Türkiye'de gündem denge kaybı yaptıracak kadar hızlı ilerliyor. Türkiye DAİŞ hedeflerini ve Kandil'i bombaladı. Özellikle Zap, Metîna, Haftanîn ve Avaşîn kampları, savaş uçaklarından sonra havan ve obüslerle ateş altına alındı.
Aslında beklenmeyen bir operasyon değildi. Neden mi? Ceylanpınar'da 2, Diyarbakır'da 1 Polis şehit edildi ve bunun bir yansıması olmalıydı. PKK için baskın bir operasyon oldu. Zayiatta ağır olmuştur.
Peki, bu noktaya öyle birden mi gelindi? Öyle olmadı tabi ki. Çözüm sürecinin ruhuna uygun olmayan çıkışlar ve şiddet eylemleri bu işi bu raddeye getirdi. KCK Yürütme Konseyi Başkanı Cemil Bayık, bölgede halkı silahlanmaya çağırdı ve Kandil'den tehditler savrulmaya başlandı.
Ne yani devlet buna ve bu şiddet eylemlerine kayıtsız mı kalacaktı? Kalmayacaktı ve kalmadı da.
PKK Çözüm sürecini hiçbir zaman içine sindiremedi, sadece yıllarca savunduğu barışa karşı gelemezdi. Bu yüzden Recep Tayyip Erdoğan'ın projesi olan çözüm sürecine biat etmek zorunda kaldı.
Aslında PKK'nın hedefi devleti masaya oturtmaktı ama masada bir de garantör devlet bulunacaktı. Evdeki hesap çarşıya uymadı. AK Parti Çözüm sürecini hayata geçirince, PKK'nın bu sürecin bir parçası olmaktan başka da bir çaresi kalmadı.
Çözüm süreci Türkiye'de bugüne kadar devletin uygulamadığı demokratik hakları içinde barındırdı ve bu ülkede 70 yılda yapılamayanlar yapılmaya başlandı. Kürt sorunu ilk defa devlette yüksek sesle dilendirildi ve Kürtlerin demokratik hakları masaya yatırıldı.
Bu sürecin en önemli adımı, PKK'nın silahsızlandırılmasıdır. PKK Silahsızlandırılmadan çözüm sürecinin ilerlemesi mümkün değildi. PKK silahı bırakmakta kararsız ve bir o kadar da şartlıydı ve hala da aynı noktada duruyor.
Devletin Kandil'e yaptığı hava saldırısı örgüte büyük zayiat verdi. Şimdi örgüt yeni bir sürece doğru ilerleyecek. Ya savaş kararı alıp, tekrarın ilanına karar verecek ve bölge yine kan çanağına dönecek. Ya da sivil toplumun istekleri doğrultusunda barış sürecini devam ettirecek.
Burada en önemli rol yine İmralı'ya düşecek ama bugün için İmralı'nın da sürece pek katkısı olmayacak. Çünkü Kandil bilerek İmralı'nın elini sıkıştırdı ve İmralı'yı tartışmalı hale getirdi. Oysa süreç çok da iyi bir şekilde ilerliyordu.
Kabul edelim ki, Kandil İmralı'dan kurtulmak ve ayağının üzerinde durmak istiyor. Bölgede Abdullah Öcalan sempatisini kıramıyor, bu yüzden eli İmralı'ya mahkûm. PKK'nın artık siyasi kanadı olduğuna şüphe bırakmayan HDP'ye gelince… HDP süreci iyi okuyamadı ve sivil siyaset angajmanlarını kullanamadı, PKK'ya teslim oldu. PKK, HDP'yi siyaseten tartışmalı hale getirdi. Bugün seçim olsa HDP, batıdan aldığı beyaz Türklerin oylarını artık alamayacak.
Bölgede kaygı hâkim, tekrarın ilanından korkuyorlar. Bu da çok normal… 90'ları hala unutamayan bölge halkı yine o günlere dönmek istemiyor. Barış ve çözüm sürecinin devam etmesini arzulayan bölge halkı çatışmaların ve infazların bitmesini istiyor.
Bölgede hâkim güç olan örgüt bazı şeylerin farkında değil. Hala Kürt halkını şiddetle terbiye edeceğini düşünüyor ama kazın ayağı artık öyle değil. Eskiden eylemlerinde on binleri kullanabilen ve yürüten örgüt artık yüzleri bulmakta zorlanıyor.
O da yüzü maskeli 17 yaş altı çocuklarla yapabiliyor. Bölgede ki değişimi okumaktan uzak örgüt yine savaş kararı alabilir ve bölgeyi kan çanağına çevirebilir ama bu gidişat örgütü yalnızlaştırıp-marjinalleştirecektir.
PKK'nın tek çıkış yolu çözüm süreci sekteye de uğrasa devamının gelmesidir. Çözüm süreci Kürt sorununu bugün için çözmeye kadir değil ama Kürt sorununun çözümü için bir kilometre taşı ve başlangıçtır. Sorun artık çözüme evirilmeye başlamıştır. Örgüt bunu okumaktan çok uzak…
Kabul edelim ki KCK Konseyinde bulunanların yaş ortalaması sorunu çözmeye ve barışı anlamaya çok da müsait değil. Kötü anıları ve acı anlakları var. Bunu anlayabilirim ama Kürt Sorununun geldiği noktayı okuyamamak çağın gerisinde kalmakla eşdeğerdir.
Bölgede daha uzun yıllar PKK ve barışı konuşacağız ama bir kesinlik var ki, Kürtler ölmekten ve çatışmaktan yoruldular artık bir çıkış yolu ve kalıcı bir çözüm istiyorlar. Lakin bu çözüm asla silahlarla gelmeyecek, bunu en iyi de Kürt halkı biliyor.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ali Osmanoğlu
Örgüt süreci okuyamıyor
Türkiye'de gündem denge kaybı yaptıracak kadar hızlı ilerliyor. Türkiye DAİŞ hedeflerini ve Kandil'i bombaladı. Özellikle Zap, Metîna, Haftanîn ve Avaşîn kampları, savaş uçaklarından sonra havan ve obüslerle ateş altına alındı.
Aslında beklenmeyen bir operasyon değildi. Neden mi? Ceylanpınar'da 2, Diyarbakır'da 1 Polis şehit edildi ve bunun bir yansıması olmalıydı. PKK için baskın bir operasyon oldu. Zayiatta ağır olmuştur.
Peki, bu noktaya öyle birden mi gelindi? Öyle olmadı tabi ki. Çözüm sürecinin ruhuna uygun olmayan çıkışlar ve şiddet eylemleri bu işi bu raddeye getirdi. KCK Yürütme Konseyi Başkanı Cemil Bayık, bölgede halkı silahlanmaya çağırdı ve Kandil'den tehditler savrulmaya başlandı.
Ne yani devlet buna ve bu şiddet eylemlerine kayıtsız mı kalacaktı? Kalmayacaktı ve kalmadı da.
PKK Çözüm sürecini hiçbir zaman içine sindiremedi, sadece yıllarca savunduğu barışa karşı gelemezdi. Bu yüzden Recep Tayyip Erdoğan'ın projesi olan çözüm sürecine biat etmek zorunda kaldı.
Aslında PKK'nın hedefi devleti masaya oturtmaktı ama masada bir de garantör devlet bulunacaktı. Evdeki hesap çarşıya uymadı. AK Parti Çözüm sürecini hayata geçirince, PKK'nın bu sürecin bir parçası olmaktan başka da bir çaresi kalmadı.
Çözüm süreci Türkiye'de bugüne kadar devletin uygulamadığı demokratik hakları içinde barındırdı ve bu ülkede 70 yılda yapılamayanlar yapılmaya başlandı. Kürt sorunu ilk defa devlette yüksek sesle dilendirildi ve Kürtlerin demokratik hakları masaya yatırıldı.
Bu sürecin en önemli adımı, PKK'nın silahsızlandırılmasıdır. PKK Silahsızlandırılmadan çözüm sürecinin ilerlemesi mümkün değildi. PKK silahı bırakmakta kararsız ve bir o kadar da şartlıydı ve hala da aynı noktada duruyor.
Devletin Kandil'e yaptığı hava saldırısı örgüte büyük zayiat verdi. Şimdi örgüt yeni bir sürece doğru ilerleyecek. Ya savaş kararı alıp, tekrarın ilanına karar verecek ve bölge yine kan çanağına dönecek. Ya da sivil toplumun istekleri doğrultusunda barış sürecini devam ettirecek.
Burada en önemli rol yine İmralı'ya düşecek ama bugün için İmralı'nın da sürece pek katkısı olmayacak. Çünkü Kandil bilerek İmralı'nın elini sıkıştırdı ve İmralı'yı tartışmalı hale getirdi. Oysa süreç çok da iyi bir şekilde ilerliyordu.
Kabul edelim ki, Kandil İmralı'dan kurtulmak ve ayağının üzerinde durmak istiyor. Bölgede Abdullah Öcalan sempatisini kıramıyor, bu yüzden eli İmralı'ya mahkûm.
PKK'nın artık siyasi kanadı olduğuna şüphe bırakmayan HDP'ye gelince… HDP süreci iyi okuyamadı ve sivil siyaset angajmanlarını kullanamadı, PKK'ya teslim oldu. PKK, HDP'yi siyaseten tartışmalı hale getirdi. Bugün seçim olsa HDP, batıdan aldığı beyaz Türklerin oylarını artık alamayacak.
Bölgede kaygı hâkim, tekrarın ilanından korkuyorlar. Bu da çok normal… 90'ları hala unutamayan bölge halkı yine o günlere dönmek istemiyor. Barış ve çözüm sürecinin devam etmesini arzulayan bölge halkı çatışmaların ve infazların bitmesini istiyor.
Bölgede hâkim güç olan örgüt bazı şeylerin farkında değil. Hala Kürt halkını şiddetle terbiye edeceğini düşünüyor ama kazın ayağı artık öyle değil. Eskiden eylemlerinde on binleri kullanabilen ve yürüten örgüt artık yüzleri bulmakta zorlanıyor.
O da yüzü maskeli 17 yaş altı çocuklarla yapabiliyor. Bölgede ki değişimi okumaktan uzak örgüt yine savaş kararı alabilir ve bölgeyi kan çanağına çevirebilir ama bu gidişat örgütü yalnızlaştırıp-marjinalleştirecektir.
PKK'nın tek çıkış yolu çözüm süreci sekteye de uğrasa devamının gelmesidir. Çözüm süreci Kürt sorununu bugün için çözmeye kadir değil ama Kürt sorununun çözümü için bir kilometre taşı ve başlangıçtır. Sorun artık çözüme evirilmeye başlamıştır. Örgüt bunu okumaktan çok uzak…
Kabul edelim ki KCK Konseyinde bulunanların yaş ortalaması sorunu çözmeye ve barışı anlamaya çok da müsait değil. Kötü anıları ve acı anlakları var. Bunu anlayabilirim ama Kürt Sorununun geldiği noktayı okuyamamak çağın gerisinde kalmakla eşdeğerdir.
Bölgede daha uzun yıllar PKK ve barışı konuşacağız ama bir kesinlik var ki, Kürtler ölmekten ve çatışmaktan yoruldular artık bir çıkış yolu ve kalıcı bir çözüm istiyorlar. Lakin bu çözüm asla silahlarla gelmeyecek, bunu en iyi de Kürt halkı biliyor.