Terörle yaşamaya alışmalıymışız, neden alışalım,yaşam hakkımız anayasal güvence altındayken neden bu haktan vazgeçelim. Bombaya, ölüme, katliama alışılır mı kardeşim ? Hergün şehit haberleri alacağız, ölümler hiç durmayacak, bombalar patlayacak böyle bir duruma alışmaktansa ölmek daha iyidir git kendin alış… Geçmişte terörle mücadelede her yol ve yöntem denendi sonuç alınamadı. Her şehit haberi sonrası aynı söylemleri duyduk hatta ezberledik. ‘‘Terörün kökünü kazıyacağız, misliyle karşılık vereceğiz, lanet olsun, Allah belalarını versin, gücümüzü kimse test etmeye kalkmasın'' gibi onlarca sert tepki.. Sonuç her seferinde sil baştan en başa dönüldü. Peki neden hep başa dönüyoruz ? Çünkü siyaset kurumumuz güçlü değil olaylar karşında hızlı kararlar alamıyor. Şimdi diyebilirsiniz ki süratli karar alabilmek için yasa lazım elbette doğru ancak sonuçta bu yasayı yapacak yer meclistir yani özünde yine siyasetin merkezidir. Tüm günahları bugünün siyasilerine yüklemek ne vicdani nede adil olur ancak bu durum tamamen masum olduklarını da göstermez. Siyasi tarihimize baktığımızda iktidara gelen partilerin en büyük destekçisi halk olmuştur. Belirli bir zümrenin ve sınıfın idaresinde olan yönetime millet siyasi partisini hükümet yaparak son vermiştir. Lakin mücadele bitmemiştir.
İlk önce milletin iktidarı olarak anılan hükümetler ayaklar yer tutunca devleti elegeçirdikleri hissiyatına kapılmışlardır. Milletin kendilerinden beklediği değişimi,yasal düzenlemeleri yapmamış,yasakları ortadan kaldırmamış,bürakratik vesayete son vermemişlerdir. Bu kolaycılık her alana eklemlenince iktidarlarımızda kronikleşen bir adım ileri iki adım geri hastalığı siyasetin vazgeçilmezi olmuştur. Gelirken yasakları yıkacağız demek ardından yasaklara esir olmak başka türlü nasıl açıklanır.
T.B.M.M 20 Eylül 1971'de kabul edilen Anayasa değişikliği ile Bakanlar kuruluna ‘kanun hükmünde kararname' çıkarma yetkisi vermiştir. Belki bu durumu bugünkü siyasi iktidar daha iyi hizmet verebilmek, tıkanıklığın önünü açmak için değiştirmedi demek bazılarımıza rahatlama vesilesi olabilir ancak özü itibari ile kolaycılıktır doğru bir yol değildir.Bu örneği vermemdeki sebep daha cesur ve kararlı adımların atılma zamanının geçmesinden dolayıdır. Sorunları ötelemek veya darbe Anayasasının bugün işimize yarayan maddelerini baştacı yapıp işimize gelmeyeni yok saymak sağlıklı bir sonuç doğurmaz.
Her sorunun çözüm yeri siyaset kurumudur. Muhalefet partilerimizin tamamı bugünkü kaos ortamının baş ortağıdır. Eğer bugün ülkedeki kutuplaşma yüzde 50 düzeyine erişmişse muhalefetin sorumsuzca davranışlarının ve söylemlerinin katkısı azımsanamaz.
Yeni anayasa diyoruz hepimiz bunu istiyoruz ama birde bakıyorsunuz bu işi çözmesi gereken meclisteki siyasi parti liderlerimiz birbirlerine en acımasız en can yakıcı sözleri söylüyorlar. Bu görüntü siyaset kurumunun zafiyet içerisinde olduğunu gösteriyor. Terör, siyaset kurumu güçlüyse ortaya çıkmaz. Çözüm süreci Ak Parti'nin en doğru projelerinden biriydi. Çözüm süreci üzerinden Ak Parti'ye saldırmak vatana ihanettir. Çözüm sürecinde Ak Parti'yi yalnız bırakan sözde siyasetçiler o günlerde kan durunca ‘Terör örgütüyle konuşulmaz,vuralım,kıralım' diyorlardı. Bugün çatışma var terör örgütleriyle savaş var bir bakıyorsunuz aynı kafa bu kez ‘niye vuruyorsunuz' diyor.Ölen her gencin,çocuğun,kadının kanı, bu zavallı,kişiliksiz,onursuz,ahlaksız,korkak siyasetçilerin elindedir kimse katil aramasın asıl katil bunlardır. İrade sahibi, cesur siyasetçiler terör sorununu siyaset kurumunun uzlaşmacı tarafıyla çözmelidir. Siyaset kurumu terörün panzehiridir.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Barış Aydın
Siyaseti korkaklara bırakmamalıyız
Terörle yaşamaya alışmalıymışız, neden alışalım,yaşam hakkımız anayasal güvence altındayken neden bu haktan vazgeçelim. Bombaya, ölüme, katliama alışılır mı kardeşim ? Hergün şehit haberleri alacağız, ölümler hiç durmayacak, bombalar patlayacak böyle bir duruma alışmaktansa ölmek daha iyidir git kendin alış… Geçmişte terörle mücadelede her yol ve yöntem denendi sonuç alınamadı. Her şehit haberi sonrası aynı söylemleri duyduk hatta ezberledik. ‘‘Terörün kökünü kazıyacağız, misliyle karşılık vereceğiz, lanet olsun, Allah belalarını versin, gücümüzü kimse test etmeye kalkmasın'' gibi onlarca sert tepki.. Sonuç her seferinde sil baştan en başa dönüldü.
Peki neden hep başa dönüyoruz ? Çünkü siyaset kurumumuz güçlü değil olaylar karşında hızlı kararlar alamıyor. Şimdi diyebilirsiniz ki süratli karar alabilmek için yasa lazım elbette doğru ancak sonuçta bu yasayı yapacak yer meclistir yani özünde yine siyasetin merkezidir. Tüm günahları bugünün siyasilerine yüklemek ne vicdani nede adil olur ancak bu durum tamamen masum olduklarını da göstermez. Siyasi tarihimize baktığımızda iktidara gelen partilerin en büyük destekçisi halk olmuştur. Belirli bir zümrenin ve sınıfın idaresinde olan yönetime millet siyasi partisini hükümet yaparak son vermiştir. Lakin mücadele bitmemiştir.
İlk önce milletin iktidarı olarak anılan hükümetler ayaklar yer tutunca devleti elegeçirdikleri hissiyatına kapılmışlardır. Milletin kendilerinden beklediği değişimi,yasal düzenlemeleri yapmamış,yasakları ortadan kaldırmamış,bürakratik vesayete son vermemişlerdir. Bu kolaycılık her alana eklemlenince iktidarlarımızda kronikleşen bir adım ileri iki adım geri hastalığı siyasetin vazgeçilmezi olmuştur. Gelirken yasakları yıkacağız demek ardından yasaklara esir olmak başka türlü nasıl açıklanır.
T.B.M.M 20 Eylül 1971'de kabul edilen Anayasa değişikliği ile Bakanlar kuruluna ‘kanun hükmünde kararname' çıkarma yetkisi vermiştir. Belki bu durumu bugünkü siyasi iktidar daha iyi hizmet verebilmek, tıkanıklığın önünü açmak için değiştirmedi demek bazılarımıza rahatlama vesilesi olabilir ancak özü itibari ile kolaycılıktır doğru bir yol değildir.Bu örneği vermemdeki sebep daha cesur ve kararlı adımların atılma zamanının geçmesinden dolayıdır. Sorunları ötelemek veya darbe Anayasasının bugün işimize yarayan maddelerini baştacı yapıp işimize gelmeyeni yok saymak sağlıklı bir sonuç doğurmaz.
Her sorunun çözüm yeri siyaset kurumudur. Muhalefet partilerimizin tamamı bugünkü kaos ortamının baş ortağıdır. Eğer bugün ülkedeki kutuplaşma yüzde 50 düzeyine erişmişse muhalefetin sorumsuzca davranışlarının ve söylemlerinin katkısı azımsanamaz.
Yeni anayasa diyoruz hepimiz bunu istiyoruz ama birde bakıyorsunuz bu işi çözmesi gereken meclisteki siyasi parti liderlerimiz birbirlerine en acımasız en can yakıcı sözleri söylüyorlar. Bu görüntü siyaset kurumunun zafiyet içerisinde olduğunu gösteriyor. Terör, siyaset kurumu güçlüyse ortaya çıkmaz. Çözüm süreci Ak Parti'nin en doğru projelerinden biriydi. Çözüm süreci üzerinden Ak Parti'ye saldırmak vatana ihanettir. Çözüm sürecinde Ak Parti'yi yalnız bırakan sözde siyasetçiler o günlerde kan durunca ‘Terör örgütüyle konuşulmaz,vuralım,kıralım' diyorlardı. Bugün çatışma var terör örgütleriyle savaş var bir bakıyorsunuz aynı kafa bu kez ‘niye vuruyorsunuz' diyor.Ölen her gencin,çocuğun,kadının kanı, bu zavallı,kişiliksiz,onursuz,ahlaksız,korkak siyasetçilerin elindedir kimse katil aramasın asıl katil bunlardır. İrade sahibi, cesur siyasetçiler terör sorununu siyaset kurumunun uzlaşmacı tarafıyla çözmelidir. Siyaset kurumu terörün panzehiridir.