Türkiye'de devlet aklını dönemsel olarak idare eden iktidarlar,temel sorunlara da geçici çözümler üretmeyi dönemsel olarak gelenekselleştirdiler. Tarikatler ve cemaatler hadisesinde de enerjisini sorunun temeline değil aparatlarına harcayarak buradan beslenen grupların güçlenmesine sebep olabildiler.FETÖ terör örgütü başta olmak üzere birçok dini kullanan cemaat ve tarikat mensubu devletin önemli kurumlarına sızmış ve yuvalanmışlardır ancak kurumun bütününü yönetecek kadar değildirler...Devletin güvenliğinden sorumlu yetkili mercilerin görevi bunları bulup adalet önünde hesap vermelerini sağlamaktır.Yapılan sorumsuz açıklamalar,manipülasyonlar İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'yu adeta isyan noktasına getirdi Soylu; ''Herhangi bir inanç grubunun ,devletin birtakım noktalarını yönettiği ve sızdığı değerlendirmeleri,başlı başına yeni bir istismar alanıdır ve doğru değildir.Yalandır.Provokasyondur''.dedi. İçişleri bakanlığının tüm birimleriyle terör örgütlerine karşı verdiği mücadeleye bütün Türkiye şahittir.Ancak meseleye sadece güvenlik boyutuyla bakmak sorunu çözmez.
Cemaatler ve Tarikatler neden bu kadar güçlü ? Diyanet işleri başkanlığı gibi devletin bütçesinin neredeyse yarısını alan bir kurum dağ gibi ortada dururken insanlarımız neden Cemaat veya bir Tarikatlere ihtiyaç duyar ? Üzerinde durmamız gereken nokta burasıdır.Hadislerin,Ayetlerin açıklamalarını Diyanet yapamıyor mu ? Sade vatandaşın dini duygularına,hassasiyetlerine,kafasındaki sorularına merhem olamıyor mu ? Evet açık konuşmak gerekirse olamıyor ki mantar gibi her yerden yeni bir tarikat veya cemaat çıkıyor.Çünkü camide alelacele kılınan namazdan sonra imam ve müezzin evinin yolunu tutuyor ay sonunda da maaşlarını alıyorlar.Kadının veya erkeğin kafasında dini olarak kafasını karıştıran bir konu veya soru varsa bunun cevabını en rahat şekilde cemaat veya tarikatlerde bulacağına inanıyor.Peki Diyanet işleri başkanlığının böyle bir hizmeti yok mu ? Var elbette 'Alo Fetva' yada 'Dini danışma hattı' 190'ı arıyorsunuz karşınıza çıkan bant sesi 'Bay Fetva için 1'i ,Bayan Fetva için 2'yi tuşlayın' diyor.Şaka gibi değil mi ? Bu kafayla hele ki en hassas noktamız olan dini sorularımızın cevabını telefonla mı öğreneceğiz ? 'Alo fetva' gençler arasında geyik muhabbeti çevirdikleri makara yaptıkları bir mecraya döndü. Sordukları sorular; 'Yok işte kediye karşı aşk besliyorum caiz mi ? Yada 'Komşunun köpeği bana aşık oldu ne yapmam lazım' gibi abuk sabuk sorular.Dini konular hassastır çok tehlikelidir cahil insanların elinde yanlış şekilde kullanılırsa kafa kesmek dahil insana her kötülüğü yaptırabilir.
Diyanet işleri başkanlığının öncelikle bu telefon işlerini bırakıp,canlı yüzyüze dinini tam manasıya öğrenmek isteyen insanlara zemin hazırlaması lazım.Tarikatleri,cemaatleri kapatmak kolay değil ancak dernek veya vakıf kurarlarsa ve illegal işler yaparlarsa kapatabilirsiniz aksi halde kapatamazsınız.Düşünün ki Cüppeli Ahmet'in evinde yüz adam yakaladınız 'ne yapıyorsunuz ? diye sordunuz; 'Cüppeli Ahmet bize hadislerin meallerini anlatıyordu' deseler ne yapacaksınız ? Hiçbir şey. 'Devlete cemaat sızdı,tarikatler sızdı,şu cemaatin,tarikatin dünyalar kadar malı mülkü var üzerlerine gidelim yok edelim' demek boş laftır çözüm değildir.Cüppeli Ahmet'in sohbetlerine giden birisi şartları tutuyorsa hakim yada savcı olamaz mı ? Olabilir elbette.Mesele orada değil asıl mesele vatandaşını ehil insanlar marifetiyle dini bilgiye doyurup tarikat ve cemaatlerin kucağına atmamakta buda Diyanet işleri başkanlığının görevi kimsenin değil.Dini bir konuyla alakalı konuşması gereken tek kurum Diyanet İşleri başkanlığı şöyle bir fetva mı bekliyor acaba ? Yazarı,çizeri,akademisyeni,bakanı,aydını herkes Cemaat ve Tarikatlere yüklenirken ortaya atılıp asıl sorumlu benim demek caiz değil dir?
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Barış Aydın
Diyanet işleri susuyor! Cüppeli Ahmet konuşuyor
Türkiye'de devlet aklını dönemsel olarak idare eden iktidarlar,temel sorunlara da geçici çözümler üretmeyi dönemsel olarak gelenekselleştirdiler. Tarikatler ve cemaatler hadisesinde de enerjisini sorunun temeline değil aparatlarına harcayarak buradan beslenen grupların güçlenmesine sebep olabildiler.FETÖ terör örgütü başta olmak üzere birçok dini kullanan cemaat ve tarikat mensubu devletin önemli kurumlarına sızmış ve yuvalanmışlardır ancak kurumun bütününü yönetecek kadar değildirler...Devletin güvenliğinden sorumlu yetkili mercilerin görevi bunları bulup adalet önünde hesap vermelerini sağlamaktır.Yapılan sorumsuz açıklamalar,manipülasyonlar İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'yu adeta isyan noktasına getirdi Soylu; ''Herhangi bir inanç grubunun ,devletin birtakım noktalarını yönettiği ve sızdığı değerlendirmeleri,başlı başına yeni bir istismar alanıdır ve doğru değildir.Yalandır.Provokasyondur''.dedi. İçişleri bakanlığının tüm birimleriyle terör örgütlerine karşı verdiği mücadeleye bütün Türkiye şahittir.Ancak meseleye sadece güvenlik boyutuyla bakmak sorunu çözmez.
Cemaatler ve Tarikatler neden bu kadar güçlü ? Diyanet işleri başkanlığı gibi devletin bütçesinin neredeyse yarısını alan bir kurum dağ gibi ortada dururken insanlarımız neden Cemaat veya bir Tarikatlere ihtiyaç duyar ? Üzerinde durmamız gereken nokta burasıdır.Hadislerin,Ayetlerin açıklamalarını Diyanet yapamıyor mu ? Sade vatandaşın dini duygularına,hassasiyetlerine,kafasındaki sorularına merhem olamıyor mu ? Evet açık konuşmak gerekirse olamıyor ki mantar gibi her yerden yeni bir tarikat veya cemaat çıkıyor.Çünkü camide alelacele kılınan namazdan sonra imam ve müezzin evinin yolunu tutuyor ay sonunda da maaşlarını alıyorlar.Kadının veya erkeğin kafasında dini olarak kafasını karıştıran bir konu veya soru varsa bunun cevabını en rahat şekilde cemaat veya tarikatlerde bulacağına inanıyor.Peki Diyanet işleri başkanlığının böyle bir hizmeti yok mu ? Var elbette 'Alo Fetva' yada 'Dini danışma hattı' 190'ı arıyorsunuz karşınıza çıkan bant sesi 'Bay Fetva için 1'i ,Bayan Fetva için 2'yi tuşlayın' diyor.Şaka gibi değil mi ? Bu kafayla hele ki en hassas noktamız olan dini sorularımızın cevabını telefonla mı öğreneceğiz ? 'Alo fetva' gençler arasında geyik muhabbeti çevirdikleri makara yaptıkları bir mecraya döndü. Sordukları sorular; 'Yok işte kediye karşı aşk besliyorum caiz mi ? Yada 'Komşunun köpeği bana aşık oldu ne yapmam lazım' gibi abuk sabuk sorular.Dini konular hassastır çok tehlikelidir cahil insanların elinde yanlış şekilde kullanılırsa kafa kesmek dahil insana her kötülüğü yaptırabilir.
Diyanet işleri başkanlığının öncelikle bu telefon işlerini bırakıp,canlı yüzyüze dinini tam manasıya öğrenmek isteyen insanlara zemin hazırlaması lazım.Tarikatleri,cemaatleri kapatmak kolay değil ancak dernek veya vakıf kurarlarsa ve illegal işler yaparlarsa kapatabilirsiniz aksi halde kapatamazsınız.Düşünün ki Cüppeli Ahmet'in evinde yüz adam yakaladınız 'ne yapıyorsunuz ? diye sordunuz; 'Cüppeli Ahmet bize hadislerin meallerini anlatıyordu' deseler ne yapacaksınız ? Hiçbir şey. 'Devlete cemaat sızdı,tarikatler sızdı,şu cemaatin,tarikatin dünyalar kadar malı mülkü var üzerlerine gidelim yok edelim' demek boş laftır çözüm değildir.Cüppeli Ahmet'in sohbetlerine giden birisi şartları tutuyorsa hakim yada savcı olamaz mı ? Olabilir elbette.Mesele orada değil asıl mesele vatandaşını ehil insanlar marifetiyle dini bilgiye doyurup tarikat ve cemaatlerin kucağına atmamakta buda Diyanet işleri başkanlığının görevi kimsenin değil.Dini bir konuyla alakalı konuşması gereken tek kurum Diyanet İşleri başkanlığı şöyle bir fetva mı bekliyor acaba ? Yazarı,çizeri,akademisyeni,bakanı,aydını herkes Cemaat ve Tarikatlere yüklenirken ortaya atılıp asıl sorumlu benim demek caiz değil dir?