Türkiye'de darbe ve siyasi suikast dönemleri kapanmadı mı?
Yazının Giriş Tarihi: 20.05.2020 18:20
Yazının Güncellenme Tarihi: 20.05.2020 18:20
Medeniyetin gelişmediği zamanlarda insanlar birbirlerini hak için öldürürlerdi böyle tanımlanırdı.Zaman değişti,dünya gelişti, uygarlaştık şimdi insanlar birbirlerini eften püften sebeplerle bile öldürebiliyor.Medenileştikçe öldürmenin yol ve yöntemleri de değişti.Gariban insan veya gelişmemiş ülkelere bakın hiç farketmez ölümlerde,öldürmelerde çok basit ve sıradandır ancak kendisini çağdaş gören ülke ve kişilerin öldürmeleri daha profesyonel üzerinde iyi düşünülmüş bir yönüyle bilimsel ve aydınlar tarafından tasarlanmıştır.Ölüm son duraktır.Yani uygarlaşmayla birlikte haksızlıkların ve öldürmelerin çeşitliliği artarken kılıfları da bir hayli fazlalaşmış.Mesela gelişmiş güçlü bir ülke binlerce kilometre uzağındaki bir ülkenin hem malını hem canını almayı kendisinde hak görebiliyor ve gidip alıyor.Tek dayandığı nokta güçlü olması.Bunlar uygarlaşmanın en kötü yönleri ancak diğer taraftan medenileşmenin binlerce iyi sebebi var kimse bunları göz ardı edemez etmemeli.
Türkiye zor bir coğrafyada neredeyse 50 senedir 'Kürt sorunu' sebebiyle terörle mücadeleye milyarlarca dolar harcadı,yıl 2020 hala harcamaya devam ediyor.Türkiye'nin Alevi sorunu,ekonomik sorunları,özgürlükler sorunu,vesayet sorunu,demokratikleşme,güvenlik,adalet sorunları gibi daha birçok sorunu var ve bunlar tam manasıyla çözülebilmiş değil.Kolaycılığa kaçıp 'nerden çıkarıyorsun bunların hiçbirisi yok' diyebilirsiniz ki 10 yıllarca böyle söylendi ancak 'yok' denince hiçbir sorun 'yok' olmadı geçici olarak halının altına süpürüldü.Sadece Allah 'yok' derse herşey 'yok' olur gerisi boş.Türkiye hala darbe anayasasıyla yönetiliyor ancak darbelere karşıyız yeni bir anayasa yapmak için neyi bekliyoruz ? Türkiye'de seçim sisteminin iktidarlara getirdiği çok büyük avantajlar var hiçbir iktidar bunlardan vazgeçmek istemiyor ancak Türkiye büyük zarar görüyor.Türkiye'nin en hayati ihtiyacı herkesin sahiplenebildiği,hakkını,hukukunu,güvenliğini koruyan özgürlükleri temel alan yeni bir anayasa iken, en hayati ihtiyacımızı görmezden gelip Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçtik.Sistemi muhalefet partileri şiddetle eleştiriyor 'diktatörlük' 'tek adam rejimi' olarak tanımlıyor bütün erklerin Cumhurbaşkanının eline geçtiğinden şikayet ediyor.Neredeyse ülkenin yarısı bu duruma inanmış vaziyette peki muhalefet iktidara gelirse tüm güç muhalefete geçerse ülkenin diğer yarısı ayağa kalkmayacak mı elbette itiraz etmek onlarında hakkı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sevgisi sistemle alakalı bazı yanlış uygulamaları gözden kaçırmış olabilir ancak açık ve net söylüyorum bu sistemde muhalefet iktidar olursa seri yargılamaların önü açılır,iktidarın bütün belediyelerine kayyum atanır,iktidara yakın derneklere,vakıflara anında el konur,iktidara yakın bütün işadamlarının mallarına,medyalarına,televizyonlarına ,radyolarına el konur kayyumlar atanır Türkiye bir kayyum ülkesi olur.Kanun hükmünde kararnamelerle bu söylediklerin birkaç saat içinde yapılır biter. Bu durum yaşanmasın isteniyorsa muhalefet ve iktidar Türkiye'nin geleceğinin kararmaması için ortak akılla hareket etmeli herkesin güvende olacağı bir yeni anayasa yapmalıdır.Türkiye iki adım ileriye üç adım geriye atarak ilerleyemez ya yerinde durur yada geriye gider.Vesayetçi zihniyetin temsilcileri hortlamıştır bunu görmek lazım,önemli siyasi isimlere,suikast,darbe,iç karışıklık dahil her yolu deneyeceklerdir tüm veriler bunu gösteriyor.Özellikle iktidara yakınmış gibi duran,FETÖ'ye,PKK'ya karşı sürekli ölümden,öldürmeden,kandan bahsedenler dikkatle izlenmeli ve incelenmelidir. Bunlar her yere rahatça girip çıkıyorlar, bunlara dikkat edilmelidir !.Geçici önlemlerin hiçbir faydası yoktur köklü ve kalıcı önlemler yasalarla güvence altına alınmalıdır.Son günlerdeki HDP tartışmaları vesayetçi zihniyet temsilcilerinin kurduğu bir tuzaktır ilk hazırlık fişeğidir dikkatli olunmalıdır.Vesayetçi zihniyetin temsilcileri Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini ele geçirirlerse ortada ne iktidar nede muhalefet temsilcisi hiç kimseyi bırakmazlar işte bu sebepten dolayı ortak akılla milli menfaatler noktasında birlikte hareket etmek durumundadırlar çıkış yolu yeni bir anayasadır.Şu paradoks meseleyi daha iyi anlamamız açısından örnek olabilir.
HDP için ne deniyor ? 'PKK'nın siyasi uzantısı' 'PKK ne ise HDP odur' 'terör örgütünün temsilcisi' bu kadar sistemli bir karalama,dışlama,yok etme kampanyasının ardından HDP'ye deniyor ki 'PKK'yı kına'. HDP PKK'nın yaptığı birçok şiddet eylemini kınamıştır mesele burada değildir kaldı ki sürekli kınasa da birşey olmaz çünkü bu sefer yine 'samimiyetsizlik' denecek yine taşa tutulacak yine hiç kimseyi inandıramayacak.Yetkin,etkin isimler olarak 'HDP ve PKK aynıdır' dediğinizde HDP'ye oy verenlere lafı eğip bükmeden direk söyleyelim 'terörist' demiş oluyorsunuz .'Hayır biz öyle demedik HDP terörist ama HDP'ye oy verenler değil' derseniz inandırıcılığınız kalmaz.HDP,PKK diyorsanız HDP'ye oy verenlerin tamamını PKK'lı gördüğünüz anlamı çıkar.Sonra dönüp oy kaygısıyla HDP tabanına şirin gözükmek için kucaklayıcı mesajlar verseniz de kimse bu sözlerinize itibar etmez.Neden bu konuyu örnek verdim Türkiye sorunları ötelemeyi bırakmalı köklü çözümlere bakmalıdır. Kandil dahil PKK'nın olduğu heryer binlerce kez vurulmuştur,dağlar,taşlar bomba yağmuruna tutulmuştur yine çözüm olmamıştır.Meseleyi sadece güvenlik meselesi ,terör sorunu olarak ele almak bütün iktidarlar dönemlerinde sıkıştıklarında can simidi olarak kullanılmış milliyetçi oylar alınmıştır ancak kanayan yara durmamıştır.Türkiye iki ileri ,üç geri veya üç ileri,iki adım geri atarak bir yere ulaşamaz.İktidar ve Muhalefet partilerinin temsilcileri gelecek nesillere güçlü bir Türkiye bırakmak istiyorlarsa tarihi cesurların yazdığını unutmamalıdırlar.Öncelikle İktidar ve Muhalefet parti liderleri kucaklaşmayı başlatmalıdır. Türkiye'de yıl 2020 olmuşken hala darbeler ve siyasi suikastler konuşuluyorsa bu başta siyasilerin sonrada devletine gönülden bağlı her Türkiye cumhuriyeti vatandaşının ayıbı ve günahıdır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Barış Aydın
Türkiye'de darbe ve siyasi suikast dönemleri kapanmadı mı?
Medeniyetin gelişmediği zamanlarda insanlar birbirlerini hak için öldürürlerdi böyle tanımlanırdı.Zaman değişti,dünya gelişti, uygarlaştık şimdi insanlar birbirlerini eften püften sebeplerle bile öldürebiliyor.Medenileştikçe öldürmenin yol ve yöntemleri de değişti.Gariban insan veya gelişmemiş ülkelere bakın hiç farketmez ölümlerde,öldürmelerde çok basit ve sıradandır ancak kendisini çağdaş gören ülke ve kişilerin öldürmeleri daha profesyonel üzerinde iyi düşünülmüş bir yönüyle bilimsel ve aydınlar tarafından tasarlanmıştır.Ölüm son duraktır.Yani uygarlaşmayla birlikte haksızlıkların ve öldürmelerin çeşitliliği artarken kılıfları da bir hayli fazlalaşmış.Mesela gelişmiş güçlü bir ülke binlerce kilometre uzağındaki bir ülkenin hem malını hem canını almayı kendisinde hak görebiliyor ve gidip alıyor.Tek dayandığı nokta güçlü olması.Bunlar uygarlaşmanın en kötü yönleri ancak diğer taraftan medenileşmenin binlerce iyi sebebi var kimse bunları göz ardı edemez etmemeli.
Türkiye zor bir coğrafyada neredeyse 50 senedir 'Kürt sorunu' sebebiyle terörle mücadeleye milyarlarca dolar harcadı,yıl 2020 hala harcamaya devam ediyor.Türkiye'nin Alevi sorunu,ekonomik sorunları,özgürlükler sorunu,vesayet sorunu,demokratikleşme,güvenlik,adalet sorunları gibi daha birçok sorunu var ve bunlar tam manasıyla çözülebilmiş değil.Kolaycılığa kaçıp 'nerden çıkarıyorsun bunların hiçbirisi yok' diyebilirsiniz ki 10 yıllarca böyle söylendi ancak 'yok' denince hiçbir sorun 'yok' olmadı geçici olarak halının altına süpürüldü.Sadece Allah 'yok' derse herşey 'yok' olur gerisi boş.Türkiye hala darbe anayasasıyla yönetiliyor ancak darbelere karşıyız yeni bir anayasa yapmak için neyi bekliyoruz ? Türkiye'de seçim sisteminin iktidarlara getirdiği çok büyük avantajlar var hiçbir iktidar bunlardan vazgeçmek istemiyor ancak Türkiye büyük zarar görüyor.Türkiye'nin en hayati ihtiyacı herkesin sahiplenebildiği,hakkını,hukukunu,güvenliğini koruyan özgürlükleri temel alan yeni bir anayasa iken, en hayati ihtiyacımızı görmezden gelip Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçtik.Sistemi muhalefet partileri şiddetle eleştiriyor 'diktatörlük' 'tek adam rejimi' olarak tanımlıyor bütün erklerin Cumhurbaşkanının eline geçtiğinden şikayet ediyor.Neredeyse ülkenin yarısı bu duruma inanmış vaziyette peki muhalefet iktidara gelirse tüm güç muhalefete geçerse ülkenin diğer yarısı ayağa kalkmayacak mı elbette itiraz etmek onlarında hakkı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sevgisi sistemle alakalı bazı yanlış uygulamaları gözden kaçırmış olabilir ancak açık ve net söylüyorum bu sistemde muhalefet iktidar olursa seri yargılamaların önü açılır,iktidarın bütün belediyelerine kayyum atanır,iktidara yakın derneklere,vakıflara anında el konur,iktidara yakın bütün işadamlarının mallarına,medyalarına,televizyonlarına ,radyolarına el konur kayyumlar atanır Türkiye bir kayyum ülkesi olur.Kanun hükmünde kararnamelerle bu söylediklerin birkaç saat içinde yapılır biter. Bu durum yaşanmasın isteniyorsa muhalefet ve iktidar Türkiye'nin geleceğinin kararmaması için ortak akılla hareket etmeli herkesin güvende olacağı bir yeni anayasa yapmalıdır.Türkiye iki adım ileriye üç adım geriye atarak ilerleyemez ya yerinde durur yada geriye gider.Vesayetçi zihniyetin temsilcileri hortlamıştır bunu görmek lazım,önemli siyasi isimlere,suikast,darbe,iç karışıklık dahil her yolu deneyeceklerdir tüm veriler bunu gösteriyor.Özellikle iktidara yakınmış gibi duran,FETÖ'ye,PKK'ya karşı sürekli ölümden,öldürmeden,kandan bahsedenler dikkatle izlenmeli ve incelenmelidir. Bunlar her yere rahatça girip çıkıyorlar, bunlara dikkat edilmelidir !.Geçici önlemlerin hiçbir faydası yoktur köklü ve kalıcı önlemler yasalarla güvence altına alınmalıdır.Son günlerdeki HDP tartışmaları vesayetçi zihniyet temsilcilerinin kurduğu bir tuzaktır ilk hazırlık fişeğidir dikkatli olunmalıdır.Vesayetçi zihniyetin temsilcileri Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini ele geçirirlerse ortada ne iktidar nede muhalefet temsilcisi hiç kimseyi bırakmazlar işte bu sebepten dolayı ortak akılla milli menfaatler noktasında birlikte hareket etmek durumundadırlar çıkış yolu yeni bir anayasadır.Şu paradoks meseleyi daha iyi anlamamız açısından örnek olabilir.
HDP için ne deniyor ? 'PKK'nın siyasi uzantısı' 'PKK ne ise HDP odur' 'terör örgütünün temsilcisi' bu kadar sistemli bir karalama,dışlama,yok etme kampanyasının ardından HDP'ye deniyor ki 'PKK'yı kına'. HDP PKK'nın yaptığı birçok şiddet eylemini kınamıştır mesele burada değildir kaldı ki sürekli kınasa da birşey olmaz çünkü bu sefer yine 'samimiyetsizlik' denecek yine taşa tutulacak yine hiç kimseyi inandıramayacak.Yetkin,etkin isimler olarak 'HDP ve PKK aynıdır' dediğinizde HDP'ye oy verenlere lafı eğip bükmeden direk söyleyelim 'terörist' demiş oluyorsunuz .'Hayır biz öyle demedik HDP terörist ama HDP'ye oy verenler değil' derseniz inandırıcılığınız kalmaz.HDP,PKK diyorsanız HDP'ye oy verenlerin tamamını PKK'lı gördüğünüz anlamı çıkar.Sonra dönüp oy kaygısıyla HDP tabanına şirin gözükmek için kucaklayıcı mesajlar verseniz de kimse bu sözlerinize itibar etmez.Neden bu konuyu örnek verdim Türkiye sorunları ötelemeyi bırakmalı köklü çözümlere bakmalıdır. Kandil dahil PKK'nın olduğu heryer binlerce kez vurulmuştur,dağlar,taşlar bomba yağmuruna tutulmuştur yine çözüm olmamıştır.Meseleyi sadece güvenlik meselesi ,terör sorunu olarak ele almak bütün iktidarlar dönemlerinde sıkıştıklarında can simidi olarak kullanılmış milliyetçi oylar alınmıştır ancak kanayan yara durmamıştır.Türkiye iki ileri ,üç geri veya üç ileri,iki adım geri atarak bir yere ulaşamaz.İktidar ve Muhalefet partilerinin temsilcileri gelecek nesillere güçlü bir Türkiye bırakmak istiyorlarsa tarihi cesurların yazdığını unutmamalıdırlar.Öncelikle İktidar ve Muhalefet parti liderleri kucaklaşmayı başlatmalıdır. Türkiye'de yıl 2020 olmuşken hala darbeler ve siyasi suikastler konuşuluyorsa bu başta siyasilerin sonrada devletine gönülden bağlı her Türkiye cumhuriyeti vatandaşının ayıbı ve günahıdır.