SON DAKİKA
Hava Durumu

'Terör'ün cinneti

Yazının Giriş Tarihi: 20.03.2016 07:16
Yazının Güncellenme Tarihi: 20.03.2016 07:16

Türkiye'ye karşı, son 3 yılda gerçekten akla hayale gelmeyen saldırılar yapıldı. Bu saldırıları, sadece iç siyasi hesaplarla açıklamak mümkün değil.

İçeride sandık dışı yöntemlerle mevcut siyasi iktidarı alaşağı etmek isteyenler hep vardı ama işi asıl kotaran ve düğmeye basan dış güç oldu. Bu güce son dönemde birkaç merkez daha katıldı. Türkiye bu merkezlerin hesaplarının kesiştiği bir zaman diliminden geçiyor.
Bunun nedeni Türkiye'yi söz söyleyen ülke konumuna taşıyan Cumhurbaşkanı Erdoğan. Erdoğan'ın liderlik yaptığı Türkiye'ye saldırı, geçmişle kıyaslanmayacak biçimde arttı.

Gezi'den sonra olanlara bakın...

Türkiye tarihinin hiçbir döneminde böyle çok yönlü saldırılara uğramadı. Ne Paralel Çete saldırıları, ne TIR Operasyonları, ne diktatörlük iddiaları ne de 6-8 Ekim vandalizmi tesadüftü...

Şimdi buna bütün gücüyle "son oyuncu" olarak PKK da katıldı.
PKK, 7 Haziran sonrası çözüm sürecini bitirme kararını boşuna almadı. Kendi küçük hesaplarıyla küresel güçlerin bölgesel hesapları çakıştığı ve düğmeye basıldığı için terörü başlattı. Ve hükümet dayanamaz diye düşündü.

Ama o kirli hesaplar 1 Kasım'da bozulunca PKK çıldırdı. "Erdoğan'ı yıkacağız" deyip başaramayınca sivillere yönelik vahşi saldırılara başladı.

Aynı şeyi başka örgütler de yaptı. Ankara ve İstanbul'da canımızı bu aşağılık yöntem, terörle acıtmak istediler. Bu bir cinnet hali ve sona yaklaşıldığının işareti... Buna karşı da hepimizin kendi gücümüz ölçüsünde yapacağı çok şey var.

Bağış'ın dikkat çektiği korku tellalları

Sadece bir örnek vermek istiyorum. Bir süredir eski AB Bakanı Egemen Bağış'ı izliyorum. Paralel çetenin yalanlarıyla kurulan çirkin tezgaha rağmen, korkup geri çekilmediği gibi ülkesine kurulan tuzaklara karşı da inanılmaz bir mücadele yürütüyor. Hem de uluslararası arenada...

Son bir ayda, Türkiye'nin Suriye ve bölgeye ilişkin politikalarını, insani duruşunu anlatmak için dünyanın önde gelen, Washington Post, New York Times, Financial Times, Telegraph, Huffington Post ve Yunan Efimerida Sintakon gibi önemli medya mecralarında yazılar yazdı, Türkiye'yi ve insani tezlerini savundu. Demeçleri, BBC gibi önemli TV'lerde yer aldı.
Bir anlamda tek başına kamu diplomasisi yürüttü. Devletin bir kurumunun yapması gerekenleri eski bir bakan olarak yerine getirdi.
Halen de getiriyor.

Bunlar arasında belki de en ilginci Haffington Post köşe yazarı Stanley Weiss'a verdiği cevaptı:
"Kaygılanmadan edemiyorum. Sayın Weiss'ı okurken aklıma 'Sırça köşkte oturan, komşusuna taş atmamalı' atasözü geliyor. Kendisi Türkiye'ye yönelik pek çok suçlamada bulunuyor ve Türkiye'nin DEAŞ'ı desteklediğini, terör örgütüyle çalıştığını iddia eden kaynaklardan alıntılar yapıyor. Peki ama kanıt nerede? Weiss'ın yaptığı aslında politik korku tellallığının ta kendisi. Bu tür asılsız eleştiriler, Türkiye'nin, sınırlarını ihlal eden teröristlerin önünü açmaktan başka bir işe yaramaz."

Eski Bakan Bağış, aynı yazısında siyasi bir aktivist gibi yazarı daha demokrat olmaya çağırıyor:
"Sayın Weiss, Suriyelilere yardım edilmesini desteklemiyor da, bunun yerine zaten asırlardır birlikte yaşayan bu insanları farklı gruplara ayırarak daha fazla karışıklığa sebebiyet verecek önerilerde bulunuyor? Rusya'nın da desteğiyle sivillere silahlı saldırıda bulunan ve halkına zulmeden Esad problemini çözmek yerine, söz konusu karışıklığa sebebiyet vermek daha mı iyi?

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.