Dünya'da siyasi, ekonomik, savunma dengelerinin hızla değiştiği bir dönemi yaşıyoruz. Değişime uyum sağlayan ülkeler açısından kaygılanacak bir durum yok ancak dışında kalanların büyük sıkıntıya gireceği örneklerle sabit. Evrensel hukuk kavramı kulağa çok hoş geliyor ama realitede öylemi asla değil. Güçlü ülkeler kendi hukuklarını uyguluyor,evrensel hukuku tanımıyor. İş baskıya gelince gelişme aşamasında veya gelişmemiş ülkelerin tamamına evrensel hukuk kurallarını dikta ediyor. Bir nevi ‘sen bu kurallara uymak zorundasın çünkü garibansın' derken iş kendine gelince ‘ben zenginim güçlüyüm istediğimi yaparım' diyor.
Dünyanın en güçlü ülkesi Amerika şuanda büyük bir deprem yaşıyor ,Amerika Birleşik Devletleri'nin yeni başkanı Donald Trump oldu. Seçim sürecinde yaptığı açıklamalara baktığımızda Trump en fazla bir yıl içinde Amerika'yı 20 yıl geriye götürür ABD'yi çökertir gibi geliyor. Trump'ın seçimlerden önce yaptığı açıklamaların en ilginç olanı "Eğer seçimi az bir farkla kaybedersem sonuçları kabul etmeyeceğim, mahkemeye taşıyacağım" sözüdür. Kaybedeceğine kesin olarak inanmış birisi dışında böyle bir sözü hiç kimse söylemez. Trump demokratik koşullarda yapılan bir seçimde başarılı olmuş başkan seçilmiştir. Ancak seçim döneminde yaptığı açıklamaların kendisini rahat bırakmayacağı gözüküyor. Trump'ın açıklamalarına baktığımızda seçimi kazanmaktan çok kaybetmek üzerine bir strateji geliştirdiğini görürüz nitekim son tahlile kadar hep gerideydi. Seçimi kazanmamak için adeta Amerika'ya yalvarıyordu, kadınlara hakaret ediyor, müslümanları tehdit ediyor, mültecileri ülkeden kovacağını , seçim sonuçlarını kabullenmeyeceğini söylüyordu. Trump kaybetmek için elinden gelen herşeyi yaptı ancak yeterli olmadı korktuğu başına geldi şimdi başkan. Amerika'da birçok yerde protesto ediliyor bunun ne kadar süreceği konusunda kesin bir tahminde bulunmak için çok erken.
Kimse Trump'tan mucize beklemesin malzeme belli. Amerika freni patlamış kamyon gibi sağa sola çarpabilir. Trump kaybetmek için herşeyi yaparken Hillary Clinton'da Trump kazansın diye herşeyi yaptı. Trump'ın kazanmasında birçok etken var. FBI var Amerikan basınının ve sanatçılarının Hillary'e destek açıklamalarının ters tepmesi var, Trump taraftarlarının heryerde aşağılanmasına tepki var, anket şirketlerinin manipülasyonları var, mevcut başkan Obama'nın ve eşinin Hillary Clinton'a destek açıklaması var.Bunların bütünü görülüyor ki ters tepmiştir.
Hiçbir şekilde ciddiye alınmayan önemsenmeyen bir adama sanki tüm Amerika birleşse bile devrilmeyecek bir lider muamelesi çekersen o adam ne kadar patavatsız ve yetersiz olursa olsun işte böyle gelir başkan olur. Amerikan halkı yerinde kim olursa olsun bu kadar aşağılanan bir adama sahip çıkardı. Türkiye açısından baktığımızda Hillay mi Trump mı hangisi bize daha faydalı olur ? soruna verilecek yanıt duygusal olursa Trump gerçekçi olursa hiçbirisidir. Çünkü Amerika kendi çıkarlarını herşeyin üstünde görmektedir. İşte bunun için dünyanın öbür ucuna gidip istediğini yapabilme cüretine ve gücüne sahip olduğunu düşünmektedir. Türkiye açısından Trump'ın seçilmesinin neleri değiştireceğini önümüzde ki süreçlerde göreceğiz.
Obama'ın başkan seçildiği seçimleri ve sonrasında konuşulanları hatırlayalım. Obama'nın ikinci ismi Hüseyin'di, Obama Müslümandı, Amerika'nın başkanı olduğunda en çok Müslüman ülkeler rahat edecek huzur bulacaktı. Ve Obama başkan seçildi. Peki neler oldu ? Obama döneminde ayakta kalan Müslüman ülke sayısı, Obama döneminde yerle bir olan Müslüman ülke sayısından çok azdır. Adam nerdeyse Müslüman ülke bırakmadı. Duygusal konuşmaların dış siyasette hiçbir karşılığı yok, önceliğimiz ülkemizin çıkarları olduğu müddetçe güçlü Türkiye yolundan asla dönmeyecektir.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Barış Aydın
Trump’ı sevgi değil nefret başkan yaptı
Dünya'da siyasi, ekonomik, savunma dengelerinin hızla değiştiği bir dönemi yaşıyoruz. Değişime uyum sağlayan ülkeler açısından kaygılanacak bir durum yok ancak dışında kalanların büyük sıkıntıya gireceği örneklerle sabit. Evrensel hukuk kavramı kulağa çok hoş geliyor ama realitede öylemi asla değil. Güçlü ülkeler kendi hukuklarını uyguluyor,evrensel hukuku tanımıyor. İş baskıya gelince gelişme aşamasında veya gelişmemiş ülkelerin tamamına evrensel hukuk kurallarını dikta ediyor. Bir nevi ‘sen bu kurallara uymak zorundasın çünkü garibansın' derken iş kendine gelince ‘ben zenginim güçlüyüm istediğimi yaparım' diyor.
Dünyanın en güçlü ülkesi Amerika şuanda büyük bir deprem yaşıyor ,Amerika Birleşik Devletleri'nin yeni başkanı Donald Trump oldu. Seçim sürecinde yaptığı açıklamalara baktığımızda Trump en fazla bir yıl içinde Amerika'yı 20 yıl geriye götürür ABD'yi çökertir gibi geliyor. Trump'ın seçimlerden önce yaptığı açıklamaların en ilginç olanı "Eğer seçimi az bir farkla kaybedersem sonuçları kabul etmeyeceğim, mahkemeye taşıyacağım" sözüdür. Kaybedeceğine kesin olarak inanmış birisi dışında böyle bir sözü hiç kimse söylemez. Trump demokratik koşullarda yapılan bir seçimde başarılı olmuş başkan seçilmiştir. Ancak seçim döneminde yaptığı açıklamaların kendisini rahat bırakmayacağı gözüküyor. Trump'ın açıklamalarına baktığımızda seçimi kazanmaktan çok kaybetmek üzerine bir strateji geliştirdiğini görürüz nitekim son tahlile kadar hep gerideydi. Seçimi kazanmamak için adeta Amerika'ya yalvarıyordu, kadınlara hakaret ediyor, müslümanları tehdit ediyor, mültecileri ülkeden kovacağını , seçim sonuçlarını kabullenmeyeceğini söylüyordu. Trump kaybetmek için elinden gelen herşeyi yaptı ancak yeterli olmadı korktuğu başına geldi şimdi başkan. Amerika'da birçok yerde protesto ediliyor bunun ne kadar süreceği konusunda kesin bir tahminde bulunmak için çok erken.
Kimse Trump'tan mucize beklemesin malzeme belli. Amerika freni patlamış kamyon gibi sağa sola çarpabilir. Trump kaybetmek için herşeyi yaparken Hillary Clinton'da Trump kazansın diye herşeyi yaptı. Trump'ın kazanmasında birçok etken var. FBI var Amerikan basınının ve sanatçılarının Hillary'e destek açıklamalarının ters tepmesi var, Trump taraftarlarının heryerde aşağılanmasına tepki var, anket şirketlerinin manipülasyonları var, mevcut başkan Obama'nın ve eşinin Hillary Clinton'a destek açıklaması var.Bunların bütünü görülüyor ki ters tepmiştir.
Hiçbir şekilde ciddiye alınmayan önemsenmeyen bir adama sanki tüm Amerika birleşse bile devrilmeyecek bir lider muamelesi çekersen o adam ne kadar patavatsız ve yetersiz olursa olsun işte böyle gelir başkan olur. Amerikan halkı yerinde kim olursa olsun bu kadar aşağılanan bir adama sahip çıkardı. Türkiye açısından baktığımızda Hillay mi Trump mı hangisi bize daha faydalı olur ? soruna verilecek yanıt duygusal olursa Trump gerçekçi olursa hiçbirisidir. Çünkü Amerika kendi çıkarlarını herşeyin üstünde görmektedir. İşte bunun için dünyanın öbür ucuna gidip istediğini yapabilme cüretine ve gücüne sahip olduğunu düşünmektedir. Türkiye açısından Trump'ın seçilmesinin neleri değiştireceğini önümüzde ki süreçlerde göreceğiz.
Obama'ın başkan seçildiği seçimleri ve sonrasında konuşulanları hatırlayalım. Obama'nın ikinci ismi Hüseyin'di, Obama Müslümandı, Amerika'nın başkanı olduğunda en çok Müslüman ülkeler rahat edecek huzur bulacaktı. Ve Obama başkan seçildi. Peki neler oldu ? Obama döneminde ayakta kalan Müslüman ülke sayısı, Obama döneminde yerle bir olan Müslüman ülke sayısından çok azdır. Adam nerdeyse Müslüman ülke bırakmadı. Duygusal konuşmaların dış siyasette hiçbir karşılığı yok, önceliğimiz ülkemizin çıkarları olduğu müddetçe güçlü Türkiye yolundan asla dönmeyecektir.