Bu yazımda siyaset bilimi literatürünün soyut bir kavramı olan ve üzerinde çok kaynak olmayan “siyasi akıl” kavramını irdelemek istiyorum. Lakoff'un The Political Mind: A Cognitive Scientist's Guide to Your Brain and Its Politics adlı eseri bu anlamda önemli bir kaynak.
Politika iktidarla ilgili soyut bir kavram değildir; aynı zamanda, beynimiz tarafından başlatılan farklı bilişsel işlevleri kapsar. Siyasi Akıl, temel olarak siyasetle ilgili bir kavramsallaşmadır; ama aynı zamanda nörobiyoloji ve dilbilimin göze çarpan sonuçlarını, “bir insan olmanın ne demek olduğu” hakkında daha eksiksiz bir anlayış tanımlamanın felsefi amacını da tanımlar.
Son yapılan çalışmalar “Ayna Beyni” olarak adlandırılan belirli sinir devrelerinin davranışları hakkında nispeten yeni bilgiler sunuyor. Öte yandan, “iktidar hırsı” olarak değerlendirebileceğimiz gücü elinde tutma arzusu ve bu yönde atılan adımların bu tür nöronların empati kurma gibi özellikleri geliştirme yeteneğine ket vurduğu bilinmektedir. Dünya ölçeğinde (küresel ölçekte) dünya nüfusunun % 1'lik bir oranını oluşturan kesimin kendi iktidarlarını pekiştirmek adına empatiden yoksun manipülatif amaçlı kullandıkları yöntemleri nasıl anlayıp karşı silahlar geliştirebileceğimiz konusunda psikolog Roy Eidelson “Politik Aklın Oyunları” adlı kitabında önemli bilgiler sunmaktadır. (Roy Eidelson, Political Mind Games, 2018, Green Hall Books.)
Laclau ve Mouffe'nin de vurguladığı gibi politik aklın ürettiği söylem dilin güç üzerinde somutlaştığı bir alan olarak da ele alınabilir. Bu alanda iktidar hırsı arttıkça çatışma çıkması olasıdır. Toplum değişik antagonizmalardan oluştuğu için, siyaset de kimlik ve fark ilişkisi üzerine kurulmaktadır ve burada da dil güç ilişkileri bağlamında önemli bir yer tutar. (Laclau, Ernesto, Mouffe, Chantal. 2001, Hegemony and Socialist Strategy , Verso Books)
Foucault'nun anlayışına göre ise gücün ana kaynağı bilgidir. Güç ilişkilerini de bu çerçevede ele alan düşünür, güç ve bilgiyi dinamik bir yapıda ele alır. Politik aklın bilgiyi araçsallaştırdığını ve böylece gücünü maksimize etmeyi amaçladığı iddia edilebilir. Son olarak, Lakoff'un Siyasi Akıl kitabını okumayı tavsiye ederek yazımı noktalamak istiyorum. Yazar, ABD'deki tutucular ve ilericileri mukayese ediyor ve halkın tutucu siyasilere oy vermesini tahlil ediyor. Günümüzde kendimize de uygulayabileceğimiz tezler bulmamız mümkün bu kitapta.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Dr. Begüm Burak
İktidar Hırsı ve Politik Akıl
Bu yazımda siyaset bilimi literatürünün soyut bir kavramı olan ve üzerinde çok kaynak olmayan “siyasi akıl” kavramını irdelemek istiyorum. Lakoff'un The Political Mind: A Cognitive Scientist's Guide to Your Brain and Its Politics adlı eseri bu anlamda önemli bir kaynak.
Politika iktidarla ilgili soyut bir kavram değildir; aynı zamanda, beynimiz tarafından başlatılan farklı bilişsel işlevleri kapsar. Siyasi Akıl, temel olarak siyasetle ilgili bir kavramsallaşmadır; ama aynı zamanda nörobiyoloji ve dilbilimin göze çarpan sonuçlarını, “bir insan olmanın ne demek olduğu” hakkında daha eksiksiz bir anlayış tanımlamanın felsefi amacını da tanımlar.
Son yapılan çalışmalar “Ayna Beyni” olarak adlandırılan belirli sinir devrelerinin davranışları hakkında nispeten yeni bilgiler sunuyor. Öte yandan, “iktidar hırsı” olarak değerlendirebileceğimiz gücü elinde tutma arzusu ve bu yönde atılan adımların bu tür nöronların empati kurma gibi özellikleri geliştirme yeteneğine ket vurduğu bilinmektedir. Dünya ölçeğinde (küresel ölçekte) dünya nüfusunun % 1'lik bir oranını oluşturan kesimin kendi iktidarlarını pekiştirmek adına empatiden yoksun manipülatif amaçlı kullandıkları yöntemleri nasıl anlayıp karşı silahlar geliştirebileceğimiz konusunda psikolog Roy Eidelson “Politik Aklın Oyunları” adlı kitabında önemli bilgiler sunmaktadır. (Roy Eidelson, Political Mind Games, 2018, Green Hall Books.)
Laclau ve Mouffe'nin de vurguladığı gibi politik aklın ürettiği söylem dilin güç üzerinde somutlaştığı bir alan olarak da ele alınabilir. Bu alanda iktidar hırsı arttıkça çatışma çıkması olasıdır. Toplum değişik antagonizmalardan oluştuğu için, siyaset de kimlik ve fark ilişkisi üzerine kurulmaktadır ve burada da dil güç ilişkileri bağlamında önemli bir yer tutar. (Laclau, Ernesto, Mouffe, Chantal. 2001, Hegemony and Socialist Strategy , Verso Books)
Foucault'nun anlayışına göre ise gücün ana kaynağı bilgidir. Güç ilişkilerini de bu çerçevede ele alan düşünür, güç ve bilgiyi dinamik bir yapıda ele alır. Politik aklın bilgiyi araçsallaştırdığını ve böylece gücünü maksimize etmeyi amaçladığı iddia edilebilir.
Son olarak, Lakoff'un Siyasi Akıl kitabını okumayı tavsiye ederek yazımı noktalamak istiyorum. Yazar, ABD'deki tutucular ve ilericileri mukayese ediyor ve halkın tutucu siyasilere oy vermesini tahlil ediyor. Günümüzde kendimize de uygulayabileceğimiz tezler bulmamız mümkün bu kitapta.