SON DAKİKA
Hava Durumu

Demokrasi Kültürcülerimizin Yeşil Aşkı

Yazının Giriş Tarihi: 09.08.2015 17:41
Yazının Güncellenme Tarihi: 09.08.2015 17:41

Türkiye'de topluma fazla yükleniliyor dayatma yapılıyor her siyasi parti gücü nispetinde halkın

kararını, siyasi iradesini sorguluyor. Bu durum yanlıştır toplumda kırılmalar yaşanırken süreç

içerisinde daha derin ayrılıklara sebebiyet verebilir. Seçmenlerin karar verme iradeleri siyasilerin

nefret söylemleri üzerinden şekillendiği için sağlıklı bir siyasi zemin oluşturulamıyor. Siyasilerin

toplumu geren açıklamaları toplumda kutuplaşma yaratıyor. Türkiye bizim ülkemiz ve Türkiye'yi

seven her vatandaşı kısa bir süreliğine de olsa ön yargılarından kurtulup Türkiye'nin önemli

meselelerini öfkelenmeden sinirlerine yenilmeden değerlendirmek zorundadır. AK Partili, CHP'li,

HDP'li, MHP'li olmak siyasi tercihtir ancak milli meselelerimizde herkes tek vücuttur. En büyük

sorunlarımızdan biriside birbirimizi dinlememek. CHP dinsiz,AK Parti din istismarcısı,MHP kandan

beslenen parti ,HDP terör örgütü uzantısı diyerek seçmenler arasına kalın çizgiler çiziliyor birileri bu

durumdan müthiş beslenirken seçmen kitleleri birbirlerine niye düşman olduklarını dahi bilmiyorlar.

Fikirlerimiz uyuşmasa da biz birbirimizin kardeşiyiz en azından bu kardeşlik hukukunun hatırına

birbirimizi dinlemeliyiz birileri pozisyonunu korusun malı götürsün diye biz niye düşman

olalım?Birbirimizi anlamasak ta dinleyelim…

Türkiye'de demokrasi kültürümüz yeterince gelişmedi. Demokrasi kültürümüzün gelişmesi için

yeterli çabayı göstermeyen, demokrasimizin önünde ki engelleri kaldırmak için elini taşın altına

koymayan, başta siyasilerimiz olmak üzere, medyanın, eğitimcilerimizin, aydınlarımızın büyük

günahları var. Hiç kimse şark kurnazlığı yapıp bu günahı tek bir kişinin üzerine yıkmaya çalışmasın.

Demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan siyasi partilerdeki, lider egemenliği ile parti içi

demokrasinin olmayışı da, sivil topluma ve demokrasiye aykırıdır. Bizzat parti başkanının kendisinin

atadığı parti teşkilatı üyelerinin, kongrede parti başkanını seçmeleri paradokstur. Siyasal partilerin

kendi içlerinde demokrasinin olmayışı yanında, enflasyon, işsizlik, rüşvet ve yolsuzluk gibi toplumsal

hastalıklara çözüm bulunamaması, siyasi partilerin tek adamla yönetilmesi ; siyasetçilerin topluma

yabancılaşması, toplumun da siyasetçilere yabancılaşmasını getirmektedir.

Siyasi parti liderleri topluma güvenli ,huzurlu, demokrasi kanallarının rahat işlediği herkesin

kendisini özgürce ifade edebildiği zeminler hazırlamak ve kitlelerini bu hedeflere doğru yönlendirmek

yerine, bizim liderlerimiz bütün enerjilerini kendi konumlarını sağlama alacak patronaj ağlarını

kurmak veya mevcut olanı dağıtmak üzerine kurdukları için demokrasi işlememektedir.

Siyasi partilerimizde lideri denetleyecek bir mekanizma gerçekte asla yoktur olamazda

böyle bir durumda liderleri hiç kimse hiçbir yanlışından dolayı sorumlu tutamaz, eleştirdiği anda ise

hain, bölücü damgasını yer, partiden ya ihraç edilir yada sesini keser dümen suyuna girer. Gelişmiş

ülkelerde sivil toplum örgütleri o ülkenin baş aktörlerden birisidir , ülkeyi ilgilendiren her temel

meselede fikrini beyan eder . Türkiye'deki sivil toplum örgütlerine baktığımızda ‘biz' ve ‘öteki' ayrımı

gözümüze çarpıyor. Sivil toplum örgütü kendi menfaat ve çıkarlarını toplumun çıkarlarından üstün

görüyorsa, sivil iktidara karşı sözde millet adına yaptığı her eleştiri havada kalır karşılığı olmaz ve

olmuyor da…

Son tahlilde en acil ihtiyacımız demokratikleşmedir ve bunu yolu demokrasi kültürünü

anlamaktan içimize sindirmekten ve bunu bir yaşam tarzı olarak belirlememizden geçiyor. Karşılıklı

olarak haklara ve fikirlere saygı duymalıyız… Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı oluşturulmaya çalışılan

nefret, algı operasyonlarıyla bu millete yutturulmaya çalışılan morfindir. Milleti uyuşturmak, sağlıklı

düşünmesini engellemek istiyorlar. Elbette hiç kimse masum değildir ancak gerçeklere karşıda

öfkemize yenilip sağırlaşıp körleşmemeliyiz. Bugün bu millet her şeyi sorgular hale geldiyse iktidarı

belirleyen tek güç millet olduysa yüzyıldır tıkanmış tortulaşmış demokrasi kanalları yeniden açıldıysa

bunu sağlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sahip çıkmalıyız. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a duyulan

öfkenin temel sebebi morfinle uyuşturulmaya çalışılan bu milleti uyandırmasıdır.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.