Bu ülkede yaşayan,yasalarına kurallarına uyan herkesin siyaset konuşmaya,yazmaya,siyasi parti kurmaya hakkı vardır.Bugünün siyaset zihniyeti hem toplum hem devlet olarak her yanımızı kuşatmıştır.Toplumda genel kanaat başta yargı olmak üzere her kurumun siyasallaşmasıdır.Siyasetin bırakın ekmeğimize,aşımıza,işimize,düşüncemize karışmasını siyaset yatak odamıza dahi girmiştir.
Siyaset kurumu ve siyasetçiler tekelleştirilemez, ne yapılırsa yapılsın baskı altına alınamaz.Meşru siyaset yapmak isteyenleri vurabilir,kırabilir,zindanlara atabilir,ihanetle,hainlikle suçlayabilir hatta öldürebilirsiniz ancak bir süre sonra yine ayağa kalkar ve yoluna devam ederler.Bugün için Türkiye'de erken seçim koşulları ve zemini olgunlaşmıştır ve Türkiye erken seçime hazırdır.
AK Parti erimesini durduramıyor.AK Parti kendi içinde yapacağı isim değişiklikleriyle çözülmesini durduramaz. Zihniyet değişikliğinin zamanı gelmiştir. Son yıllarda AK Parti'nin izlediği yol ve kullandığı dil milletle arasındaki bağı zedelemiştir kopuş değil ancak ciddi bir kırılma vardır o bağda. Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan tarafsız olmasını beklemek anayasaya göre imkansızdır. Erdoğan hem devletin hem de AK Parti'nin başıdır yetkisini Anayasa'dan almaktadır ve seçimle işbaşına gelmiş bir liderdir.Buraya kadar herşey normal. Ancak Erdoğan'ın temsil ettiği makam tüm toplumu kucaklamalıdır. Toplumun azımsanamayacak bir çoğunluğu kendisini yalnız hissediyor, sahipsiz hissediyor, Cumhurbaşkansız hissediyor.Nereden nereye geldik sorusunu AK Parti önce kendisine sormalıdır vatandaşla arası her geçen gün biraz daha açılan AK Parti umut olmaktan çıkmak üzeredir çünkü toplumun üzerinde ciddi bir karamsarlık bulutu vardır insanlar bırakın 2053 hedefini yarına nasıl çıkarım onun derdine düşmüştür. Evlerde tencereler kaynamamaktadır, borç gırtlağa kadardır, memuru, polisi,askeri, işçisi,köylüsü, işadamı herkes borç batağındadır. Antidepresan ilaçlar tarihinde ilk defa bu kadar çok tüketilmektedir. Evine ekmek götüremeyen,çocuğuna ayakkabı alamayan bir babaya hiçbir şey anlatamazsınız.Pazarda meyveler,sebzeler taneyle satılmaya başladı,pazarlarda alışverişe giden analarımız,bacılarımız içleri kan ağlayarak evlerine dönüyorlar bunları görmek lazım. Böyle bir durumda kimse konuşmasın mı ? Kimse ağzını açmasın mı ? Kimse siyaset yapmasın mı ? Her eleştiri yapan her konuşan hain mi ? Hain sözünü işportaya düşürmek çıkmaz sokağa girmekle eşdeğerdir..AK Parti yeni bir hikaye yazamıyor rehber olmaktan çıkmak üzeredir. Eğer ki milletin sırtında yük olarak görülmeye başlarsa bitişi çok acıklı olacaktır.Karnı aç olana ne anlatırsan anlat boşa konuşursun.İşte bu noktada biraz sakinleşip bağırmadan, çağırmadan,tehdit dilini terk ederek,ortalığı ayağa kaldırmadan neden yeni partiler kuruluyor veya kurulmasına teşebbüs ediliyor buna sebebiyet veren bizim uygulamalarımız mı yoksa bize tezgah mı çekiliyor diyerek AK Parti önce kendisini hesaba çekmelidir.
Abdüllatif Şener ve Erkan Mumcu'nun çıkışlarını bugünün çıkışlarıyla karşılaştırmak doğru değildir çünkü o günlerde koşullar oluşmadığı için çıkışları da bitişleri aynı hızda oldu.Meral Akşener'in çıkışındaki koşullar o gün oluşsaydı Erkan Mumcu'da,Abdüllatif Şener'de emin olun Sayın Akşener'den az oy almazdı. Akşener İyi Parti'yi kurup 5 milyon oy aldı 43 milletvekili çıkardı. AK Parti'nin sağ cenahta bıraktığı açık İyi Parti'ye yaradı.
Şimdi gelelim asıl meseleye bir tarafta Abdullah Gül ve Ali Babacan diğer tarafta Ahmet Davutoğlu yeni parti kurma görüşmeleri yapıyorlar.Hadiseye buradan bakmak lazım ve tüm koşullar oluşmuşken Davutoğlu Akşener'den daha mı az oy alır ? Başbakanlık ve uzun yıllar dışişleri bakanlığı yapmış Davutoğlu'nu yok mu sayacağız ? Veya biz yok dediğimizde yok mu olacak ? Bu noktaların iyi düşünülüp değerlendirilmesi lazım.Abdullah Gül ve Ali Babacan isimleri sadece AK Parti'de değil toplumun birçok kesiminde diğer siyasi parti tabanlarında da karşılığı olan isimler. Kuracakları parti yeni bir hikayeyle ortaya çıkar toplumunda kararan umudu yeniden yeşertirse buna milleti inandırabilirlerse Türkiye'de siyasetin haritası değişir. AK Parti bunu engelleyebilir mi ? İşte en zor cevabın verileceği soru budur.
AK Parti'nin şunu iyi anlaması gerekiyor işler iyi giderken,ekonomi iyiyken,güç zirvedeyken hiçbir yanlış,hata gözükmez,eleştiride olmaz,kafasını kaldıranda hele ki karnını siyasetten doyuranlar,ahbap çavuş ilişkisiyle mevki makam sahibi olanlar AK Parti'yi savunuyor gibi gözükürler ancak büyük zararlar verirler çakarlı arabalara binmek, lüks yatlarda gezmek, pahalı kıyafetler giymek ilk etapta göze çarpmayabilir ancak eve ekmek gitmediğinde seçmen babasını tanımaz şimdi yaşanan budur. AK Parti öncelikli olarak bu sorunu çözmelidir. Gözyaşının rengi hep aynıdır.Kürdün,Türkün,lazın, Çerkezin, Boşnağın,Romanın ekmeğide aynıdır ve o ekmek karın doyurmuyor artık. Elbette yollar köprüler için binlerce kez AK Parti iktidarlarından Allah razı olsun. Ancak metroya bilet alamayan vatandaşa köprü yapsan da o yine 'bırak beton yığını köprüyü mideme gidecek buğdaydan köprü isterim ve yine ekmeğim' diyecektir. O ekmeğin yolu yeni Anayasadan geçiyor, tüm Türkiye'nin kaderi buna bağlıdır. Para güvendiği ve güven altına alındığı yere gelir,önce vatandaşına bu güveni yaşatacaksın ki yatırımcı bunu görsün. Kısa sürede Türkiye yeniden şaha kalkar hiç uzak değil birkaç ay içinde olur yeter ki samimiyetle istensin.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Barış Aydın
Siyaset tekelleştirilebilir mi ?
Bu ülkede yaşayan,yasalarına kurallarına uyan herkesin siyaset konuşmaya,yazmaya,siyasi parti kurmaya hakkı vardır.Bugünün siyaset zihniyeti hem toplum hem devlet olarak her yanımızı kuşatmıştır.Toplumda genel kanaat başta yargı olmak üzere her kurumun siyasallaşmasıdır.Siyasetin bırakın ekmeğimize,aşımıza,işimize,düşüncemize karışmasını siyaset yatak odamıza dahi girmiştir.
Siyaset kurumu ve siyasetçiler tekelleştirilemez, ne yapılırsa yapılsın baskı altına alınamaz.Meşru siyaset yapmak isteyenleri vurabilir,kırabilir,zindanlara atabilir,ihanetle,hainlikle suçlayabilir hatta öldürebilirsiniz ancak bir süre sonra yine ayağa kalkar ve yoluna devam ederler.Bugün için Türkiye'de erken seçim koşulları ve zemini olgunlaşmıştır ve Türkiye erken seçime hazırdır.
AK Parti erimesini durduramıyor.AK Parti kendi içinde yapacağı isim değişiklikleriyle çözülmesini durduramaz. Zihniyet değişikliğinin zamanı gelmiştir. Son yıllarda AK Parti'nin izlediği yol ve kullandığı dil milletle arasındaki bağı zedelemiştir kopuş değil ancak ciddi bir kırılma vardır o bağda. Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan tarafsız olmasını beklemek anayasaya göre imkansızdır. Erdoğan hem devletin hem de AK Parti'nin başıdır yetkisini Anayasa'dan almaktadır ve seçimle işbaşına gelmiş bir liderdir.Buraya kadar herşey normal. Ancak Erdoğan'ın temsil ettiği makam tüm toplumu kucaklamalıdır. Toplumun azımsanamayacak bir çoğunluğu kendisini yalnız hissediyor, sahipsiz hissediyor, Cumhurbaşkansız hissediyor.Nereden nereye geldik sorusunu AK Parti önce kendisine sormalıdır vatandaşla arası her geçen gün biraz daha açılan AK Parti umut olmaktan çıkmak üzeredir çünkü toplumun üzerinde ciddi bir karamsarlık bulutu vardır insanlar bırakın 2053 hedefini yarına nasıl çıkarım onun derdine düşmüştür. Evlerde tencereler kaynamamaktadır, borç gırtlağa kadardır, memuru, polisi,askeri, işçisi,köylüsü, işadamı herkes borç batağındadır. Antidepresan ilaçlar tarihinde ilk defa bu kadar çok tüketilmektedir. Evine ekmek götüremeyen,çocuğuna ayakkabı alamayan bir babaya hiçbir şey anlatamazsınız.Pazarda meyveler,sebzeler taneyle satılmaya başladı,pazarlarda alışverişe giden analarımız,bacılarımız içleri kan ağlayarak evlerine dönüyorlar bunları görmek lazım. Böyle bir durumda kimse konuşmasın mı ? Kimse ağzını açmasın mı ? Kimse siyaset yapmasın mı ? Her eleştiri yapan her konuşan hain mi ? Hain sözünü işportaya düşürmek çıkmaz sokağa girmekle eşdeğerdir..AK Parti yeni bir hikaye yazamıyor rehber olmaktan çıkmak üzeredir. Eğer ki milletin sırtında yük olarak görülmeye başlarsa bitişi çok acıklı olacaktır.Karnı aç olana ne anlatırsan anlat boşa konuşursun.İşte bu noktada biraz sakinleşip bağırmadan, çağırmadan,tehdit dilini terk ederek,ortalığı ayağa kaldırmadan neden yeni partiler kuruluyor veya kurulmasına teşebbüs ediliyor buna sebebiyet veren bizim uygulamalarımız mı yoksa bize tezgah mı çekiliyor diyerek AK Parti önce kendisini hesaba çekmelidir.
Abdüllatif Şener ve Erkan Mumcu'nun çıkışlarını bugünün çıkışlarıyla karşılaştırmak doğru değildir çünkü o günlerde koşullar oluşmadığı için çıkışları da bitişleri aynı hızda oldu.Meral Akşener'in çıkışındaki koşullar o gün oluşsaydı Erkan Mumcu'da,Abdüllatif Şener'de emin olun Sayın Akşener'den az oy almazdı. Akşener İyi Parti'yi kurup 5 milyon oy aldı 43 milletvekili çıkardı. AK Parti'nin sağ cenahta bıraktığı açık İyi Parti'ye yaradı.
Şimdi gelelim asıl meseleye bir tarafta Abdullah Gül ve Ali Babacan diğer tarafta Ahmet Davutoğlu yeni parti kurma görüşmeleri yapıyorlar.Hadiseye buradan bakmak lazım ve tüm koşullar oluşmuşken Davutoğlu Akşener'den daha mı az oy alır ? Başbakanlık ve uzun yıllar dışişleri bakanlığı yapmış Davutoğlu'nu yok mu sayacağız ? Veya biz yok dediğimizde yok mu olacak ? Bu noktaların iyi düşünülüp değerlendirilmesi lazım.Abdullah Gül ve Ali Babacan isimleri sadece AK Parti'de değil toplumun birçok kesiminde diğer siyasi parti tabanlarında da karşılığı olan isimler. Kuracakları parti yeni bir hikayeyle ortaya çıkar toplumunda kararan umudu yeniden yeşertirse buna milleti inandırabilirlerse Türkiye'de siyasetin haritası değişir. AK Parti bunu engelleyebilir mi ? İşte en zor cevabın verileceği soru budur.
AK Parti'nin şunu iyi anlaması gerekiyor işler iyi giderken,ekonomi iyiyken,güç zirvedeyken hiçbir yanlış,hata gözükmez,eleştiride olmaz,kafasını kaldıranda hele ki karnını siyasetten doyuranlar,ahbap çavuş ilişkisiyle mevki makam sahibi olanlar AK Parti'yi savunuyor gibi gözükürler ancak büyük zararlar verirler çakarlı arabalara binmek, lüks yatlarda gezmek, pahalı kıyafetler giymek ilk etapta göze çarpmayabilir ancak eve ekmek gitmediğinde seçmen babasını tanımaz şimdi yaşanan budur. AK Parti öncelikli olarak bu sorunu çözmelidir. Gözyaşının rengi hep aynıdır.Kürdün,Türkün,lazın, Çerkezin, Boşnağın,Romanın ekmeğide aynıdır ve o ekmek karın doyurmuyor artık. Elbette yollar köprüler için binlerce kez AK Parti iktidarlarından Allah razı olsun. Ancak metroya bilet alamayan vatandaşa köprü yapsan da o yine 'bırak beton yığını köprüyü mideme gidecek buğdaydan köprü isterim ve yine ekmeğim' diyecektir. O ekmeğin yolu yeni Anayasadan geçiyor, tüm Türkiye'nin kaderi buna bağlıdır. Para güvendiği ve güven altına alındığı yere gelir,önce vatandaşına bu güveni yaşatacaksın ki yatırımcı bunu görsün. Kısa sürede Türkiye yeniden şaha kalkar hiç uzak değil birkaç ay içinde olur yeter ki samimiyetle istensin.