Türkiye'de belki de en önemli meselelerin başında bürokratik oligarşi gelir. Bu yapı kendi içinde paralel yapıları saklı tutar ve bu yapıları kollar-besler. Siyaset erkini dinliyormuş gibi yapıp, dinlemeyen, bildiğini okuyan ve okuduğunu eyleme geçiren tehlikeli bir yapıdır.
Mutlu bir azınlığın güç gösterisi oratoryosudur. Seslerini kesmek bu güne kadar hiçbir iktidara nasip olmadı. Recep Tayyip Erdoğan'ın iktidarında dahi iktidar olan ve muktedir olmak için her türlü ayak oyununu oynayan bu mutlu azınlık, bu ülkenin gelişiminin önündeki en büyük ve yegane engeldir.
FETÖ Terör Örgütünü koruyup kollayan, himaye edende işte bu görünmez yapıdır. Yasa ve mevzuat kitapçıklarını ezberden bilir ve “gerektiğinde” kullanır. İşine geldiği gibi kitap ve rapor düzmek, karşı koymak, şerh koymak bu adamların en iyi bildiği iştir. Başka da bir iş bilmezler.
Milletin seçtiği erkle kendilerini bir tutarlar, “Biz varken onlar yoktu, onlar yokken biz vardık” derler. Öyledir de ama bu adamlara bu gücü yine maalesef siyaset ehli teslim etmiştir. Bazen “kadrolaşma” adına, bazen, “İşi bitiricilik” adına, bazen de, “Dengeler” adına, bu yapı palazlandırılmıştır.
Milletin sırtında yük, siyaset ehli için hamallık bu bürokratik Oligarşi artık eyerin üzerinden atılmalıdır.
Türkiye, bürokratik Oligarşiden kurtulmadığı sürece özgür bir ülke olamaz. Özgürlüğümüzün, gelişmemizin önündeki en büyük engelle mücadele çok daha çetin geçeğe benziyor. Çünkü bürokratik Oligarşi dediğimiz yapı, her türlü melaneti ve hastalığı içinde barındırmaktadır.
Eğer milletin işi devlette görülmüyorsa, bunun bedelini siyasetçiler çeker ve birçok kez hükümetleri bu bürokratik Oligarşi götürür ama hiçbir zamanda renk vermezler. Bedel ödemezler ve hep dört ayaklarının üzerine düşerler.
“Biri gelir, diğeri gider” ama onların hükümranlığı her zaman devam eder. Kendilerinden sonra gelen yapıya dahi hükmederler. Çünkü bütün yapıları içlerinde barındırırlar ve emin olun ki, bu ülkede 1 değil 1 den fazla paralel yapı var.
Bu yapılardan kurtulmanın tek ve yegâne yolu, bürokratik Oligarşiyle mücadelen geçer, yoksa onlar her zaman siyasi iktidarların en büyük rakipleri olurlar. Ana muhalefet yok, yavru muhalefet yok, zaten muhalefete de gerek yok. Bürokratik Oligarşi muhalefetin görevini fazlasıyla yerine getirmektedir.
Devlette mantığınızın ve aklınızın ermediği yerde Bürokratik Oligarşi iş başındadır demektir. Etrafınıza iyi bakın onlar devletin her kademesindedirler, düzelteyim; devletin gölgesidirler.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ali Osmanoğlu
'Biz varken onlar yoktu, onlar yokken biz vardık'
Türkiye'de belki de en önemli meselelerin başında bürokratik oligarşi gelir. Bu yapı kendi içinde paralel yapıları saklı tutar ve bu yapıları kollar-besler. Siyaset erkini dinliyormuş gibi yapıp, dinlemeyen, bildiğini okuyan ve okuduğunu eyleme geçiren tehlikeli bir yapıdır.
Mutlu bir azınlığın güç gösterisi oratoryosudur. Seslerini kesmek bu güne kadar hiçbir iktidara nasip olmadı. Recep Tayyip Erdoğan'ın iktidarında dahi iktidar olan ve muktedir olmak için her türlü ayak oyununu oynayan bu mutlu azınlık, bu ülkenin gelişiminin önündeki en büyük ve yegane engeldir.
FETÖ Terör Örgütünü koruyup kollayan, himaye edende işte bu görünmez yapıdır. Yasa ve mevzuat kitapçıklarını ezberden bilir ve “gerektiğinde” kullanır. İşine geldiği gibi kitap ve rapor düzmek, karşı koymak, şerh koymak bu adamların en iyi bildiği iştir. Başka da bir iş bilmezler.
Milletin seçtiği erkle kendilerini bir tutarlar, “Biz varken onlar yoktu, onlar yokken biz vardık” derler. Öyledir de ama bu adamlara bu gücü yine maalesef siyaset ehli teslim etmiştir. Bazen “kadrolaşma” adına, bazen, “İşi bitiricilik” adına, bazen de, “Dengeler” adına, bu yapı palazlandırılmıştır.
Milletin sırtında yük, siyaset ehli için hamallık bu bürokratik Oligarşi artık eyerin üzerinden atılmalıdır.
Türkiye, bürokratik Oligarşiden kurtulmadığı sürece özgür bir ülke olamaz. Özgürlüğümüzün, gelişmemizin önündeki en büyük engelle mücadele çok daha çetin geçeğe benziyor. Çünkü bürokratik Oligarşi dediğimiz yapı, her türlü melaneti ve hastalığı içinde barındırmaktadır.
Eğer milletin işi devlette görülmüyorsa, bunun bedelini siyasetçiler çeker ve birçok kez hükümetleri bu bürokratik Oligarşi götürür ama hiçbir zamanda renk vermezler. Bedel ödemezler ve hep dört ayaklarının üzerine düşerler.
“Biri gelir, diğeri gider” ama onların hükümranlığı her zaman devam eder. Kendilerinden sonra gelen yapıya dahi hükmederler. Çünkü bütün yapıları içlerinde barındırırlar ve emin olun ki, bu ülkede 1 değil 1 den fazla paralel yapı var.
Bu yapılardan kurtulmanın tek ve yegâne yolu, bürokratik Oligarşiyle mücadelen geçer, yoksa onlar her zaman siyasi iktidarların en büyük rakipleri olurlar. Ana muhalefet yok, yavru muhalefet yok, zaten muhalefete de gerek yok. Bürokratik Oligarşi muhalefetin görevini fazlasıyla yerine getirmektedir.
Devlette mantığınızın ve aklınızın ermediği yerde Bürokratik Oligarşi iş başındadır demektir. Etrafınıza iyi bakın onlar devletin her kademesindedirler, düzelteyim; devletin gölgesidirler.