorlar. Çelikten bir irademiz var ki, bu şerefsiz sürülere karşı dik durmaya devam ediyoruz.

İddia ediyorum; herhangi bir Avrupa ülkesi bu saldırıların yüzde onu ile karşılaşsa darmaduman olur. Türkiye, bütün saldırılara iman gücüyle mücadele ediyor ve çok şükür ki, Allah Teala yardımcımız oluyor. Yoksa başka izahatı yok.

PKK ile 30 yıldır dağda-şehirde savaşan Türkiye, bu örgütü son zamanlarda adeta dağıttı. Dağıldıklarını onlarda biliyorlar, sadece artık daha vahşi kartlarını dağıtıyorlar.

Daha doğrusu bu terör örgütlerinin hamileri olan istihbarat örgütleri bunlara kart dağıtıyor. Bunlarda rollerini oynuyorlar.

Düşünün “Kürdistan” hayali peşinde koşan YPG Kürtleri Rakka da çatıştırıyor. Rakka Kürdistan kenti mi, orada Kürtler mi var? Kürt çocuklarını Rakka da neden öldürtüyorsun! Bunu gören hangi aklıselim Kürt senin davana inanır.

PKK'nın Kürtlerin nazarında pek bir hükmü kalmadı. Zaten kimse de artık bu örgütü desteklemiyor. Kürtler 30 yıl önce bu hareketi benimsediler ve Kürt halk hareketi olarak ortaya çıktı ama artık bir terör örgütü oldu ve hatta Amerika'nın Jandarması oldu.

PKK kendisine verilen rolü oynuyor, DEAŞ de öyle, DHKP-C de öyle, FETÖ Terör Örgütü de öyle. Ve bütün bu pisliklerin arkasında güya müttefik ayağına yatan Amerika var. Arkalarında Almanya, İngiltere var.

PKK'ya kol kanat geren Belçika, Danimarka, İsveç var.

Anlayacağınız Kurtuluş savaşı verdiğimiz yıllarda ki gibi bütün hainler ve küfür ehli birleşmiş, bu güzel ülkeye saldırıyorlar.

Tabi içerdeki uşakları var. O uşakların, uşak bozuntularının büyük bir kısmı artık Avrupa ve Amerika'da.

Türkiye'de artık herkes oyunu görüyor. Uşakları tanıyor, ağababalarını da biliyor.

Reisin dediği gibi, İstiklal savaşı veriyoruz. İhanetçiler kol kola, biz namazda ki gibi yapışık omuz omuzayız. Bu ülke bir çakıl taşını dahi hiç kimseye vermez. Almak isteyenin de alacağı tek şey, bırakacağı şerefsiz bedenidir.

Terör konsepti değişmeli:

Birincisi, hedef küçültülmeli. Demem o ki, güvenlik sağlarken onlarca polis-asker birlikte aynı yerde durmamalı. Tek otobüsle asker ve polis taşınmamalı. Güvenlik alırken hedef küçültülmeli ki, ağır zayiatlar verilmemeli.

Eğlence yerleri ve AVM'lerde duran özel güvenlik gerektiğinde silah kullanmalı ve bunula ilgili eğitimler verilmeli.

Sosyal medyada terör propagandası yapanlar cezalandırılmalı, devlet memuru ise meslekten ihraç edilmeli.

Teröristler acı çektiriyorsa, aynı acıyı onlarda çekmeli. Teröristin ailesi de hesap vermeli. Hele bu terörist onlarca kişiyi öldürdüyse yaşam hakkı olmamalı.

“Acıma acınacak hale gelirsin” düsturuyla terör örgütleriyle mücadele daha da sertleştirilmeli. Terör insanın canı nasıl yanar bunu iliklerine kadar hissetmeli. Devlet, masum vatandaşının öldürülmesinin hesabını en ağır şekilde ödettirmeli.

Teröre yardım ve yataklık yapmanın terör örgütü üyeliğinden hiçbir farkı yoktur, terörist ve terör üyeliği kapsamına yardım yataklık yapanlar da alınmalı.

FETÖ Terör örgütüyle mücadeleyi yapmayan ve mücadeleyi sekteye uğratan, yardım yataklık yapan kurum yöneticileri de Paralel İhanet Çetesi'nin üyesi olarak hesap vermeli.