… Olmadığını da çok yakın zamanlarda test ettik. Sözde çok masum, dindar, eğitim gönüllüsü bir hareket, bir anda silahlı bir harekete dönüştü. Daha açıkçası, ajan-terörist-hain bir örgüt olduğunu gördük.
Tanıdığım HDP kökenli bir arkadaşım, daha bu FETÖ Terör Örgütü 15 Temmuz kalkışmasını gerçekleştirmeden önce diyordu ki, “bu adamların bastığı yeri dahi yakmak gerek.”
Müthiş bir tespit ve bu adam 17-25 Aralık öncesi de bu masumane görünen harekete, “bu adamlara dikkat etmek gerek, çok organize ve tehlikeliler.”
HDP'li bu arkadaş, çok önceden bu örgütün bir terör örgütüne dönüşeceğini kestirebiliyordu da, devlet neden kestiremedi ve devlet görevlileri bu hareketi neden bu kadar destekledi ve anlamaya çalışmadı.
Bu ülke bebeklerden epey katiller çıkardı, bu tip hareketlerden neden terörist hareket çıkmasın ki? Demek ki başına taş düşmeli ki, taşın nerden, kim ve kimler tarafından atıldığını anlayalım.
FETÖ Terör Örgütü devletin sahibi olduğu günlerde KCK Operasyonlarını gerçekleştiriyordu. İstediği kişinin telefonunu dinliyor, istediğine her türlü suçu isnat ediyordu.
…Ve HDP'liler bu paralel devletle hepimizden önce tanıştılar.
Belki de bu yüzden devletten çok önce tespit yaptılar. Devlete sızmış, devletin acımasız gerçek sahipleriyle Emniyet koridorlarında çarpıştılar, mahkemelerde paralel devletin savcı-hakimleriyle yüzleştiler.
“Devlet bize kumpas kurdu” dediler, kimseye inandıramadılar ve gizli devlet planlarını icra etmeye devam etti. Düşmanımızın sözleri bize acı gelir ama en çok da düşmanı dinlemek lazım, işte devlet onu kaçırdı.
“HDP, PKK'nın siyasi temsilcisiydi ve düşmandı” işte o algı devletin, “hiç bir şey göründüğü gibi değil” yargısını kaçırmasına deden oldu. Oysa HDP'liler, “devlet bize kumpas kurdu” dediğinde, olaya iyice bakmak gerekiyordu ama o gün dost yüzlüler ajanlıklarını o kadar güzel örttüler ki, hiçbir şeyin farkına varamadık.
Fetullah Gülen İslam ülkesine ihanet etti. Her haliyle Müseylime-i Kezzaba benziyor.
Devletlerin içgüdüleri ve geleceği gören gözleri olur. Bunu da devletlerin istihbaratları yapar ama istihbaratlarınız içerden ele geçirilmiş ve ötekine hizmet ediyorsa, işte o zaman vay halinize.
FETÖ Terör Örgütü Emniyetin istihbaratlarını ele geçirmiş, kısmen MİT'e sızmış ve kimi dost görüyorsa ona hizmet eder hale gelmiş organlara dönüşmüş.
Bir devletin içerden nasıl çökertilmesi gerektiğini anlatan bir başucu kitabı yazmış FETÖ ve bunu uygulamaya da koymuş, Allah müsaade etmedi ki, 15 Temmuz darbe girişimi oldu da, devlet bir terör örgütüne teslim olmaktan kurtuldu.
Hiçbir şey göründüğü gibi değil. Artık devlet bütün yapılara ve cemiyetlere, guruplara bu şekilde yaklaşmalı, yoksa dün bunun adı FETÖ olur, yarın MENTÖ olur, SÜTÖ olur, olur da olur.
Neden mi bunu söylüyorum:
FETÖ'cüler diğer guruplara sızdı da ondan bunu söylüyorum. Hepsi de göz önünde ama çok da masumane görünüyorlar.
Allah aşkına bu cemaatlerin eğitim hastalığının altında nasıl bir ruh hali var. Devletin kurumlarında güç olmak, adam devşirmek neden bu kadar cazip geliyor ki?
En çok da beni irite eden istihbaratçılık meraklarıdır…
Oysa Allah dostu olmak, herkesle bağ kurmak değil midir? Neden, bu tip guruplar, bizden ve bizden değil tipi hastalıkların kucağına düşüyorlar. Hizmet ettikleri amaç aynı minvalde değil midir?
Soru soru içinde, yanıtlarda soruların içinde saklı ama görünen o ki, hiç kimse masum değil ve hiç bir şey göründüğü gibi değil.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ali Osmanoğlu
Hiç bir şey göründüğü gibi değil…
… Olmadığını da çok yakın zamanlarda test ettik. Sözde çok masum, dindar, eğitim gönüllüsü bir hareket, bir anda silahlı bir harekete dönüştü. Daha açıkçası, ajan-terörist-hain bir örgüt olduğunu gördük.
Tanıdığım HDP kökenli bir arkadaşım, daha bu FETÖ Terör Örgütü 15 Temmuz kalkışmasını gerçekleştirmeden önce diyordu ki, “bu adamların bastığı yeri dahi yakmak gerek.”
Müthiş bir tespit ve bu adam 17-25 Aralık öncesi de bu masumane görünen harekete, “bu adamlara dikkat etmek gerek, çok organize ve tehlikeliler.”
HDP'li bu arkadaş, çok önceden bu örgütün bir terör örgütüne dönüşeceğini kestirebiliyordu da, devlet neden kestiremedi ve devlet görevlileri bu hareketi neden bu kadar destekledi ve anlamaya çalışmadı.
Bu ülke bebeklerden epey katiller çıkardı, bu tip hareketlerden neden terörist hareket çıkmasın ki? Demek ki başına taş düşmeli ki, taşın nerden, kim ve kimler tarafından atıldığını anlayalım.
FETÖ Terör Örgütü devletin sahibi olduğu günlerde KCK Operasyonlarını gerçekleştiriyordu. İstediği kişinin telefonunu dinliyor, istediğine her türlü suçu isnat ediyordu.
…Ve HDP'liler bu paralel devletle hepimizden önce tanıştılar.
Belki de bu yüzden devletten çok önce tespit yaptılar. Devlete sızmış, devletin acımasız gerçek sahipleriyle Emniyet koridorlarında çarpıştılar, mahkemelerde paralel devletin savcı-hakimleriyle yüzleştiler.
“Devlet bize kumpas kurdu” dediler, kimseye inandıramadılar ve gizli devlet planlarını icra etmeye devam etti. Düşmanımızın sözleri bize acı gelir ama en çok da düşmanı dinlemek lazım, işte devlet onu kaçırdı.
“HDP, PKK'nın siyasi temsilcisiydi ve düşmandı” işte o algı devletin, “hiç bir şey göründüğü gibi değil” yargısını kaçırmasına deden oldu. Oysa HDP'liler, “devlet bize kumpas kurdu” dediğinde, olaya iyice bakmak gerekiyordu ama o gün dost yüzlüler ajanlıklarını o kadar güzel örttüler ki, hiçbir şeyin farkına varamadık.
Fetullah Gülen İslam ülkesine ihanet etti. Her haliyle Müseylime-i Kezzaba benziyor.
Devletlerin içgüdüleri ve geleceği gören gözleri olur. Bunu da devletlerin istihbaratları yapar ama istihbaratlarınız içerden ele geçirilmiş ve ötekine hizmet ediyorsa, işte o zaman vay halinize.
FETÖ Terör Örgütü Emniyetin istihbaratlarını ele geçirmiş, kısmen MİT'e sızmış ve kimi dost görüyorsa ona hizmet eder hale gelmiş organlara dönüşmüş.
Bir devletin içerden nasıl çökertilmesi gerektiğini anlatan bir başucu kitabı yazmış FETÖ ve bunu uygulamaya da koymuş, Allah müsaade etmedi ki, 15 Temmuz darbe girişimi oldu da, devlet bir terör örgütüne teslim olmaktan kurtuldu.
Hiçbir şey göründüğü gibi değil. Artık devlet bütün yapılara ve cemiyetlere, guruplara bu şekilde yaklaşmalı, yoksa dün bunun adı FETÖ olur, yarın MENTÖ olur, SÜTÖ olur, olur da olur.
Neden mi bunu söylüyorum:
FETÖ'cüler diğer guruplara sızdı da ondan bunu söylüyorum. Hepsi de göz önünde ama çok da masumane görünüyorlar.
Allah aşkına bu cemaatlerin eğitim hastalığının altında nasıl bir ruh hali var. Devletin kurumlarında güç olmak, adam devşirmek neden bu kadar cazip geliyor ki?
En çok da beni irite eden istihbaratçılık meraklarıdır…
Oysa Allah dostu olmak, herkesle bağ kurmak değil midir? Neden, bu tip guruplar, bizden ve bizden değil tipi hastalıkların kucağına düşüyorlar. Hizmet ettikleri amaç aynı minvalde değil midir?
Soru soru içinde, yanıtlarda soruların içinde saklı ama görünen o ki, hiç kimse masum değil ve hiç bir şey göründüğü gibi değil.