Bazen değil, birçok zaman bu ülkeyi anlayamadığımı düşünürüm, ”nasıl olur” dediğim o kadar çok şey var ki, anlamsızlıklar ve yoksunluklar içinde kaybolurum.

Sadece ben mi, karşılaştığım birçok kişi aynı şeyi söyleyince, anlıyorum ki, sıkıntı gerçekten büyük.

FETÖ Terör Örgütü bu ülkeyi açık bir işgale maruz bırakmak için asker içinde bir kalkışma başlattı ve boyunun ölçüsünü sabah olmadan aldı.

Çoğu hain derdest edildi ama o kadar büyük bir organizasyonla karşı karşıyayız ki, hangi taşı kaldırsan altından FETÖ Terör Örgütü üyeleri çıkıyor.

İşte burada dumura uğruyor insan. Türkiye'nin hangi kentinde ve hatta köyünde dahi yaşasanız ve “kim bu FETÖCÜLER?” diye sorsanız, şahitlik edecek onlarca adam bulursunuz. Bu adamlar saklı falan değildi ki, alenen meydan okuyorlardı ve devletin bütün kurumlarını işgal ve istila etmişlerdi.

Şimdi soruyorum, çok mu zor devletin kurumlarını “FETÖCÜLERDEN” temizlemek. Değil bence, ama konjonktür budalaları ve irade gösteremeyen yöneticiler yüzünden bu habis urdan kurtulamıyoruz.

Öyle garip işler oluyor ki, herkesin bildiği doğruyu, yanlışa çeviriyorlar. Adam demiş ya, “ben kediyim,” kimse akıl edip soramamış, “hangi cins kedisin” diye.

Açıkça söylüyorum, memlekette namuslu insanlar namussuzlar kadar irade göstermedikçe, biz bu “FETÖCÜ” şeref yoksunlarından kurtulamayız.

Bakın “Zarok” ve “Birlik Medya” adında iki televizyon kapatıldı. Gerekçesi henüz anlaşılmış değil. Mantığı da anlaşılmış değil. Neden ve kim kapattırdı o çok muğlak değil.

Zarok TV, Kürtçe Çizgi Film yayınlayan bir kanal, Birlim Medya TV de(Govend) halay kanalı. Siyasi içerikli bir yayın yok.

Peki, neden kapatıldılar?

Hikâyeyi kısa anlatayım. Samanyolu TV ve yandaşlarının ekranları karartılınca bu adamlar RTÜK içindeki elemanlarıyla bir çıkar yol arıyorlar.

İşte hikâye burada başlıyor.

DİJİ SAT Platformunun telefonları çalıyor. Adamın biri, 2 RTÜK çalışanın selamıyla görüşmek istiyorlar. Gelen adamlar “Yumurcak ve Irmak” Televizyonları için frekans istiyorlar. (FETÖ Terör Örgütünün televizyonları) Başka değişle DİJİ SAT üzerinden yeniden yayın yapmak istiyorlar.

DİJİ SAT yetkilisinin yanıtı çok net, “Boş frekansımız yok” diyor. Açıkçası devletin kapattığı yayınlara frekans vermek istemiyorlar. Bunu da aleni hissettiriyorlar.

Sonra mı, bu platform kapatılıyor. Birkaç ay sonra yine RTÜK tarafından TÜRKSAT'ta yayın yapan TV'leri de kapatılıyor. Gizli bir el devreye giriyor. Aslında el çok gizli de değil, bizzat RTÜK içinde “FETÖCÜLER” bu kapamaları yapıyor.

Daha ilginci 15 Temmuz işgal girişiminden 1 ay önce, DİJİ SAT yetkilileri bu durumu ve sohbetleri anlatan dilekçe ve yazıları da gerekli mercilere ulaştırıyorlar. Bu işlerin hepsi belgeli ve kanıtlı…

Zarok Televizyonun kapatılması bütün dünyada haber oldu. Avrupa Parlamentosunda gündeme geldi, Amerika'da ki gazeteler de devrede.

Bu arada DİJİ SAT yetkilisi diyor ki;

“bizim Avrupa Parlamentosunda Zarok TV'nin gündeme gelmesinde hiçbir dahlimiz yok. Birileri Zarok TV'yi malzeme yapıyor. Geçenlerde Washington Post'un Ankara ‘dan bir muhabiri aradı. Zarok TV ile ilgili durumu sordu. Biz o adama dedik, devletin ve hükümetin Zarok TV'nin kapatılmasında dahli yok, içerde “FETÖCÜLER” var. Bu iş FETÖCÜ hainlerin işi, amaçları Kürtçeyi ve Kürtleri malzeme yapmak, buradan malzeme çıkarmak.”

Bu kadar net!

Şimdi insan şunu soruyor, “Zarok TV hala neden kapalı ve FETÖCÜLER'den şikâyet eden bu yöneticiler dinlendi mi, dinlenmediyse neden dinlenmedi. Bu konu neden malzeme haline getiriliyor ve getirilmeye devam ediyor?

DİYARBAKIR'A CESURYÜREKLİ KAYIM…

6 Ekim 2016 tarihinde, “15 Temmuz'un görünmez kahramanları” adı altında bir yazı kaleme almıştım ve bu yazı da Etimesgut Kaymakamı Cumali Atilla'yı anlatmıştım. Yazı epey dikkat çekti.

Aradan geçen kısa zaman içinde, anlattığım Sayın Cumali Atilla Diyarbakır Büyükşehir Belediyesine Kayyım atandı. Haberi duyduğumda, alınan kararın çok isabetli olduğunu dostlarımla paylaştım.

Cumali Atilla cesur yürekli, devletini ve milletini seven adam gibi vatanseverdir. Diyarbakır'da Vali Yardımcılığı da yapmış, demek ki Diyarbakır'ı ve Diyarbakırlıyı da iyi tanıyor. İnanıyorum ki, bu isabetli atama Diyarbakır'a önemli farklar kazandıracaktır.

Bu isabetli atamanın yapılmasında öncelikle Feraset sahibi Sayın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'yu kutlamak gerekiyor. Sayın Soylu, İçişleri Bakanı olduğu günden bu yana olağanüstü farklar yarattı ve o farklar zaten kendisini de icraat ve eylemlerinde gösteriyor.

Sayın Soylu'yu özel bir yazı da yazmak istiyorum. Bu yüzden cümlelerimi burada kapatıyorum.