Türkiye her yönden saldırı altındadır. Yöntemleri değiştirilmiş yeni haçlı seferleriyle karşı karşıyayız. Ekonomide, siyasette, yargıda, emniyette, dış politikada kuşatılmışlık söz konusu bu kaotik durum 15 Temmuz darbe girişiminde ölümü göze alıp meydanlara akan milletimizin cesaretiyle geriledi ancak bitmedi. Bunu anlamak mümkün değil binlerce insan FETÖ terör örgütünün kullandığı ‘bylock' denen iletişim programı sebebiyle tutukluyken sözde Türkiye'nin ana akım medyası Hürriyet bu konuyu ciddiyetsizleştirip manşet yapabiliyor. Yazıklar olsun. Bunun adı asla habercilik değil düpedüz provakatörlüktür.
FETÖ yargılamalar üzerinden Türkiye'ye saldırırken Hürriyet bu saldırılara çanak tutuyor.
Her kurum kendi içerisinde ve devlet işleyişinde önemlidir bunların bütünü birbiriyle bağlantılıdır. Ancak yargıyı ayrı tutmak lazım çünkü yargı demokrasinin temelidir bir ülkede yargı evrensel hukuk kurallarına göre yasalarını işletiyorsa o ülkede herşey yolunda demektir. Ülkemizi karıştırmak isteyenlerin öncelikli hedefi yargıdır. Mesela birçok ülkede tanınan bir ismi yargılarken vereceğiniz hatalı bir karar anında bütün dünyaya yayılır kara propagandası yapılır başta ekonominiz olmak üzere gidişatınız az veya çok etkilenir.
Yargımızın içerisinde hala Türkiye düşmanları var bu ülkenin ekmeğini yiyorlar ülkemize ihanet ediyorlar. Bu nasıl iştir bir mahkeme bırakıyor diğeri tutukluyor, savcı tutuklayın diyor mahkeme beraatine karar veriyor, savcı tekrar tutuklayın diyor bu kez bir başka mahkeme tutukluyor.
Tutuklu yargılama, tutuksuz yargılama, beraat, gözaltı kararları verilen her karar elbette ki yüzde yüz haklı olmayabilir ancak toplumun gözü önünde cereyan eden davalarda daha dikkatli olmak gerekir hele ki böyle bir dönemde Türkiye Kurtuluş mücadelesi verirken yargı kararlarını tartışmalı hale getirmek toplumda güvensizlik yaratıyor. Aynı gün verilen kararlar değiştiğinde kararlar siyasi veya ideolojik algısının önüne geçmek mümkün değildir. Yapılan son yargılamalara baktığımızda sanki tamamı aynı merkezden çıkmış gibidir.
Hele şu son yargılama tam bir rezalettir. Belediye otobüsünde şort giydiği gerekçesiyle Ayşegül Terzi'ye tekme atan saldırgan Abdullah Çakıroğlu'nun, dün ilk duruşmada tahliye edilmesi ardından savcının itirazı üzerine tekrar tutuklanması Türkiye gündemine otururken insan şu soruları sormadan edemiyor. Arkadaş madem tutuklayacaktın neden bıraktın ? Bıraktıysan amaç neydi ? Ya bu adam kaçsaydı yakalanmasaydı neler olurdu ?. İkinci Adil Öksüz vakası olacağı kesindir. ‘Vay efendim yeri bellidir belli odaklarca korunuyor' denecekti bütün kadınlar ayağa kaldırılmaya çalışılıcaktı. Allah'tan böyle bir durum yaşanmadı.
Peki ne yapılabilir ? .FETÖ'yle hiçbir bağı olmayan, tecrübeli vatan aşkıyla dolu bir çok emekli hakimimiz var bunların içerisinden enaz 1000 ismi yeniden yargı camiasının içine dahil etmek, yargıya güvenin yeniden tesis edilmesinde daha hızlı yol alınmasının önünü açar. Bugün yargı camiasının hakim eksiği yok tecrübeli hakim eksiği var.
Adalet bakanımız Bekir Bozdağ böyle bir girişimde bulunarak HSYK'yı harekete geçirebilir ,hem yargıyı karıştırmak isteyenleri, hem de verilen kararları tartışmalı hale getirenleri engelleyebilir. Nisa Sûresi, 58. Ayette Allah şöyle buyuruyor “Muhakkak ki Allah size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Gerçekten Allah bu emriyle size ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz Allah her şeyi hakkıyla işitir ve her şeyi hakkıyla görür.”Nokta…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Barış Aydın
Yargıçların yargıya darbesi engellenebilir mi?
Türkiye her yönden saldırı altındadır. Yöntemleri değiştirilmiş yeni haçlı seferleriyle karşı karşıyayız. Ekonomide, siyasette, yargıda, emniyette, dış politikada kuşatılmışlık söz konusu bu kaotik durum 15 Temmuz darbe girişiminde ölümü göze alıp meydanlara akan milletimizin cesaretiyle geriledi ancak bitmedi. Bunu anlamak mümkün değil binlerce insan FETÖ terör örgütünün kullandığı ‘bylock' denen iletişim programı sebebiyle tutukluyken sözde Türkiye'nin ana akım medyası Hürriyet bu konuyu ciddiyetsizleştirip manşet yapabiliyor. Yazıklar olsun. Bunun adı asla habercilik değil düpedüz provakatörlüktür.
FETÖ yargılamalar üzerinden Türkiye'ye saldırırken Hürriyet bu saldırılara çanak tutuyor.
Her kurum kendi içerisinde ve devlet işleyişinde önemlidir bunların bütünü birbiriyle bağlantılıdır. Ancak yargıyı ayrı tutmak lazım çünkü yargı demokrasinin temelidir bir ülkede yargı evrensel hukuk kurallarına göre yasalarını işletiyorsa o ülkede herşey yolunda demektir. Ülkemizi karıştırmak isteyenlerin öncelikli hedefi yargıdır. Mesela birçok ülkede tanınan bir ismi yargılarken vereceğiniz hatalı bir karar anında bütün dünyaya yayılır kara propagandası yapılır başta ekonominiz olmak üzere gidişatınız az veya çok etkilenir.
Yargımızın içerisinde hala Türkiye düşmanları var bu ülkenin ekmeğini yiyorlar ülkemize ihanet ediyorlar. Bu nasıl iştir bir mahkeme bırakıyor diğeri tutukluyor, savcı tutuklayın diyor mahkeme beraatine karar veriyor, savcı tekrar tutuklayın diyor bu kez bir başka mahkeme tutukluyor.
Tutuklu yargılama, tutuksuz yargılama, beraat, gözaltı kararları verilen her karar elbette ki yüzde yüz haklı olmayabilir ancak toplumun gözü önünde cereyan eden davalarda daha dikkatli olmak gerekir hele ki böyle bir dönemde Türkiye Kurtuluş mücadelesi verirken yargı kararlarını tartışmalı hale getirmek toplumda güvensizlik yaratıyor. Aynı gün verilen kararlar değiştiğinde kararlar siyasi veya ideolojik algısının önüne geçmek mümkün değildir. Yapılan son yargılamalara baktığımızda sanki tamamı aynı merkezden çıkmış gibidir.
Hele şu son yargılama tam bir rezalettir. Belediye otobüsünde şort giydiği gerekçesiyle Ayşegül Terzi'ye tekme atan saldırgan Abdullah Çakıroğlu'nun, dün ilk duruşmada tahliye edilmesi ardından savcının itirazı üzerine tekrar tutuklanması Türkiye gündemine otururken insan şu soruları sormadan edemiyor. Arkadaş madem tutuklayacaktın neden bıraktın ? Bıraktıysan amaç neydi ? Ya bu adam kaçsaydı yakalanmasaydı neler olurdu ?. İkinci Adil Öksüz vakası olacağı kesindir. ‘Vay efendim yeri bellidir belli odaklarca korunuyor' denecekti bütün kadınlar ayağa kaldırılmaya çalışılıcaktı. Allah'tan böyle bir durum yaşanmadı.
Peki ne yapılabilir ? .FETÖ'yle hiçbir bağı olmayan, tecrübeli vatan aşkıyla dolu bir çok emekli hakimimiz var bunların içerisinden enaz 1000 ismi yeniden yargı camiasının içine dahil etmek, yargıya güvenin yeniden tesis edilmesinde daha hızlı yol alınmasının önünü açar. Bugün yargı camiasının hakim eksiği yok tecrübeli hakim eksiği var.
Adalet bakanımız Bekir Bozdağ böyle bir girişimde bulunarak HSYK'yı harekete geçirebilir ,hem yargıyı karıştırmak isteyenleri, hem de verilen kararları tartışmalı hale getirenleri engelleyebilir. Nisa Sûresi, 58. Ayette Allah şöyle buyuruyor “Muhakkak ki Allah size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Gerçekten Allah bu emriyle size ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz Allah her şeyi hakkıyla işitir ve her şeyi hakkıyla görür.”Nokta…