Türkiye'de belki de ilk defa bir ABD seçimi neredeyse bir iç siyaset süreci gibi yakından izlendi. ABD vatandaşlarından daha fazla heyecanlandık.
Başından beri ilgimiz hiç eksik olmadı. Hatta sona doğru Trumpçı -Clintoncı kamplaşması bile yaşandı. Yaşandı çünkü ABD seçimleri, ABD'nin özellikle FETÖ ve PKK- PYD ile ilişkisi nedeniyle Türkiye'nin güvenliğini ve geleceğini yakından ilgilendiriyor.
Önceki gece bu hassasiyetle Türkiye toplumu büyük oranda ABD seçimlerini nefeslerini tutarak izlendi. Ben de Türk Amerikan İş Konseyi'nin (TAİK) ilk kez bir otelde düzenlediği Amerikanvari bir seçim salonunda izledim. Demokrasi şölenini hatırlatan şık bir etkinlikti. TAİK Başkanı Ekim Alptekin'in konuşmasıyla başlayan geceye siyaset, akademi, diplomasi ve iş dünyasından önemli isimler katıldı. Gözler büyük ekranlarda seçimi izlerken, kulislerde en çok bilinen o sorunun cevabı arandı: "Türkiye için Trump mı Clintonmı?" Clintoncıların çoğunlukta olduğu gecede birkaç kişi "Gönlüm Trump'ta amaClinton kazanacak" derken, aylar önce TAİK Başkanı Alptekin bambaşka bir öngörüde bulunmuştu: "Trump kazanacak veTürkiye ile yeni bir dönem başlayacak."
Trump'ın sürpriz yapacağının "Türkiyeiçin Clinton mı Trump mı?" başlıklı 4 Ekim Salı günkü yazımızda da ipuçları vardı:
"Trump bir biçimde ABD iç siyasigüç odaklarınca Reagan'a benzetiliyorve yeni bir Reagan olma ihtimalindensöz ediliyor. Hiç hesapta olmayan seçmenleriharekete geçirme, protesto oylarınıalma olasılığı yüksek."
Şimdi gelelim ABD Başkanlık seçimini Trump'ın kazanmasının Türkiye açısından önemine. Çok önemli birkaç boyutu var.
İlki içinden geçtiğimiz konjonktürdeBatı'da yükselen Türkiye karşıtlığındaçatlak yaratması. Bu Türkiye düşmanlığında sınır tanımayan ve terör örgütlerini destekleyecekkadar gözünü karartan AB ülkelerini en azından dizginleyecek.
İkincisi PKK- PYD hattına bakışta daderin bir değişim yaşanacak. Ama en önemlisi hiç kuşkusuz FETÖ çevresindeyaşanacak deprem. Bu öyle bir deprem ki etkilerini ileride daha iyi göreceğiz.
Bunun nedeni de o gecenin kulislerinde konuşulan iki çarpıcı bilgide saklı. Anlatılanlara göre, Clinton'ın muhtemel bakanlar listesinde iki isim dikkat çekici. FETÖ'nün ABD'deki lobicisi Tony Podesta'nın erkek kardeşi JohnPodesta Clinton'ın kampanya başkanıydı ve İçişleri Bakanı olması bekleniyordu.
Diğeri ise ABD'de başlayan ve amacı meçhul Rıza Zarrap soruşturmasını yürüten New York Başsavcısı Preet Bharara'nın Adalet Bakanı olması.
İşte dünkü seçim sonuçları FETÖ'nün bu beklentilerini yerle bir etti. Peki, bundan sonra ne bekleniyor? TAİK Başkanı Alptekin, Türkiye-ABD ilişkileri adına bir hayli umutlu:
"Yeni Başkan Trump'ın ekibinde,bizlerin iyi tanıdığı ve ülkemizin siyasihassasiyetlerine duyarlı çok değerliisimler var. TAİK olarak Başkan Trumpve ekibi ile yakın çalışıp Türkiye veABD arasındaki ekonomik ilişkilerimizidaha da derinleştirme hedefi ile ilerleyeceğiz."
ABD seçim sonuçları bizdeki muhalefetin de sürekli tekrarlayıp durduğu bir gerçeği dahayerle bir etti: Seçimlerde abartılan medyanın rolünü... Tıpkı 3 Kasım 2002'de AK Parti'ninmedyaya rağmen tek başına iktidara geldiği gibi dün de ABD'de iki gazete dışında bütünmedyanın Clinton'ı desteklemesi işe yaramadı ve Trump kazandı.
Neden acaba? Bu sorunun cevabı önemli.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mahmut Övür
Trump ve Savcı Bharara’nın hayal kırıklığı
Türkiye'de belki de ilk defa bir ABD seçimi neredeyse bir iç siyaset süreci gibi yakından izlendi. ABD vatandaşlarından daha fazla heyecanlandık.
Başından beri ilgimiz hiç eksik olmadı. Hatta sona doğru Trumpçı -Clintoncı kamplaşması bile yaşandı. Yaşandı çünkü ABD seçimleri, ABD'nin özellikle FETÖ ve PKK- PYD ile ilişkisi nedeniyle Türkiye'nin güvenliğini ve geleceğini yakından ilgilendiriyor.
Önceki gece bu hassasiyetle Türkiye toplumu büyük oranda ABD seçimlerini nefeslerini tutarak izlendi. Ben de Türk Amerikan İş Konseyi'nin (TAİK) ilk kez bir otelde düzenlediği Amerikanvari bir seçim salonunda izledim. Demokrasi şölenini hatırlatan şık bir etkinlikti.
TAİK Başkanı Ekim Alptekin'in konuşmasıyla başlayan geceye siyaset, akademi, diplomasi ve iş dünyasından önemli isimler katıldı.
Gözler büyük ekranlarda seçimi izlerken, kulislerde en çok bilinen o sorunun cevabı arandı: "Türkiye için Trump mı Clinton mı?"
Clintoncıların çoğunlukta olduğu gecede birkaç kişi "Gönlüm Trump'ta ama Clinton kazanacak" derken, aylar önce TAİK Başkanı Alptekin bambaşka bir öngörüde bulunmuştu: "Trump kazanacak ve Türkiye ile yeni bir dönem başlayacak."
Trump'ın sürpriz yapacağının "Türkiye için Clinton mı Trump mı?" başlıklı 4 Ekim Salı günkü yazımızda da ipuçları vardı:
"Trump bir biçimde ABD iç siyasi güç odaklarınca Reagan'a benzetiliyor ve yeni bir Reagan olma ihtimalinden söz ediliyor. Hiç hesapta olmayan seçmenleri harekete geçirme, protesto oylarını alma olasılığı yüksek."
Şimdi gelelim ABD Başkanlık seçimini Trump'ın kazanmasının Türkiye açısından önemine. Çok önemli birkaç boyutu var.
İlki içinden geçtiğimiz konjonktürde Batı'da yükselen Türkiye karşıtlığında çatlak yaratması. Bu Türkiye düşmanlığında sınır tanımayan ve terör örgütlerini destekleyecekkadar gözünü karartan AB ülkelerini en azından dizginleyecek.
İkincisi PKK- PYD hattına bakışta da derin bir değişim yaşanacak. Ama en önemlisi hiç kuşkusuz FETÖ çevresinde yaşanacak deprem. Bu öyle bir deprem ki etkilerini ileride daha iyi göreceğiz.
Bunun nedeni de o gecenin kulislerinde konuşulan iki çarpıcı bilgide saklı. Anlatılanlara göre, Clinton'ın muhtemel bakanlar listesinde iki isim dikkat çekici. FETÖ'nün ABD'deki lobicisi Tony Podesta'nın erkek kardeşi John Podesta Clinton'ın kampanya başkanıydı ve İçişleri Bakanı olması bekleniyordu.
Diğeri ise ABD'de başlayan ve amacı meçhul Rıza Zarrap soruşturmasını yürüten New York Başsavcısı Preet Bharara'nın Adalet Bakanı olması.
İşte dünkü seçim sonuçları FETÖ'nün bu beklentilerini yerle bir etti. Peki, bundan sonra ne bekleniyor? TAİK Başkanı Alptekin, Türkiye-ABD ilişkileri adına bir hayli umutlu:
"Yeni Başkan Trump'ın ekibinde, bizlerin iyi tanıdığı ve ülkemizin siyasi hassasiyetlerine duyarlı çok değerli isimler var. TAİK olarak Başkan Trump ve ekibi ile yakın çalışıp Türkiye ve ABD arasındaki ekonomik ilişkilerimizi daha da derinleştirme hedefi ile ilerleyeceğiz."
ABD seçim sonuçları bizdeki muhalefetin de sürekli tekrarlayıp durduğu bir gerçeği dahayerle bir etti: Seçimlerde abartılan medyanın rolünü... Tıpkı 3 Kasım 2002'de AK Parti'ninmedyaya rağmen tek başına iktidara geldiği gibi dün de ABD'de iki gazete dışında bütünmedyanın Clinton'ı desteklemesi işe yaramadı ve Trump kazandı.
Neden acaba? Bu sorunun cevabı önemli.