Türkiye'de Kürt sorunu, PKK sorununu yarattı. Bu sorun sonraki yıllarda koruculuğu, daha sonraki yıllarda Hizbullah'ı yarattı. En önemlisi bu sorun Derin devleti yarattı ve o derin devlet, PKK'nın dallanıp budaklanmasını sağladı.
Her gelen hükümet sorunu tarif ve tahrif etmeye çalıştı. Türkiye'de gerçek anlamda Kürt sorununu çözmeye çalışan hükümet gelmemiştir. Bilakis sorun her yeni hükümette daha da içinden çıkılmaz bir hale gelmiştir.
Öyle ki, kaybet kaybet bir kazanç olarak görülmüş. Bu ülkede binlerce insan tarifi dahi edilmeyen bir sorun yüzünden erkence yaşlarda musalla taşına yatmıştır.
Bu süreçler 13 yıl önce tek başına iktidara gelmeyi başaran muhafazakâr bir iktidar döneminde, tarifin dışına çıkılmış ve artık bu kaotik sorun çözülmek için yol almaya başlamıştır.
Adına demokratik çözüm ya da çözüm süreci deyin, başlayan süreç Kürtlerin sorunlarını çözmeye yönelik adımlar atmıştır.
Çözüm süreci doğru bir süreç ama yanlışlarla ilerleyen ve sonuç vermeyen, hiç kimsenin ne olacağını kestiremediği bir sürece dönüşmüştür.
Sonunun nereye varacağı kestirilmeyen bir süreç, sürece karşı olanların elini güçlendirmiş ve herkes süreci anladığı şekilde okumaya başlamıştır.
‘Seni anlama kılavuzunun' olmadığı süreçte akil adamlar topluluğu süreci daha bir içinden çıkılmaz hale getirmiştir. Akil adamlar; süreci kullanmaya çalışan ve süreçten beslenmeye başlayan, siyasi rant güden kişilerden oluşunca encümeni daniş bir simurg Anka hikayesine dönüştü.
Süreç hala devam ediyor ama akil adamlar ortada yok ve zaten akil adamların çoğu ya Milletvekilliğine oynadı, ya da birden kendini sürecin karşısında buldu.
Bu akil adamlar topluluğu kimlerle görüştü, kâğıt üstünde bir dolu raporlar mevcut ama Kürt sorununu anlama kılavuzundan çokça uzak olduğu kesin.
Kürt sorununu salt PKK ve siyasi kanadıyla çözmeye çalışmak bu sorunu çözümsüzlük tarlasına dönüştürür. Hedef PKK'yı silahsızlandırmaksa süreç doğru yürümedi. PKK'nın silahsızlanmayacağı ilk günden belliydi.
Oysa Kürt sorunu ortada olduğu gibi anadan üryan duruyor. Bir defa Kürt sorunu PKK sorunu değil, çünkü Kürtleri PKK diye okumak sürecin ruhuna da ihanet. Zaten bundan önceki hükümetler Kürtlere PKK diye baktıkları için bu sorun dallanıp budaklanmadı mı?
Demek ki önce Kürtleri iyi tanımak gerekiyor. Kürtler kimlerden oluşuyor. PKK Kürtlerin ne kadarını oluşturuyor.
Bağlantısız Kürtleri PKK'ya, ya da Hizbullah'a teslim etmek ne kadar doğru… Kürtlerin ekseriyeti bağlantısız Kürtlerden oluşur, bir kısmı Barzani'yi destekler. Peki, bağlantısız Kürtler çözüm sürecinde hiç baz alındı mı?
Silah PKK'nın elinde ve Kürt sorunu PKK'yla çözülmeli tezi kaybetmiştir. HDP Genel seçimlerde Kürtlerin oylarıyla değil, Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı yapan Türklerin oylarıyla barajı aşmıştır.
Süreç için bitti demek doğru değil ama kesinlikle yara aldı.
HDP bu süreçte güvercinlerini de kaybetti ve daha da şahinleşti. Kürtler mi, Kürtler PKK tarafından şiddetle terbiye edilmeye ve korkutulmaya devam ediyor.
Genel seçimlerde, seçim sonrası HDP'nin “barajı aşmazsak kıyamet kopar” söylemi tuttu ve bir kısım muhafazakâr Kürtler bile, seçim sonrası bölgenin kıyameti yaşamaması için oylarını HDP'ye attı.
Çözüm süreci devam etmeli ama doğru bir çözüm süreci olarak. Bağlantısız Kürtler ve farklı siyasi Kürt guruplarıyla da oturulmalı. Çözüm sürecine katılmak isteyen ve farklı görüşleri olan Kürt aydınlar bu sürece dahil olmalı.
Şimdi her şeyi yeniden baştan okumanın zamanı, öncelikle empatiyi olgunlaştırıp, ‘seni anlama kılavuzunu' daha iyi anlamak için bağlantısız Kürtleri de bu soruna ortak etmeliyiz.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ali Osmanoğlu
Seni anlama kılavuzu
Türkiye'de Kürt sorunu, PKK sorununu yarattı. Bu sorun sonraki yıllarda koruculuğu, daha sonraki yıllarda Hizbullah'ı yarattı. En önemlisi bu sorun Derin devleti yarattı ve o derin devlet, PKK'nın dallanıp budaklanmasını sağladı.
Her gelen hükümet sorunu tarif ve tahrif etmeye çalıştı. Türkiye'de gerçek anlamda Kürt sorununu çözmeye çalışan hükümet gelmemiştir. Bilakis sorun her yeni hükümette daha da içinden çıkılmaz bir hale gelmiştir.
Öyle ki, kaybet kaybet bir kazanç olarak görülmüş. Bu ülkede binlerce insan tarifi dahi edilmeyen bir sorun yüzünden erkence yaşlarda musalla taşına yatmıştır.
Bu süreçler 13 yıl önce tek başına iktidara gelmeyi başaran muhafazakâr bir iktidar döneminde, tarifin dışına çıkılmış ve artık bu kaotik sorun çözülmek için yol almaya başlamıştır.
Adına demokratik çözüm ya da çözüm süreci deyin, başlayan süreç Kürtlerin sorunlarını çözmeye yönelik adımlar atmıştır.
Çözüm süreci doğru bir süreç ama yanlışlarla ilerleyen ve sonuç vermeyen, hiç kimsenin ne olacağını kestiremediği bir sürece dönüşmüştür.
Sonunun nereye varacağı kestirilmeyen bir süreç, sürece karşı olanların elini güçlendirmiş ve herkes süreci anladığı şekilde okumaya başlamıştır.
‘Seni anlama kılavuzunun' olmadığı süreçte akil adamlar topluluğu süreci daha bir içinden çıkılmaz hale getirmiştir. Akil adamlar; süreci kullanmaya çalışan ve süreçten beslenmeye başlayan, siyasi rant güden kişilerden oluşunca encümeni daniş bir simurg Anka hikayesine dönüştü.
Süreç hala devam ediyor ama akil adamlar ortada yok ve zaten akil adamların çoğu ya Milletvekilliğine oynadı, ya da birden kendini sürecin karşısında buldu.
Bu akil adamlar topluluğu kimlerle görüştü, kâğıt üstünde bir dolu raporlar mevcut ama Kürt sorununu anlama kılavuzundan çokça uzak olduğu kesin.
Kürt sorununu salt PKK ve siyasi kanadıyla çözmeye çalışmak bu sorunu çözümsüzlük tarlasına dönüştürür. Hedef PKK'yı silahsızlandırmaksa süreç doğru yürümedi. PKK'nın silahsızlanmayacağı ilk günden belliydi.
Oysa Kürt sorunu ortada olduğu gibi anadan üryan duruyor. Bir defa Kürt sorunu PKK sorunu değil, çünkü Kürtleri PKK diye okumak sürecin ruhuna da ihanet. Zaten bundan önceki hükümetler Kürtlere PKK diye baktıkları için bu sorun dallanıp budaklanmadı mı?
Demek ki önce Kürtleri iyi tanımak gerekiyor. Kürtler kimlerden oluşuyor. PKK Kürtlerin ne kadarını oluşturuyor.
Bağlantısız Kürtleri PKK'ya, ya da Hizbullah'a teslim etmek ne kadar doğru… Kürtlerin ekseriyeti bağlantısız Kürtlerden oluşur, bir kısmı Barzani'yi destekler. Peki, bağlantısız Kürtler çözüm sürecinde hiç baz alındı mı?
Silah PKK'nın elinde ve Kürt sorunu PKK'yla çözülmeli tezi kaybetmiştir. HDP Genel seçimlerde Kürtlerin oylarıyla değil, Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı yapan Türklerin oylarıyla barajı aşmıştır.
Süreç için bitti demek doğru değil ama kesinlikle yara aldı.
HDP bu süreçte güvercinlerini de kaybetti ve daha da şahinleşti. Kürtler mi, Kürtler PKK tarafından şiddetle terbiye edilmeye ve korkutulmaya devam ediyor.
Genel seçimlerde, seçim sonrası HDP'nin “barajı aşmazsak kıyamet kopar” söylemi tuttu ve bir kısım muhafazakâr Kürtler bile, seçim sonrası bölgenin kıyameti yaşamaması için oylarını HDP'ye attı.
Çözüm süreci devam etmeli ama doğru bir çözüm süreci olarak. Bağlantısız Kürtler ve farklı siyasi Kürt guruplarıyla da oturulmalı. Çözüm sürecine katılmak isteyen ve farklı görüşleri olan Kürt aydınlar bu sürece dahil olmalı.
Şimdi her şeyi yeniden baştan okumanın zamanı, öncelikle empatiyi olgunlaştırıp, ‘seni anlama kılavuzunu' daha iyi anlamak için bağlantısız Kürtleri de bu soruna ortak etmeliyiz.