Son zamanlarda her konuda söz söylemek, fikir beyan etmek ortak bağımlılığımız oldu. Bilmediğimiz, anlamadığımız hiçbir şey yok. Dünya şuanda Ünlü fizikçi Albert Einstein'ın 1916'da ortaya attığı teori yerçekimi kuvvetinin dalgalar halinde yayılmasının ispatlanmasını konuşuyor büyük bir buluş olarak görüyor, bize sorsaydılar 100 yıl beklemelerine gerek kalmazdı anında söylerdik bu da onların eksikliği biz ne yapalım ? Matematik, fizik, kimya, ekonomi, siyaset, uzay bilimi, iç-dış politika fark etmez her alanda her yerde konuşuruz herşeye karışırız bunu dünya alem bilir. Bir tek karışmadığımız Allah'ın işiydi içimizden birileri uçuşa geçip bu hassas konularda da konuşmaya başladı. Allah ıslah etsin.
CHP Parti sözcüsü Selin Sayek Böke'nin değil hepimizin inancını manşetlere taşıyan zihniyet bu memleketin gelişmemesi için en büyük ihaneti yaparken kutuplaşmayı derinleştiriyor. Kaldı ki kimin neye inandığını sorgulamak Allah'ın işidir üçbeş soytarının değil. Sayın Böke'nin bu iğrenç işidçi kafanın sapıkça sorularına muhatap olması bile durumumuzun hiçte iyiye doğru gitmediğini gösteriyor. Neymiş efendim Sayın Böke'nin ailesinde hıristiyan varmış nasıl olurmuş ? Bu işidçi kafaya göre bütün Müslümanlar ellerine kör bıçaklar alıp hıristiyanları kesmelidir. Asıl acı olan insanın içini parçalayan nokta, bu hastalıklı bağırsakları beyninde olan din düşmanlarına karşı cılız bir tepki verilmesidir.
Doğan görünümlü şahin tabiri aslını taklit edenler için kullanılır bu tipler Müslüman görünümlü ancak inancı belli olmayanlardır öyle olmasalardı inançlara saygının islamın gereği olduğunu bilirlerdi. Ortaokuldayken Din Kültürü ve Ahlak bilgisi hocamızın anlattığı yaşanmış bir hikayeyi sizlerle paylaşayım. Almanya'da yaşayan gurbetçi bir Müslümanın en yakın arkadaşı ve komşusu Almandır. Süreç içerisinde dost olurlar. Bizim Müslüman sürekli olarak alman arkadaşına ‘gel Müslüman ol gel Müslüman ol' diye diretir. Alman sonunda dayanamaz Müslüman arkadaşına açıklama yapar ‘İnan ki bende istiyorum ancak sizin dininizde günde 5 vakit namaz var ben yapamam' der Müslüman anında cevabı yapıştırır ‘Vallahi bende yapmıyorum' Alman ‘sizin dinde zekat vermek var ben veremem' bizimkisi yine atlar ‘ ben 50 yaşındayım bugüne kadar delikli kuruşu zekat olarak vermedim' der, Alman bu kez ‘dostum sizde oruç var ben 1 ay boyunca aç kalamam' bizim ki ‘ bende hiç oruç tutmuyorum' der Alman bu kez ‘ben hacca gidemem' der bizim ki ‘ben de gitmedim' der. Alman bu kez ‘Sadece Kelime-i şehadet getirince yetiyor mu ?' diye sorar bizimkisi ‘evet' der. Almanda kelime-i şehadet getirir ve Müslüman olur. Bunlarda işte bu alman gibi Müslüman herhalde…
İslamda İman tarif edilirken, dil ile ikrar kalb ile tasdik deniyor. Kalb ile tasdik etmedikçe kişi sadece kendisini kandırır. Müslümanlık denince en öne atlayıp, gereklerini yerine getirmede en arkada duranların eline kaldıysak yanmışız da haberimiz yok… Türkiye'de kutuplaşma derinleştirilmek isteniyor,egemen güçlerin son oyunu mezhepler,inançlar ve etnisiteler üzerinden kontrol edebilecekleri ülkeleri karıştırmak kan gölüne çevirtmek bunu birçok ülkede başardılar sırada Türkiye var hepimiz uyanık olmalıyız bu tezgaha düşmemeliyiz. Bu kirli oyunlara alet olanları uyarmalıyız. Hepimiz aynı binadayız. Temeller yerinden oynarsa kim yaşamış kim ölmüş ne önemi var yaşayacak bir yuvamız olmadıktan sonra. Çalışma Bakanı Süleyman Soylu, DİSK'in 15. Olağan Genel Kurulu'na katıldı nezaketi ve çalışkanlığıyla kabinenin belki de en hoşgörülü ismine yapılanlara bakar mısınız ? Önceden kudurtulmuş, eğitilmiş, ellerine sloganlar verilmiş bir güruh protesto hakkını kullanmıyor. Gırtlağını en çok yırtanın en büyük parayı alacağının belli olduğu, havale geçirinceye bağıracaksınız talimatı alanların amacı nedir ?.Türkiye'nin bunlara ihtiyacı yok. Hakaret,küfür,iftira yoksa herkes herşeyi konuşabilir. Mesele bu tip organizasyonlarda mantıklı eleştirileri yapacak nitelikli isimleri ön plana çıkartabilmekte. Asıl sorun da bu zaten küfredecek,bağıracak adam çok, eleştiri kültürünü özümsemiş kitlelere doğru mesajları en anlaşılabilir şekilde verebilecek kişi sayısı az…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Barış Aydın
Çok geç olmadan kucaklaşmak gerekiyor
Son zamanlarda her konuda söz söylemek, fikir beyan etmek ortak bağımlılığımız oldu. Bilmediğimiz, anlamadığımız hiçbir şey yok. Dünya şuanda Ünlü fizikçi Albert Einstein'ın 1916'da ortaya attığı teori yerçekimi kuvvetinin dalgalar halinde yayılmasının ispatlanmasını konuşuyor büyük bir buluş olarak görüyor, bize sorsaydılar 100 yıl beklemelerine gerek kalmazdı anında söylerdik bu da onların eksikliği biz ne yapalım ? Matematik, fizik, kimya, ekonomi, siyaset, uzay bilimi, iç-dış politika fark etmez her alanda her yerde konuşuruz herşeye karışırız bunu dünya alem bilir. Bir tek karışmadığımız Allah'ın işiydi içimizden birileri uçuşa geçip bu hassas konularda da konuşmaya başladı. Allah ıslah etsin.
CHP Parti sözcüsü Selin Sayek Böke'nin değil hepimizin inancını manşetlere taşıyan zihniyet bu memleketin gelişmemesi için en büyük ihaneti yaparken kutuplaşmayı derinleştiriyor. Kaldı ki kimin neye inandığını sorgulamak Allah'ın işidir üçbeş soytarının değil. Sayın Böke'nin bu iğrenç işidçi kafanın sapıkça sorularına muhatap olması bile durumumuzun hiçte iyiye doğru gitmediğini gösteriyor. Neymiş efendim Sayın Böke'nin ailesinde hıristiyan varmış nasıl olurmuş ? Bu işidçi kafaya göre bütün Müslümanlar ellerine kör bıçaklar alıp hıristiyanları kesmelidir. Asıl acı olan insanın içini parçalayan nokta, bu hastalıklı bağırsakları beyninde olan din düşmanlarına karşı cılız bir tepki verilmesidir.
Doğan görünümlü şahin tabiri aslını taklit edenler için kullanılır bu tipler Müslüman görünümlü ancak inancı belli olmayanlardır öyle olmasalardı inançlara saygının islamın gereği olduğunu bilirlerdi. Ortaokuldayken Din Kültürü ve Ahlak bilgisi hocamızın anlattığı yaşanmış bir hikayeyi sizlerle paylaşayım. Almanya'da yaşayan gurbetçi bir Müslümanın en yakın arkadaşı ve komşusu Almandır. Süreç içerisinde dost olurlar. Bizim Müslüman sürekli olarak alman arkadaşına ‘gel Müslüman ol gel Müslüman ol' diye diretir. Alman sonunda dayanamaz Müslüman arkadaşına açıklama yapar ‘İnan ki bende istiyorum ancak sizin dininizde günde 5 vakit namaz var ben yapamam' der Müslüman anında cevabı yapıştırır ‘Vallahi bende yapmıyorum' Alman ‘sizin dinde zekat vermek var ben veremem' bizimkisi yine atlar ‘ ben 50 yaşındayım bugüne kadar delikli kuruşu zekat olarak vermedim' der, Alman bu kez ‘dostum sizde oruç var ben 1 ay boyunca aç kalamam' bizim ki ‘ bende hiç oruç tutmuyorum' der Alman bu kez ‘ben hacca gidemem' der bizim ki ‘ben de gitmedim' der. Alman bu kez ‘Sadece Kelime-i şehadet getirince yetiyor mu ?' diye sorar bizimkisi ‘evet' der. Almanda kelime-i şehadet getirir ve Müslüman olur. Bunlarda işte bu alman gibi Müslüman herhalde…
İslamda İman tarif edilirken, dil ile ikrar kalb ile tasdik deniyor. Kalb ile tasdik etmedikçe kişi sadece kendisini kandırır.
Müslümanlık denince en öne atlayıp, gereklerini yerine getirmede en arkada duranların eline kaldıysak yanmışız da haberimiz yok…
Türkiye'de kutuplaşma derinleştirilmek isteniyor,egemen güçlerin son oyunu mezhepler,inançlar ve etnisiteler üzerinden kontrol edebilecekleri ülkeleri karıştırmak kan gölüne çevirtmek bunu birçok ülkede başardılar sırada Türkiye var hepimiz uyanık olmalıyız bu tezgaha düşmemeliyiz. Bu kirli oyunlara alet olanları uyarmalıyız. Hepimiz aynı binadayız. Temeller yerinden oynarsa kim yaşamış kim ölmüş ne önemi var yaşayacak bir yuvamız olmadıktan sonra. Çalışma Bakanı Süleyman Soylu, DİSK'in 15. Olağan Genel Kurulu'na katıldı nezaketi ve çalışkanlığıyla kabinenin belki de en hoşgörülü ismine yapılanlara bakar mısınız ? Önceden kudurtulmuş, eğitilmiş, ellerine sloganlar verilmiş bir güruh protesto hakkını kullanmıyor. Gırtlağını en çok yırtanın en büyük parayı alacağının belli olduğu, havale geçirinceye bağıracaksınız talimatı alanların amacı nedir ?.Türkiye'nin bunlara ihtiyacı yok. Hakaret,küfür,iftira yoksa herkes herşeyi konuşabilir. Mesele bu tip organizasyonlarda mantıklı eleştirileri yapacak nitelikli isimleri ön plana çıkartabilmekte. Asıl sorun da bu zaten küfredecek,bağıracak adam çok, eleştiri kültürünü özümsemiş kitlelere doğru mesajları en anlaşılabilir şekilde verebilecek kişi sayısı az…