Siyasi sorumluluk almayanlarla yol yürünebilir mi?
Yazının Giriş Tarihi: 15.10.2017 09:52
Yazının Güncellenme Tarihi: 15.10.2017 09:52
FETÖ terör örgütü mensupları devletin her kurumuna sızmayı akıl etmiş ancak tüm atamalarda karar veren siyasi ayağı unutmuş olabilir mi ?Asla olamaz.Siyasete de sızmıştır.Tüm partilerde ne kadar ihtiyaç duyduysa o kadar vardır.Siyasete sızmak kurumlara sızmaktan daha kolaydır.Hangi partide ne kadar FETÖ'cü var ? Ölçmek zor ama imkansız değil.Herkesin malumu bu kanlı terör örgütünün mensuplarının en büyük özellikleri yalan söylemeleri her pisliğin göbeğinde olmalarına rağmen kendilerini etrafa karşı pirüpak göstermeleridir.15 Temmuz kanlı darbe girişiminden sonra birde baktık ki 'değiştik' dediler FETÖ'ye lanet okumaya başladılar.Birçok insan gibi ben de böyle bir hızlı değişim olacağına inanmıyorum.Dün canhıraş savunduğun 'çocuğumu kurban ederim' dediğin bir yapıya nasıl oldu da bir günde düşman oldun.Samimi şekilde FETÖ'den ayrılan yok mudur elbette vardır ancak özü itibariyle bunların sayısı çok değildir.Neden mi ? Şimdi koskoca generali,profesörü etkisi altına almayı başaran,bu insanları robot gibi kullanan ve gizleyen bir yapı diğer mensuplarının akıllarını tamamen almıştır.Herşeyi hesap eden örgüt yakalanınca ne yapılması gerektiğini hesap etmemiş olabilir mi ? Yakalanan FETÖ terör örgütü üyelerinin savunmalarına bakıyorsunuz aynı elden çıkmış gibi hepsi birbirine benziyor ilginç değil mi ? Adam ömür boyu hapis yatacak çürüyecek bunu bilmesine rağmen kanlı terör örgütünden vazgeçmiyor.Bu işin bir boyutu şimdi diğer boyutuna bakalım dışarda kalan yakalanmayanlara,kendisini gizleyenlere.Şu soruyu soralım demir parmaklıklar arkasındaki vazgeçmiyorsa dışarda kalan vazgeçer mi ? Geçtiğini söyleyenler olabilir ancak ne kadar doğrudur ? Kim bilebilir.Önümüzde devasa gözümüzün içine giren örnekleri varken iyimser düşünmek zafiyet göstermek FETÖ'yle mücadelede daha büyük belaların zeminini hazırlar.Mesela bunların okullarında yetişmiş,evlerinde kalmış,ekmeğini yemiş ,suyunu içmiş olanlardan ciddi bir dönüş beklemek yada onlar 'ben gerçekten kalben sihirli bir değnek değmiş gibi döndüm artık devletçiyim' dediklerinde inanmak ne kadar doğrudur ?Düşünün bir kere çocukluğunuzdan itibaren 25 yıl,30 yıl bazıları 40 yıldır gece gündüz beraber olduğunuz yediğiniz içtiğiniz ailece görüştüğünüz 'dost' dediğiniz 'abi' dediğiniz insanın kanunlar önünde vatanhaini olduğu tescilleniyor ceza alıyor.Her ne kadar ceza alsa da o sizin kiralık aklınızda özgür.Dolayısı ile bu konunun üzerine çok hızlı bir şekilde gidilmelidir.İzmir'de FETÖ'cü olduğu herkesçe bilinen ancak dönen siyasilere bakıyorum acınacak haldeler kendilerinin öyle olmadığını göstermek için kırk türlü filme giriyorlar sanıyorlar ki herkes aptal birilerini kandırdığınızı düşünebilirsiniz ama emin olun herkes herşeyi biliyor.
FETÖ'yle mücadelede siyasi ayağa henüz tam olarak geçilmedi.Çok geç kalındığını düşünüyorum.Mevcutta siyasetin içinde olan bu kişilerin her görevde kaldığı gün bu ülkeye bu vatana zarardır.İşte siyaset böyle olmuyormuş da kademe kademe yapmak lazımmış da bunların tamamı hikaye en hızlı şekilde siyasetin içindeki FETÖ'cüler temizlenmelidir.Bu işin kalbi doğuş yeri İzmir'dir ancak İzmir'de hala ses yok.Tamam devlet memuru olan FETÖ'cülere dokunuldu ama onları oraya getiren referans olan siyasiye dokunulmadı asıl ona dokunulmalı ki mücadelede hak yerini bulsun.Kısa bir konu anlatayım.Ege Üniversitesi rektörünü şikayet ettiler görevden alındı.Olabilir.Ancak asıl önemli olan görevden alınması değil şikayet edenin kim olduğudur ? Şimdi sorulara geçelim. 1-Rektörle gece gündüz beraber olan kim ? 2-Sürekli görüşen kim ? 3-Rektör Mustafa Cüneyt Hoşcoşkun'dan yapılması imkansız haksız taleplerde bulunan ret cevabı alınca bulunduğu makamdan aldığı cesaretle adamı her yere şikayet eden görevden alınmasını sağlayan kim ? Burası da ilginç değil midir ? Eğer ki bu zatın talepleri yerine gelseydi emin olun herşey güllük gülüstanlıktı görevden alınmasın diye kendisini siper ederdi olmadı şikayet etti.Suçlu suçunun bedelini yargı önünde ödesin mesele orası değildir şikayet eden şahsın amacı gerçekten FETÖ mücadelesi mi yoksa FETÖ'ye destek mi işte araştırılması gereken yer burasıdır.Neden mi ? Çünkü yıllardır beslenme alanı orasıdır.Ahmet Davutoğlu'nun devrettiği "il ve ilçe başkanlarını atama yetkisi" Binali Yıldırım genelbaşkan olunca MKYK tarafından kendisine
teklif edildi o da kabul etmemişti.Buradan şu sonuç çıkarılabilir mi ? İzmir AK Parti'de yaşanan büyük sorunların hiçbirisinde Sayın Yıldırım'ın dahli yoktur.Burası doğru olabilir.Sayın Yıldırım Türkiye'nin diğer illeriyle ilgili sessiz kalabilir ancak İzmir'de AK Parti ciddi bir düşüş yaşarken sessiz kalması çok ilginç değil mi ? Hem İzmir milletvekili hem Başbakanken.Siyasi tarihimize baktığımızda bu sessizlik değişimin başlangıcı olmuştur.Teşkilat genelbaşkanı Mustafa Ataş'ın da sessizliği kafalarda soru işaretlerini çoğaltıyor.Gerçi haksızlık etmeyelim Cumhurbaşkanı Erdoğan nasılsa tüm yükü omuzlamış tüm derdi çekiyor, herkes simgesel olarak otursun koltuğuna rahatına baksın, süresini doldursun etliye sütlüye karışmadan.Türkiye ateş çemberindeyken dış dünyayla uğraşırken birde bu yükü verin omuzlarına nasılsa kaldırıyor.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Barış Aydın
Siyasi sorumluluk almayanlarla yol yürünebilir mi?
FETÖ terör örgütü mensupları devletin her kurumuna sızmayı akıl etmiş ancak tüm atamalarda karar veren siyasi ayağı unutmuş olabilir mi ?Asla olamaz.Siyasete de sızmıştır.Tüm partilerde ne kadar ihtiyaç duyduysa o kadar vardır.Siyasete sızmak kurumlara sızmaktan daha kolaydır.Hangi partide ne kadar FETÖ'cü var ? Ölçmek zor ama imkansız değil.Herkesin malumu bu kanlı terör örgütünün mensuplarının en büyük özellikleri yalan söylemeleri her pisliğin göbeğinde olmalarına rağmen kendilerini etrafa karşı pirüpak göstermeleridir.15 Temmuz kanlı darbe girişiminden sonra birde baktık ki 'değiştik' dediler FETÖ'ye lanet okumaya başladılar.Birçok insan gibi ben de böyle bir hızlı değişim olacağına inanmıyorum.Dün canhıraş savunduğun 'çocuğumu kurban ederim' dediğin bir yapıya nasıl oldu da bir günde düşman oldun.Samimi şekilde FETÖ'den ayrılan yok mudur elbette vardır ancak özü itibariyle bunların sayısı çok değildir.Neden mi ? Şimdi koskoca generali,profesörü etkisi altına almayı başaran,bu insanları robot gibi kullanan ve gizleyen bir yapı diğer mensuplarının akıllarını tamamen almıştır.Herşeyi hesap eden örgüt yakalanınca ne yapılması gerektiğini hesap etmemiş olabilir mi ? Yakalanan FETÖ terör örgütü üyelerinin savunmalarına bakıyorsunuz aynı elden çıkmış gibi hepsi birbirine benziyor ilginç değil mi ? Adam ömür boyu hapis yatacak çürüyecek bunu bilmesine rağmen kanlı terör örgütünden vazgeçmiyor.Bu işin bir boyutu şimdi diğer boyutuna bakalım dışarda kalan yakalanmayanlara,kendisini gizleyenlere.Şu soruyu soralım demir parmaklıklar arkasındaki vazgeçmiyorsa dışarda kalan vazgeçer mi ? Geçtiğini söyleyenler olabilir ancak ne kadar doğrudur ? Kim bilebilir.Önümüzde devasa gözümüzün içine giren örnekleri varken iyimser düşünmek zafiyet göstermek FETÖ'yle mücadelede daha büyük belaların zeminini hazırlar.Mesela bunların okullarında yetişmiş,evlerinde kalmış,ekmeğini yemiş ,suyunu içmiş olanlardan ciddi bir dönüş beklemek yada onlar 'ben gerçekten kalben sihirli bir değnek değmiş gibi döndüm artık devletçiyim' dediklerinde inanmak ne kadar doğrudur ?Düşünün bir kere çocukluğunuzdan itibaren 25 yıl,30 yıl bazıları 40 yıldır gece gündüz beraber olduğunuz yediğiniz içtiğiniz ailece görüştüğünüz 'dost' dediğiniz 'abi' dediğiniz insanın kanunlar önünde vatanhaini olduğu tescilleniyor ceza alıyor.Her ne kadar ceza alsa da o sizin kiralık aklınızda özgür.Dolayısı ile bu konunun üzerine çok hızlı bir şekilde gidilmelidir.İzmir'de FETÖ'cü olduğu herkesçe bilinen ancak dönen siyasilere bakıyorum acınacak haldeler kendilerinin öyle olmadığını göstermek için kırk türlü filme giriyorlar sanıyorlar ki herkes aptal birilerini kandırdığınızı düşünebilirsiniz ama emin olun herkes herşeyi biliyor.
FETÖ'yle mücadelede siyasi ayağa henüz tam olarak geçilmedi.Çok geç kalındığını düşünüyorum.Mevcutta siyasetin içinde olan bu kişilerin her görevde kaldığı gün bu ülkeye bu vatana zarardır.İşte siyaset böyle olmuyormuş da kademe kademe yapmak lazımmış da bunların tamamı hikaye en hızlı şekilde siyasetin içindeki FETÖ'cüler temizlenmelidir.Bu işin kalbi doğuş yeri İzmir'dir ancak İzmir'de hala ses yok.Tamam devlet memuru olan FETÖ'cülere dokunuldu ama onları oraya getiren referans olan siyasiye dokunulmadı asıl ona dokunulmalı ki mücadelede hak yerini bulsun.Kısa bir konu anlatayım.Ege Üniversitesi rektörünü şikayet ettiler görevden alındı.Olabilir.Ancak asıl önemli olan görevden alınması değil şikayet edenin kim olduğudur ? Şimdi sorulara geçelim. 1-Rektörle gece gündüz beraber olan kim ? 2-Sürekli görüşen kim ? 3-Rektör Mustafa Cüneyt Hoşcoşkun'dan yapılması imkansız haksız taleplerde bulunan ret cevabı alınca bulunduğu makamdan aldığı cesaretle adamı her yere şikayet eden görevden alınmasını sağlayan kim ? Burası da ilginç değil midir ? Eğer ki bu zatın talepleri yerine gelseydi emin olun herşey güllük gülüstanlıktı görevden alınmasın diye kendisini siper ederdi olmadı şikayet etti.Suçlu suçunun bedelini yargı önünde ödesin mesele orası değildir şikayet eden şahsın amacı gerçekten FETÖ mücadelesi mi yoksa FETÖ'ye destek mi işte araştırılması gereken yer burasıdır.Neden mi ? Çünkü yıllardır beslenme alanı orasıdır.Ahmet Davutoğlu'nun devrettiği "il ve ilçe başkanlarını atama yetkisi" Binali Yıldırım genelbaşkan olunca MKYK tarafından kendisine
teklif edildi o da kabul etmemişti.Buradan şu sonuç çıkarılabilir mi ? İzmir AK Parti'de yaşanan büyük sorunların hiçbirisinde Sayın Yıldırım'ın dahli yoktur.Burası doğru olabilir.Sayın Yıldırım Türkiye'nin diğer illeriyle ilgili sessiz kalabilir ancak İzmir'de AK Parti ciddi bir düşüş yaşarken sessiz kalması çok ilginç değil mi ? Hem İzmir milletvekili hem Başbakanken.Siyasi tarihimize baktığımızda bu sessizlik değişimin başlangıcı olmuştur.Teşkilat genelbaşkanı Mustafa Ataş'ın da sessizliği kafalarda soru işaretlerini çoğaltıyor.Gerçi haksızlık etmeyelim Cumhurbaşkanı Erdoğan nasılsa tüm yükü omuzlamış tüm derdi çekiyor, herkes simgesel olarak otursun koltuğuna rahatına baksın, süresini doldursun etliye sütlüye karışmadan.Türkiye ateş çemberindeyken dış dünyayla uğraşırken birde bu yükü verin omuzlarına nasılsa kaldırıyor.