Son yıllarda "Türkiye'de üst akıl var mı yok mu?" çok tartışıldı. Özellikle 2013 sonrası Başkan Erdoğan'ın, ısrarlı "üst akıl"dan ve Türkiye'ye kurulan küresel tuzaklardan söz etmesine muhalefet çok itiraz etti. O itirazı CHP Genel Başkanı KemalKılıçdaroğlu şöyle seslendirmişti: "Üst akıldiyenlerin aklıyok"
Aslında anamuhalefet partisinebunu söyletmek bile"üst aklın" başarısıydı. Bu öyle bir başarıydı ki başta "millimücadele" zemininde doğmasıyla övünen CHP bile rota değiştiriyor ve Türkiye'de olup biten her şeyi iktidarınhatasına bağlıyordu. Ne FETÖ, PKK ve DEAŞ gibi terör örgütlerinin üst akılla ilişkisine dikkat çekiliyor ne de ABD derin aklının Pentagon veya CIA mahfillerinde nasıl bir Türkiye istendiği görülüyordu. Bu yüzden de hep şu sorunun cevabı tartışma konusu oldu; "Muhalefetinböyle olması mı üst aklı hareketegeçiriyor, yoksa üst akıl mı muhalefetibu noktaya getiriyor?"
Şimdi gelin bu soruyu bir nebze cevap olacak ABD derin devletinin düşünce kuruluşu Rand Corporation'un geçen hafta yayımladığı Türkiye Raporu'na bakalım. "Türkiye'nin Milliyetçi Rotası: ABDTürkiyeStratejik İlişkileri" başlıklırapor, aslında ABD'nin Türkiye'ye nasılbaktığının özeti. ABD'liler şu gerçeği biliyor;son yıllarda Türkiye ile ABD'nin küresel vebölgesel çıkarları örtüşmüyor. Türkiye'ninçıkarlarına sahip çıkması ABD'yi rahatsızediyor ve bunu durdurmak istiyor. Bununiçin de tıpkı geçmişte olduğu gibi partileridizayn etmeden, terör örgütlerini hareketegeçirmeye ve darbe yapmaya kadar herşeyi yaptı ve yapmaya devam ediyor.
İşte son rapor şimdi ABD derin devletine ne yapılması gerektiğini anlatıyor. Rapordaki en can alıcı tespit, muhalefet partilerinin rotasıyla ilgili: "Türkiye'de yaşayabilir bir muhalefetlideri ya da koalisyonunun ortayaçıkması durumunda Erdoğan veAKP 2023'te iktidardan söküp atılabilir. Bu durumda Türkiye'den dahauzlaşmacı bir yaklaşım beklenebilirçünkü 2018'de parlamentoya seçilenüç muhalefet partisi de NATO ve ABile ilişkilerin canlandırılmasına yönelikçağrılarda bulunuyorlar."
Yeni ittifak arayışları, eski sistemedönüş hayalleri, yeni partilerin kurulmasıABD derin aklının isteğiyle birebir örtüşüyor. Beklentilerini de açık açık yazmışlar: "Bir muhalefet lideri ya da koalisyonu2023'ten sonra Erdoğan'ı yenmeyibaşarır, 2017'de oylanan Anayasadeğişikliklerini geri sarar, daha çokBatı'ya yönelen bir dış politika vegüvenlik politikasına döner."
Ne kadar da içerideki muhalefet partilerinintalebine benziyor. Bunu bilen ABDpervasızca; "Türkiye'nin Millî SavunmaÜniversitesi'nin müfredatının belirlenmesinoktasında pozisyon elde edilmeyeçalışılmalı" diyerek askeri eğitimindeğişmesini bile istiyor.
Hatta raporda 15 Temmuz sonrasında ordu içinde yaşanan tasfiyeden orta seviyedeki askerlerin rahatsız olduğu, bunun da yeni bir darbe girişimine dahi neden olabileceği söyleniyor. Tabi BaşkanıErdoğan'ın bu tehlikenin farkında olduğu notu da düşülüyor.
Bütün bunlar, görmezden gelinen "üstaklın" eski huyundan vazgeçmediğini,iç siyaseti dizayn etmek için çaba harcadığınıgösteriyor. Bu konuda CHP, İP veHDP hatta onlara katılmak için can atanyeni siyasi aktörler ne düşünüyorlar açıklamalılar. Bu rapor sizi rahatsız etmiyor mu? Onların projesiyle sizlerin yol haritasının buluşması bir tesadüf mü? Bu konuda eski CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit'in 1983 yılında yaşadığı anekdot çok çarpıcı. Onu da bir başka yazıda ele alalım.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mahmut Övür
'Üst aklın' 2023 Türkiye senaryosu
Son yıllarda "Türkiye'de üst akıl var mı yok mu?" çok tartışıldı. Özellikle 2013 sonrası Başkan Erdoğan'ın, ısrarlı "üst akıl"dan ve Türkiye'ye kurulan küresel tuzaklardan söz etmesine muhalefet çok itiraz etti. O itirazı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu şöyle seslendirmişti:
"Üst akıl diyenlerin aklı yok"
Aslında ana muhalefet partisine bunu söyletmek bile "üst aklın" başarısıydı. Bu öyle bir başarıydı ki başta "milli mücadele" zemininde doğmasıyla övünen CHP bile rota değiştiriyor ve Türkiye'de olup biten her şeyi iktidarın hatasına bağlıyordu. Ne FETÖ, PKK ve DEAŞ gibi terör örgütlerinin üst akılla ilişkisine dikkat çekiliyor ne de ABD derin aklının Pentagon veya CIA mahfillerinde nasıl bir Türkiye istendiği görülüyordu. Bu yüzden de hep şu sorunun cevabı tartışma konusu oldu; "Muhalefetin böyle olması mı üst aklı harekete geçiriyor, yoksa üst akıl mı muhalefeti bu noktaya getiriyor?"
Şimdi gelin bu soruyu bir nebze cevap olacak ABD derin devletinin düşünce kuruluşu Rand Corporation'un geçen hafta yayımladığı Türkiye Raporu'na bakalım. "Türkiye'nin Milliyetçi Rotası: ABDTürkiye Stratejik İlişkileri" başlıklı rapor, aslında ABD'nin Türkiye'ye nasıl baktığının özeti. ABD'liler şu gerçeği biliyor; son yıllarda Türkiye ile ABD'nin küresel ve bölgesel çıkarları örtüşmüyor. Türkiye'nin çıkarlarına sahip çıkması ABD'yi rahatsız ediyor ve bunu durdurmak istiyor. Bunun için de tıpkı geçmişte olduğu gibi partileri dizayn etmeden, terör örgütlerini harekete geçirmeye ve darbe yapmaya kadar her şeyi yaptı ve yapmaya devam ediyor.
İşte son rapor şimdi ABD derin devletine ne yapılması gerektiğini anlatıyor. Rapordaki en can alıcı tespit, muhalefet partilerinin rotasıyla ilgili:
"Türkiye'de yaşayabilir bir muhalefet lideri ya da koalisyonunun ortaya çıkması durumunda Erdoğan ve AKP 2023'te iktidardan söküp atılabilir. Bu durumda Türkiye'den daha uzlaşmacı bir yaklaşım beklenebilir çünkü 2018'de parlamentoya seçilen üç muhalefet partisi de NATO ve AB ile ilişkilerin canlandırılmasına yönelik çağrılarda bulunuyorlar."
Yeni ittifak arayışları, eski sisteme dönüş hayalleri, yeni partilerin kurulması ABD derin aklının isteğiyle birebir örtüşüyor. Beklentilerini de açık açık yazmışlar: "Bir muhalefet lideri ya da koalisyonu 2023'ten sonra Erdoğan'ı yenmeyi başarır, 2017'de oylanan Anayasa değişikliklerini geri sarar, daha çok Batı'ya yönelen bir dış politika ve güvenlik politikasına döner."
Ne kadar da içerideki muhalefet partilerinin talebine benziyor. Bunu bilen ABD pervasızca; "Türkiye'nin Millî Savunma Üniversitesi'nin müfredatının belirlenmesi noktasında pozisyon elde edilmeye çalışılmalı" diyerek askeri eğitimin değişmesini bile istiyor.
Hatta raporda 15 Temmuz sonrasında ordu içinde yaşanan tasfiyeden orta seviyedeki askerlerin rahatsız olduğu, bunun da yeni bir darbe girişimine dahi neden olabileceği söyleniyor. Tabi Başkanı Erdoğan'ın bu tehlikenin farkında olduğu notu da düşülüyor.
Bütün bunlar, görmezden gelinen "üst aklın" eski huyundan vazgeçmediğini, iç siyaseti dizayn etmek için çaba harcadığını gösteriyor. Bu konuda CHP, İP ve HDP hatta onlara katılmak için can atan yeni siyasi aktörler ne düşünüyorlar açıklamalılar. Bu rapor sizi rahatsız etmiyor mu? Onların projesiyle sizlerin yol haritasının buluşması bir tesadüf mü? Bu konuda eski CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit'in 1983 yılında yaşadığı anekdot çok çarpıcı. Onu da bir başka yazıda ele alalım.