Siyasetin yarattığı acılara bağımlılıktan kurtulabilir miyiz?
Yazının Giriş Tarihi: 03.11.2021 00:06
Yazının Güncellenme Tarihi: 03.11.2021 00:06
Türkiye'nin siyaset arenasında bulunan tüm etkin aktörler modern çağa uygun rasyonel politika ve diplomasi dili kullanmak zorundadır. İç ve dış güvenliğimizin yanında ekonomik çıkarlarımızın hayati derecedeki öneminden dolayı takıntılı ideolojik saplantılardan ve duygusal reflekslerden olabildiğince uzak durulmalıdır. Siyasilerimiz hamaset yapmayı çok seviyorlar. Büyük laflar etmek, millete coşku verip gaza getirmek çığlıklı alkışlar almak siyasilerimizin vazgeçilmezi olmuş ancak son tahlilde vatandaş eve döndüğünde yine dertleriyle ve küçülmüş ekmeğiyle baş başa kalıyor. Siyasilerin bütününe bakın hepsi yeni bir Anayasanın yapılması gerektiğinden bahseder ancak iş bunu hayata geçirmeye gelince, hiçbir siyasi kendi konforlu alanını terk etmek istemez, bir sonra ki kuşak çözsün diye bu sorunu gelecek kuşaklara devreder. Kürt sorunu en büyük sorunumuzdur. Bütün siyasi iktidarlar Kürt sorununu bitirme iddiasında bulunmuşlardır ancak sorun hala bitirilememiştir. Kürt sorununun kaynağı olarak terör örgütü PKK görülmüştür oysa ki PKK'nın uzantısı olduğu ‘en yetkili ağızlardan' söylenen HDP T.B.M.M'dedir. Yaklaşık 6 milyon oy alan HDP, PKK ise mecliste ne işleri vardır ? Neden gereği yapılmamaktadır ? Bu büyük bir paradoks değil midir ?.PKK,HDP ayrı, onlara oy veren seçmenler ayrı derseniz, seçmenleri aptal yerine koymuş olursunuz, çünkü algısal operasyonlardan etkilenmeyen her seçmen bilinçli olarak gider oyunu kullanır. Dolayısıyla her partinin aldığı oy gelişmiş demokrasilerde milli iradedir seçmenin kutsalıdır.
2020'de terörle mücadeleye harcanan parayla 35 Avrasya Tüneli yapılabiliyor.1984'ten bu yana PKK'yla mücadeleye 1,5 trilyon dolar harcanmış. Sorun hala çözülebilmiş değildir. Kürt sorununun çözümünün başta ekonomi olmak üzere ülkemizi çok daha güçlü bir noktaya taşıyacağı açık ve net bir gerçektir. Geçmişten gelen kangren olmuş sorunları eskimiş güvenlikçi yöntemlerle çözmek imkansızdır. Kürtler her seçimde blok oy deposu olarak kullanılmıştır. Türkiye tarihinde sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan Kürt sorununun çözümü için büyük çaba harcamıştır onun dışında hiçbir lider risk almamış sadece hamaset yapmıştır.Aynı filmi tekrar izliyoruz siyasi parti liderleri seçim çalışmalarına ilk önce doğu illerimizden başlarlar çünkü Kürtlerin yaşadığı illerden oy almak çok kolaydır, evet aynen böyledir,yeter ki çoşku ver birde üç beş kelime Kürtçe bilmeniz yeterlidir.Kürtler kullanılmaktan siyasi parti liderleri sadece oylarını almak için onları kullanmaktan vazgeçmediği sürece bu sorun çözülmez.
Doğu illerinde oy almak kolayken batı illerimizde çok zordur.Modern çağda sorunların çözümlerinde modern yöntemler kullanılmalıdır, çünkü kırsal nüfusun büyük bir kısmı kentsel yaşama geçmiş,meslekleri,çevreleri,sosyal yaşamları,hayat standartları,kimlikleri değişmiş,olaylar karşısında verdikleri refleksler kendilerinde yeni bir karakter oluşturmuştur.Dün köyde karşılaştıkları bir hadisede şiddete başvurabilme potansiyelleri varken bugün kentte sağduyuyla hareket etmektedirler. Köyde kandırılmaları daha basitken kentte çeşitli tecrübelerle daha zekice davranabilmektedirler.
Geçmişte siyasi liderlerimizin verdiği vaatlere inanan geniş kitleler vardı, bu kitleler başbakan belirliyordu bugün ise zekasıyla alay edemeyeceğimiz büyük bir kitle var. Siz bu kitleyi hamaset dolu bol atar giderli söylemlerle etkilediğinizi düşünebilirsiniz ancak emin olun pas tutmuş bu yöntemler kitleleri germekten ayrıştırmaktan başka bir işe yaramıyor sadece size yarıyor bol bol alkış alıyorsunuz oylarınızı kasaba siyasetçisi mantığıyla konsolide ediyorsunuz.
Hatırlayın liderler geçmişte miting meydanlarında korkusuzca ne palavralar sıkıyorlardı, çünkü hesap soran yoktu. 1991 seçimlerinde Süleyman Demirel meydan meydan dolaşıp 'kim ne veriyorsa beş lira fazlasını vereceğim' ve ‘ekonomiyi 500 günde düzlüğe çıkaracağım' diyerek millete sözler verdi başbakan oldu. Sonuç mu ? perişanlık yokluk kıtlık. Tansu Çiller'in seçim vaatleri ise şaka gibiydi 'Her mahallede yüz trilyoner olacak her köylüye traktör vereceğim' diyerek milleti bu saçmalıklara inandırdı. 5 Nisan 1994'te aldığı kararlarla insanları çeyrek ekmeğe muhtaç hale getirdi. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün...Bugün sadece Erdoğan karşıtlığı üzerinden muhalefet partileri de benzer vaatler veriyorlar.Ayıptır günahtır Erdoğan nefreti gözünüzü kör etmiş anladık bari vicdanınızı kör etmesin.Meselenin özüne dönecek olursak,Türkiye'nin düzelmesi, yükselmesi ve güçlenmesi için herkesin kendisini güvende hissedebileceği büyük bir şemsiye açılmalıdır bunu yapmak için güçlü bir irade gerekmektedir.Bu iradeyi ortaya koyan lider Türkiye tarihine adını altın harflerle silinmeyecek şekilde yazdırır.Sadece iktidara gelebilmek için Kürt sorunu ve diğer sorunları istismar etmek bu millete ihanettir.Ancak özellikle siyaset kurumumuzda yaygın bir rehavet hakimdir yapanın yanına her şey kar kalıyor çünkü siyaset kurumu içerisinde kirliliğe,suça bulaşmış kişiler kulaklarından tutulup, yargı önüne çıkarılmıyor.Ünvanına bakılmadan suç işlemiş herkes, eşit bir şekilde, bağımsız ve tarafsız yargının önüne çıkarıldığı gün, Türkiye güven ve istikrar merkezi olur bütün sorunları çözülür.Son olarak şunu söylemek istiyorum Devlet Bahçeli'nin önünde tarihi bir fırsat vardır, Kürt sorunun çözümü için HDP'ye bir adım atabilir,Türkiye'de bahar havası estirebilir.MHP ve HDP'nin yakınlaşması bütün kirli hesapları tepetaklak edecektir.Aynı çatı altında siyaset yaptığınız,göz göze baktığınız aynı meclis lokantasında yan yana yemek yediğiniz parti temsilcileri ABD'de kabul görüp ağırlanıyorsa sizin ‘gel bakalım kardeşim,sorunları beraber konuşalım,ABD'ye gerek yok' demeniz sizi önce gönüllere sonra da tarihe mıh gibi çakacaktır.Devlet Bahçeli'de böyle güçlü bir irade mevcuttur.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Barış Aydın
Siyasetin yarattığı acılara bağımlılıktan kurtulabilir miyiz?
Türkiye'nin siyaset arenasında bulunan tüm etkin aktörler modern çağa uygun rasyonel politika ve diplomasi dili kullanmak zorundadır.
İç ve dış güvenliğimizin yanında ekonomik çıkarlarımızın hayati derecedeki öneminden dolayı takıntılı ideolojik saplantılardan ve duygusal reflekslerden olabildiğince uzak durulmalıdır. Siyasilerimiz hamaset yapmayı çok seviyorlar. Büyük laflar etmek, millete coşku verip gaza getirmek çığlıklı alkışlar almak siyasilerimizin vazgeçilmezi olmuş ancak son tahlilde vatandaş eve döndüğünde yine dertleriyle ve küçülmüş ekmeğiyle baş başa kalıyor. Siyasilerin bütününe bakın hepsi yeni bir Anayasanın yapılması gerektiğinden bahseder ancak iş bunu hayata geçirmeye gelince, hiçbir siyasi kendi konforlu alanını terk etmek istemez, bir sonra ki kuşak çözsün diye bu sorunu gelecek kuşaklara devreder. Kürt sorunu en büyük sorunumuzdur. Bütün siyasi iktidarlar Kürt sorununu bitirme iddiasında bulunmuşlardır ancak sorun hala bitirilememiştir. Kürt sorununun kaynağı olarak terör örgütü PKK görülmüştür oysa ki PKK'nın uzantısı olduğu ‘en yetkili ağızlardan' söylenen HDP T.B.M.M'dedir. Yaklaşık 6 milyon oy alan HDP, PKK ise mecliste ne işleri vardır ? Neden gereği yapılmamaktadır ? Bu büyük bir paradoks değil midir ?.PKK,HDP ayrı, onlara oy veren seçmenler ayrı derseniz, seçmenleri aptal yerine koymuş olursunuz, çünkü algısal operasyonlardan etkilenmeyen her seçmen bilinçli olarak gider oyunu kullanır.
Dolayısıyla her partinin aldığı oy gelişmiş demokrasilerde milli iradedir seçmenin kutsalıdır.
2020'de terörle mücadeleye harcanan parayla 35 Avrasya Tüneli yapılabiliyor.1984'ten bu yana PKK'yla mücadeleye 1,5 trilyon dolar harcanmış. Sorun hala çözülebilmiş değildir. Kürt sorununun çözümünün başta ekonomi olmak üzere ülkemizi çok daha güçlü bir noktaya taşıyacağı açık ve net bir gerçektir. Geçmişten gelen kangren olmuş sorunları eskimiş güvenlikçi yöntemlerle çözmek imkansızdır. Kürtler her seçimde blok oy deposu olarak kullanılmıştır. Türkiye tarihinde sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan Kürt sorununun çözümü için büyük çaba harcamıştır onun dışında hiçbir lider risk almamış sadece hamaset yapmıştır.Aynı filmi tekrar izliyoruz siyasi parti liderleri seçim çalışmalarına ilk önce doğu illerimizden başlarlar çünkü Kürtlerin yaşadığı illerden oy almak çok kolaydır, evet aynen böyledir,yeter ki çoşku ver birde üç beş kelime Kürtçe bilmeniz yeterlidir.Kürtler kullanılmaktan siyasi parti liderleri sadece oylarını almak için onları kullanmaktan vazgeçmediği sürece bu sorun çözülmez.
Doğu illerinde oy almak kolayken batı illerimizde çok zordur.Modern çağda sorunların çözümlerinde modern yöntemler kullanılmalıdır, çünkü kırsal nüfusun büyük bir kısmı kentsel yaşama geçmiş,meslekleri,çevreleri,sosyal yaşamları,hayat standartları,kimlikleri değişmiş,olaylar karşısında verdikleri refleksler kendilerinde yeni bir karakter oluşturmuştur.Dün köyde karşılaştıkları bir hadisede şiddete başvurabilme potansiyelleri varken bugün kentte sağduyuyla hareket etmektedirler. Köyde kandırılmaları daha basitken kentte çeşitli tecrübelerle daha zekice davranabilmektedirler.
Geçmişte siyasi liderlerimizin verdiği vaatlere inanan geniş kitleler vardı, bu kitleler başbakan belirliyordu bugün ise zekasıyla alay edemeyeceğimiz büyük bir kitle var. Siz bu kitleyi hamaset dolu bol atar giderli söylemlerle etkilediğinizi düşünebilirsiniz ancak emin olun pas tutmuş bu yöntemler kitleleri germekten ayrıştırmaktan başka bir işe yaramıyor sadece size yarıyor bol bol alkış alıyorsunuz oylarınızı kasaba siyasetçisi mantığıyla konsolide ediyorsunuz.
Hatırlayın liderler geçmişte miting meydanlarında korkusuzca ne palavralar sıkıyorlardı, çünkü hesap soran yoktu. 1991 seçimlerinde Süleyman Demirel meydan meydan dolaşıp 'kim ne veriyorsa beş lira fazlasını vereceğim' ve ‘ekonomiyi 500 günde düzlüğe çıkaracağım' diyerek millete sözler verdi başbakan oldu. Sonuç mu ? perişanlık yokluk kıtlık. Tansu Çiller'in seçim vaatleri ise şaka gibiydi 'Her mahallede yüz trilyoner olacak her köylüye traktör vereceğim' diyerek milleti bu saçmalıklara inandırdı. 5 Nisan 1994'te aldığı kararlarla insanları çeyrek ekmeğe muhtaç hale getirdi. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün...Bugün sadece Erdoğan karşıtlığı üzerinden muhalefet partileri de benzer vaatler veriyorlar.Ayıptır günahtır Erdoğan nefreti gözünüzü kör etmiş anladık bari vicdanınızı kör etmesin.Meselenin özüne dönecek olursak,Türkiye'nin düzelmesi, yükselmesi ve güçlenmesi için herkesin kendisini güvende hissedebileceği büyük bir şemsiye açılmalıdır bunu yapmak için güçlü bir irade gerekmektedir.Bu iradeyi ortaya koyan lider Türkiye tarihine adını altın harflerle silinmeyecek şekilde yazdırır.Sadece iktidara gelebilmek için Kürt sorunu ve diğer sorunları istismar etmek bu millete ihanettir.Ancak özellikle siyaset kurumumuzda yaygın bir rehavet hakimdir yapanın yanına her şey kar kalıyor çünkü siyaset kurumu içerisinde kirliliğe,suça bulaşmış kişiler kulaklarından tutulup, yargı önüne çıkarılmıyor.Ünvanına bakılmadan suç işlemiş herkes, eşit bir şekilde, bağımsız ve tarafsız yargının önüne çıkarıldığı gün, Türkiye güven ve istikrar merkezi olur bütün sorunları çözülür.Son olarak şunu söylemek istiyorum Devlet Bahçeli'nin önünde tarihi bir fırsat vardır, Kürt sorunun çözümü için HDP'ye bir adım atabilir,Türkiye'de bahar havası estirebilir.MHP ve HDP'nin yakınlaşması bütün kirli hesapları tepetaklak edecektir.Aynı çatı altında siyaset yaptığınız,göz göze baktığınız aynı meclis lokantasında yan yana yemek yediğiniz parti temsilcileri ABD'de kabul görüp ağırlanıyorsa sizin ‘gel bakalım kardeşim,sorunları beraber konuşalım,ABD'ye gerek yok' demeniz sizi önce gönüllere sonra da tarihe mıh gibi çakacaktır.Devlet Bahçeli'de böyle güçlü bir irade mevcuttur.