Yaşadığımız yüzyılın en büyük belası terördür. Terör sadece Ortadoğu'yu değil, bütün dünyayı karanlığına çekmek istiyor. DEAŞ'in Ankara ve Paris'te gerçekleştirdiği saldırılar aslında bütün dünyaya mesaj.
Ülkelerin başkentlerini hedef alan terör, hiç kimsenin bu dünyada huzurlu bir şekilde yaşayamayacağını göstermiyor mu?
Terörle ve terörist örgütlerle dünya topyekûn bir mücadele ortaya koymalı. “Senin teröristin iyi benim teröristim kötü” anlayışından vazgeçilmeli. İyi terör örgütü, kötü terör örgütü yoktur.
Terör örgütlerinin İslamcısı, Hristiyan'ı, Yahudi'si olmaz. Terörist teröristtir.
Türkiye 30 yılı aşkın bir süredir Marksist-Leninist-Maocu bir terör örgütüyle mücadele ediyor. Avrupa, özellikle de Almanya, hatta Fransa yıllardır Türkiye'nin hassasiyetlerini görmezden geliyorlardı.
Fransız değer yargıları vardı ve o değer yargıları Türkiye'nin teröristini terörist olarak kabul etmiyordu, teslim etmiyordu. Ermeniler Fransa'da Türk toplumuna karşı her türlü ırkçı saldırı ve tehdit de bulunurken ASALA onlar için terörist örgüt olmuyordu.
Fransa'nın Başkenti Paris'te masum insanlara yapılan saldırıyı kınıyoruz ve insanlık dışı bir saldırı olduğunu söylüyoruz ama ilaveten diyoruz ki, “Ey Fransa, senin terör örgütü ve terörist değer yargıların, şimdi DEAŞ saldırısı sonrası değişti mi?”
Acı-gözyaşı ve ölüm insanın kapısına gelmeyene kadar, insan başka evlerde ve devletlerde yaşanan terörü, ölümü ve acıyı anlayamıyor. Empati yapamıyor.
Suriye'de 400 binden fazla insan katledildi. İnsanların başları gaddarca kesildi ve bu sosyal medyalarda teşhir edildi ama Fransız değer yargıları bu katliamları sadece seyretti.
Oysa baş kesme sahneleri bir film setinden değil, Suriye'den çekilmişti, Irak'tan çekilmişti. İnsanlar koyun misali boğazlanırken, Avrupa medeniyeti bütün olan biteni bir sinema filmi izler gibi izledi. Çığlıklara kulağını kapattı ve cinayetleri bir şov programını izler gibi izledi.
Paris'e yapılan saldırıdan bir hafta önce DEAŞ terör örgütü Suriye'de 200 çocuğu katlettiği görüntüleri yayınladı. Dünyanın tepkisi soğuk duş etkisi yaratıyordu. Fransa o gün Rakka'ya güdümlü bombalar atmadı. Amerika, Rusya ve Almanya celallenmedi.
Her şey sessiz bir film setinden sahneye yansıyordu. Ne zaman ki Fransa kendi topraklarında terörün çirkin yüzüyle karşılaştı, işte o zaman Avrupa değer yargıları ortaya çıktı.
Avrupa ve Amerika çift kişilikli, hasta ruhlu kişiliğinden kurtulmalı, apaçık terör örgütleriyle ve teröristlerle aralarına mesafe koymalı. Artık dünyada sadece Suriye'de değil, Avrupa'nın göbeğinde de terör tehdidi var ve Avrupa ilk defa iliklerine kadar bunu yaşıyor.
Fransa 3 ay sürecek bir olağanüstü hal ilan etti. Bütün sınırlarda olağanüstü bir durum var. Binlerce polis alımı gerçekleşti ve ordu Paris sokaklarında parmağı tetikte geziniyor.
Oysa Türkiye 30 yıldır PKK Terör Örgütüyle mücadele ediyor ve bütün Türkiye genelinde olağanüstü hal ilanı da yok. Hayat devam ediyor ve demokratikleşme adına çözüm süreçleri başlatıldı.
Türkiye'deki terörü görmezden gelenler ve hatta PKK terör örgütüne destek olan Avrupalılar, kendi yarattıkları iyi teröristlerine destek olmaktan geri kalmıyorlar.
Güneydoğu'yu karıştırmak için bölgeyi üst olarak kullanan Alman istihbaratı BND'nin gazeteci ajanları Diyarbakır'da suçüstü yakalanmadılar mı? Fransız gazeteciler PKK'yı meşrulaştırmak için habire Kandil'in yolunu tutmadılar mı?
Çift kişilikli Avrupa ve Amerika terörü destekledikçe, kendileri de terörün kanlı yüzüyle böylesine acı bir şekilde karşılaşacaklardır. Teröristin iyisi-kötüsü olmaz, terörist teröristtir. Başka çıkarımlarda bulunmak terörü ve terörist gurupları güçlendirir-hadsizleştirir.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ali Osmanoğlu
İyi terörist- kötü terörist yoktur
Yaşadığımız yüzyılın en büyük belası terördür. Terör sadece Ortadoğu'yu değil, bütün dünyayı karanlığına çekmek istiyor. DEAŞ'in Ankara ve Paris'te gerçekleştirdiği saldırılar aslında bütün dünyaya mesaj.
Ülkelerin başkentlerini hedef alan terör, hiç kimsenin bu dünyada huzurlu bir şekilde yaşayamayacağını göstermiyor mu?
Terörle ve terörist örgütlerle dünya topyekûn bir mücadele ortaya koymalı. “Senin teröristin iyi benim teröristim kötü” anlayışından vazgeçilmeli. İyi terör örgütü, kötü terör örgütü yoktur.
Terör örgütlerinin İslamcısı, Hristiyan'ı, Yahudi'si olmaz. Terörist teröristtir.
Türkiye 30 yılı aşkın bir süredir Marksist-Leninist-Maocu bir terör örgütüyle mücadele ediyor. Avrupa, özellikle de Almanya, hatta Fransa yıllardır Türkiye'nin hassasiyetlerini görmezden geliyorlardı.
Fransız değer yargıları vardı ve o değer yargıları Türkiye'nin teröristini terörist olarak kabul etmiyordu, teslim etmiyordu. Ermeniler Fransa'da Türk toplumuna karşı her türlü ırkçı saldırı ve tehdit de bulunurken ASALA onlar için terörist örgüt olmuyordu.
Fransa'nın Başkenti Paris'te masum insanlara yapılan saldırıyı kınıyoruz ve insanlık dışı bir saldırı olduğunu söylüyoruz ama ilaveten diyoruz ki, “Ey Fransa, senin terör örgütü ve terörist değer yargıların, şimdi DEAŞ saldırısı sonrası değişti mi?”
Acı-gözyaşı ve ölüm insanın kapısına gelmeyene kadar, insan başka evlerde ve devletlerde yaşanan terörü, ölümü ve acıyı anlayamıyor. Empati yapamıyor.
Suriye'de 400 binden fazla insan katledildi. İnsanların başları gaddarca kesildi ve bu sosyal medyalarda teşhir edildi ama Fransız değer yargıları bu katliamları sadece seyretti.
Oysa baş kesme sahneleri bir film setinden değil, Suriye'den çekilmişti, Irak'tan çekilmişti. İnsanlar koyun misali boğazlanırken, Avrupa medeniyeti bütün olan biteni bir sinema filmi izler gibi izledi. Çığlıklara kulağını kapattı ve cinayetleri bir şov programını izler gibi izledi.
Paris'e yapılan saldırıdan bir hafta önce DEAŞ terör örgütü Suriye'de 200 çocuğu katlettiği görüntüleri yayınladı. Dünyanın tepkisi soğuk duş etkisi yaratıyordu. Fransa o gün Rakka'ya güdümlü bombalar atmadı. Amerika, Rusya ve Almanya celallenmedi.
Her şey sessiz bir film setinden sahneye yansıyordu. Ne zaman ki Fransa kendi topraklarında terörün çirkin yüzüyle karşılaştı, işte o zaman Avrupa değer yargıları ortaya çıktı.
Avrupa ve Amerika çift kişilikli, hasta ruhlu kişiliğinden kurtulmalı, apaçık terör örgütleriyle ve teröristlerle aralarına mesafe koymalı.
Artık dünyada sadece Suriye'de değil, Avrupa'nın göbeğinde de terör tehdidi var ve Avrupa ilk defa iliklerine kadar bunu yaşıyor.
Fransa 3 ay sürecek bir olağanüstü hal ilan etti. Bütün sınırlarda olağanüstü bir durum var. Binlerce polis alımı gerçekleşti ve ordu Paris sokaklarında parmağı tetikte geziniyor.
Oysa Türkiye 30 yıldır PKK Terör Örgütüyle mücadele ediyor ve bütün Türkiye genelinde olağanüstü hal ilanı da yok. Hayat devam ediyor ve demokratikleşme adına çözüm süreçleri başlatıldı.
Türkiye'deki terörü görmezden gelenler ve hatta PKK terör örgütüne destek olan Avrupalılar, kendi yarattıkları iyi teröristlerine destek olmaktan geri kalmıyorlar.
Güneydoğu'yu karıştırmak için bölgeyi üst olarak kullanan Alman istihbaratı BND'nin gazeteci ajanları Diyarbakır'da suçüstü yakalanmadılar mı? Fransız gazeteciler PKK'yı meşrulaştırmak için habire Kandil'in yolunu tutmadılar mı?
Çift kişilikli Avrupa ve Amerika terörü destekledikçe, kendileri de terörün kanlı yüzüyle böylesine acı bir şekilde karşılaşacaklardır. Teröristin iyisi-kötüsü olmaz, terörist teröristtir. Başka çıkarımlarda bulunmak terörü ve terörist gurupları güçlendirir-hadsizleştirir.