AK Parti'nin hikayesi bitti mi ki içine kapatıyorsunuz?
Yazının Giriş Tarihi: 29.03.2021 10:54
Yazının Güncellenme Tarihi: 29.03.2021 10:54
Troller, troliçeler , karnını siyasetten doyuranlar, AK Parti'de edindiği sıfatlarla hem kimlik, hem ekmek sahibi olanlar, oturduğu makama zerre katkısı olmadan o makamdan güç alıp, birkaç cümle kurmaya çalışanlar, bi çekilin kenara da seçmenlerinizin dertlerini anlatalım. Sizlerin çıkardığı gürültü, patırtı, toz duman, yanlışı savunma hastalığınız, makam bağımlılığınızı 'dava' sanmanız yüzünden AK Parti her geçen gün kendi çemberini daraltıyor. Ak Parti kitleler üzerindeki etkisini azaltırken koltuk bağımlıları, parti içinde güçleniyor, güç zehirlenmesinin zirvesine çıkıyor ilginç olan bu durumu kendileri dışında herkesin gördüğünün farkında değiller. Ancak milletin umudu olan bir siyasi hareketi felakete sürüklediklerini kendilerine hatırlatanlara veya samimiyetle uyaranlara kulak vermek zorundalar. Çünkü ne onlar köy ağası ne Ak Parti'ye oy verenler onların marabası.
Kısa bir süre önce yapılan AK Parti'nin 7.Büyük olağan kongresinde yönetim kadrolarında haklı olarak ciddi bir değişim beklentisi vardı. İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlıklarının kaybedilmesi tam manasıyla anlaşılamamış bu mevcut yönetimin yanlışları yüzünden CHP'ye altın tepside ikram edilen Belediye başkanlık seçimlerin de yapılan yanlışlar, masaya yatırılmamış, aksayan, eksik noktalar tespit edilmemiş ki aynı isimler ödüllendirilerek yeniden listenin baş köşesine kurulmuşlar. Normal olan doğal olarak değişmeleri gerekiyordu, hatta değişimi beklemeden, görevden aflarını Başkan Erdoğan'dan rica etmeleri gerekiyordu.
Heyhat! bir de ne görelim kaybedenler kulübünün emektar, yorgun savaşçıları, kongrede en ön sıralarda, muzaffer komutan edalarıyla, en güzel kıyafetleriyle yer aldılar. Merkez Yürütme Kurulunda (MYK) yer alan isimlerin büyük çoğunluğu oraya eklemlenmiş vaziyetteler. Açıklanan liste AK Parti içinde ve millette karşılığı bakımından değerlendirildiğinde yeni bir heyecanın, yeni bir motivasyonun başlangıcı değil, tam aksine bir düşüşün, eksilişin moral bozukluğunun ve hayal kırıklığının sebebi oldu. Elbette ''biz yaptık oldu'' diyebilirsiniz. Ancak herkesin bildiği bu gerçeği kapı arkalarında, kuytu köşelerde tartıştırmak yerine neşteri öncelikle kendiniz vurmalısınız. Binali Yıldırım kampanyasını kendisi yönetseydi, dünya Alem biliyor ki, Ekrem İmamoğlu'yla bin kez seçime girsin bin kez kazanırdı, süreci sizler yanlış yönettiniz ve İzmir dışında Türkiye'nin her ilinde belediye başkanlığını kazanacak bir isme İstanbul'u kaybettirdiniz.
AK Parti içinde özgül ağırlığı çok etkin olan isimlerle konuştum MYK listesi için üç aşağı beş yukarı söyledikleri aynı cümlelerdi ''Bu liste AK Parti'den zerre yük alamaz aksine büyük yük olur, AK Parti bu yükü daha fazla taşıyamaz, Anayasa referandumunda bu liste test edilir seçimde ise çakılır, eskiye rağbet olsaydı bit pazarına nur yağardı.''. MYK'da karşılığı olan isimleri unutmayalım.
Şimdi gelelim herkesin bildiği gerçeklerin neden konuşulmadığına... İslam inanış kültüründe biat vardır, biat Arapça kökenden gelir yönetenle yönetilenler arasında bir nevi koşulsuz şartsız itaat anlaşması manasındadır. Ancak dinsel bir tutum olan biat kavramını getirip, siyasal bir harekete monte ederseniz ve bunu kendi koltuğunuzu korumak için kullanırsanız, yaptığınız her yanlışı, her hatayı savunmak zorunda kalan, çeşitli alanlardan harmanlanmış dar kitle yaratırsınız. İşte meselenin özü budur. Bu kitle sizi sizden çıkarır başka birisi yapar. Mesela siz bir hata yapmışsınızdır ve o hatadan tam döneceksinizdir ki, bu takım hatanın tam göbeğine atlar sizin hatanızı öyle canhıraş savunur ki siz ''doğru yaptım'' sanırsınız .Açık konuşmak gerekirse sizlere goy goycu değil tam manasıyla eleştiri yapan samimi dostlar lazım. Dillerinden davayı düşürmeyenlere şunu söyleseniz; ''Kalk şu koltuğundan birazda davayı ben savunayım'' muhtemelen ağzınızın ortasına kürekle vurulur, tekmeyle kovalanırsınız. ''Sizin işiniz tam destek, hep destek, hep savunma'' derler. Böyle şey olur mu?
AK Parti'ye hiçbir karşılık beklemeden destek veren aydınlar, yazarlar, çizerler, sosyal demokratlar, iş insanları Başkan Erdoğan'a değil size kızgınlar, dargınlar koskoca bir partiyi ne hale getirdiniz? Sizin davranışlarınız dalga dalga yayılıyor. Öyle olmasa Zonguldak Ereğli Kaymakamı İsmail Çorumluoğlu, ekmeğinin derdinde olan Eczacılara dikilip ceza yazabilir miydi? Çerkezköy Kaymakamı Atilla Selami Abban sade vatandaşa ''İndir şu arka ayaklarını'' diyebilir miydi? Bu üstenci bakışı yaklaşımı durdurun ki kötü örnek olmayın memura, amire, yöneticinize. Başkan Erdoğan'ın dediği gibi millete efendilik yapmaya değil, hizmetkar olmaya geldiğinizi unutmayın.AK Parti şapkayı önüne koymayı yeniden değerlendirmelidir, bundan sonra ne olur bilemem ancak yeni bir hikaye ve toplumu yeniden heyecanlandıracak bir hamle yapmazsalar, Ali İhsan Yavuz'un İstanbul seçimlerinde dediği gibi ''Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler oldu'' gibi zeka fışkıran ruhani söylemlerle baş başa kalırlar.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Barış Aydın
AK Parti'nin hikayesi bitti mi ki içine kapatıyorsunuz?
Troller, troliçeler , karnını siyasetten doyuranlar, AK Parti'de edindiği sıfatlarla hem kimlik, hem ekmek sahibi olanlar, oturduğu makama zerre katkısı olmadan o makamdan güç alıp, birkaç cümle kurmaya çalışanlar, bi çekilin kenara da seçmenlerinizin dertlerini anlatalım. Sizlerin çıkardığı gürültü, patırtı, toz duman, yanlışı savunma hastalığınız, makam bağımlılığınızı 'dava' sanmanız yüzünden AK Parti her geçen gün kendi çemberini daraltıyor. Ak Parti kitleler üzerindeki etkisini azaltırken koltuk bağımlıları, parti içinde güçleniyor, güç zehirlenmesinin zirvesine çıkıyor ilginç olan bu durumu kendileri dışında herkesin gördüğünün farkında değiller. Ancak milletin umudu olan bir siyasi hareketi felakete sürüklediklerini kendilerine hatırlatanlara veya samimiyetle uyaranlara kulak vermek zorundalar. Çünkü ne onlar köy ağası ne Ak Parti'ye oy verenler onların marabası.
Kısa bir süre önce yapılan AK Parti'nin 7.Büyük olağan kongresinde yönetim kadrolarında haklı olarak ciddi bir değişim beklentisi vardı. İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlıklarının kaybedilmesi tam manasıyla anlaşılamamış bu mevcut yönetimin yanlışları yüzünden CHP'ye altın tepside ikram edilen Belediye başkanlık seçimlerin de yapılan yanlışlar, masaya yatırılmamış, aksayan, eksik noktalar tespit edilmemiş ki aynı isimler ödüllendirilerek yeniden listenin baş köşesine kurulmuşlar. Normal olan doğal olarak değişmeleri gerekiyordu, hatta değişimi beklemeden, görevden aflarını Başkan Erdoğan'dan rica etmeleri gerekiyordu.
Heyhat! bir de ne görelim kaybedenler kulübünün emektar, yorgun savaşçıları, kongrede en ön sıralarda, muzaffer komutan edalarıyla, en güzel kıyafetleriyle yer aldılar. Merkez Yürütme Kurulunda (MYK) yer alan isimlerin büyük çoğunluğu oraya eklemlenmiş vaziyetteler. Açıklanan liste AK Parti içinde ve millette karşılığı bakımından değerlendirildiğinde yeni bir heyecanın, yeni bir motivasyonun başlangıcı değil, tam aksine bir düşüşün, eksilişin moral bozukluğunun ve hayal kırıklığının sebebi oldu. Elbette ''biz yaptık oldu'' diyebilirsiniz. Ancak herkesin bildiği bu gerçeği kapı arkalarında, kuytu köşelerde tartıştırmak yerine neşteri öncelikle kendiniz vurmalısınız. Binali Yıldırım kampanyasını kendisi yönetseydi, dünya Alem biliyor ki, Ekrem İmamoğlu'yla bin kez seçime girsin bin kez kazanırdı, süreci sizler yanlış yönettiniz ve İzmir dışında Türkiye'nin her ilinde belediye başkanlığını kazanacak bir isme İstanbul'u kaybettirdiniz.
AK Parti içinde özgül ağırlığı çok etkin olan isimlerle konuştum MYK listesi için üç aşağı beş yukarı söyledikleri aynı cümlelerdi ''Bu liste AK Parti'den zerre yük alamaz aksine büyük yük olur, AK Parti bu yükü daha fazla taşıyamaz, Anayasa referandumunda bu liste test edilir seçimde ise çakılır, eskiye rağbet olsaydı bit pazarına nur yağardı.''. MYK'da karşılığı olan isimleri unutmayalım.
Şimdi gelelim herkesin bildiği gerçeklerin neden konuşulmadığına... İslam inanış kültüründe biat vardır, biat Arapça kökenden gelir yönetenle yönetilenler arasında bir nevi koşulsuz şartsız itaat anlaşması manasındadır. Ancak dinsel bir tutum olan biat kavramını getirip, siyasal bir harekete monte ederseniz ve bunu kendi koltuğunuzu korumak için kullanırsanız, yaptığınız her yanlışı, her hatayı savunmak zorunda kalan, çeşitli alanlardan harmanlanmış dar kitle yaratırsınız. İşte meselenin özü budur. Bu kitle sizi sizden çıkarır başka birisi yapar. Mesela siz bir hata yapmışsınızdır ve o hatadan tam döneceksinizdir ki, bu takım hatanın tam göbeğine atlar sizin hatanızı öyle canhıraş savunur ki siz ''doğru yaptım'' sanırsınız .Açık konuşmak gerekirse sizlere goy goycu değil tam manasıyla eleştiri yapan samimi dostlar lazım. Dillerinden davayı düşürmeyenlere şunu söyleseniz; ''Kalk şu koltuğundan birazda davayı ben savunayım'' muhtemelen ağzınızın ortasına kürekle vurulur, tekmeyle kovalanırsınız. ''Sizin işiniz tam destek, hep destek, hep savunma'' derler. Böyle şey olur mu?
AK Parti'ye hiçbir karşılık beklemeden destek veren aydınlar, yazarlar, çizerler, sosyal demokratlar, iş insanları Başkan Erdoğan'a değil size kızgınlar, dargınlar koskoca bir partiyi ne hale getirdiniz? Sizin davranışlarınız dalga dalga yayılıyor. Öyle olmasa Zonguldak Ereğli Kaymakamı İsmail Çorumluoğlu, ekmeğinin derdinde olan Eczacılara dikilip ceza yazabilir miydi? Çerkezköy Kaymakamı Atilla Selami Abban sade vatandaşa ''İndir şu arka ayaklarını'' diyebilir miydi? Bu üstenci bakışı yaklaşımı durdurun ki kötü örnek olmayın memura, amire, yöneticinize. Başkan Erdoğan'ın dediği gibi millete efendilik yapmaya değil, hizmetkar olmaya geldiğinizi unutmayın.AK Parti şapkayı önüne koymayı yeniden değerlendirmelidir, bundan sonra ne olur bilemem ancak yeni bir hikaye ve toplumu yeniden heyecanlandıracak bir hamle yapmazsalar, Ali İhsan Yavuz'un İstanbul seçimlerinde dediği gibi ''Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler oldu'' gibi zeka fışkıran ruhani söylemlerle baş başa kalırlar.