Seçim propagandaları 30 Mart itibariyle sona erecek. Bilindiği üzere, seçimden önceki son haftalarda yapılan seçim kampanyalarına olan tepkiler ve propaganda çalışmalarına verilen önem seçim sonuçlarına dair de önemli ipuçları barındırır. Yerel seçimlere sayılı günler kaldı ve bu yarışta adaylar ve liderler de propaganda çalışmalarına son hızla devam etmekteler.
Kuşku yok ki bu süreçte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan seçim kampanyalarında en aktif rolü üstlenen lider oldu. Seçim meydanlarında coşkuyla karşılanması da bunun bir göstergesi. 31 Mart seçimlerine hazırlık süreci muhalefet cephesinde ise alışılmışın dışında seyretmiyor. Ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçim kampanyası kuru bir ekonomik kriz retoriğinden öteye geçemedi. Birçok çevrede pompalanmaya çalışılan “ekonomik kriz” naraları da beklenen ilgiyi genel seçmen kitlesinde bulamadı. Önceki seçimlere nazaran CHP'de aday tanıtım süreci de sancılı geçti denilebilir. Millet İttifakı'nın Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mansur Yavaş'a dair olan vahim iddialar gündemden düşmüyor.
Öte yandan, “beka meselesi” söylemi etrafında AK Parti'nin dış politikasını eleştiren CHP'ye, İYİ Parti ile kurduğu seçim ittifakında, HDP'nin verdiği açık desteğin ne derece oy kazandıracağı seçim sonuçlarıyla netleşecek. Birkaç gün önce esnaf ziyareti yapan CHPli Ekrem İmamoğlu'na bir esnafın “Atatürk'ün Partisi neden HDP ile ittifak halinde?” diye eleştiri getirmesi üzerine, buyurgan bir eda ile “Buna sen mi karar vereceksin?” diyen İmamoğlu haber bültenlerinde gündeme gelmişti ancak sonra kendisi bunu inkar etmeyi tercih etti. Bu örnek ile CHP ‘nin hala elitist bir siyasal parti olduğu gerçeği de bir kez daha vurgulanmış oldu. Türkiye'de öteden beri sağ çizgide, halka yakın olan, elitizmden uzak olan partilerin seçmen desteğine mazhar olduğu bilinmektedir. CHP'nin siyasi yenilgilerini elitist kimliğine bağlamak sosyolojik ve politik olarak iyi bir açıklama olabilir.
31 Mart seçimlerine günler kalan muhalefetin diğer bir kanadı HDP'de de Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş'a destek söylemi güçlenerek devam ediyor. Muhalefetteki bir diğer siyasi figür olan İYİ Parti lideri Meral Akşener ise seçim propagandalarında “beka söylemi” ve “ulusal bütünlük” gibi vurgulara ek olarak 15 Temmuz sonrası yaşanan “sözde mağduriyet edebiyatı” kartını oynamayı tercih etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı iftira dolu söylemleri ile suçlayan Akşener seçimler sonrası bu gerçek dışı iftira dolu propagandist ifadeleri için yargıda hesap verecek muhtemelen.
Yerel seçimler öncesi, CHP kanadının “ekonomik kriz” vurgusu üstüne oturan propagandalarına ek olarak, HDP'nin büyük Kurdistan özlemi ve İYİ Parti'nin mesnetsiz iddialarla dolu propaganda çalışmaları aslında muhalefet kanadının çok zayıf bir temel üzerine oturan seçim hazırlıklarını göstermekte ve bunların sandık sonuçlarını da yansıtacağı aşikar. Sonuçlar şimdiden belli gibi, sizce de öyle değil mi?
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Dr. Begüm Burak
Seçim propagandalarında son perde
Seçim propagandaları 30 Mart itibariyle sona erecek. Bilindiği üzere, seçimden önceki son haftalarda yapılan seçim kampanyalarına olan tepkiler ve propaganda çalışmalarına verilen önem seçim sonuçlarına dair de önemli ipuçları barındırır. Yerel seçimlere sayılı günler kaldı ve bu yarışta adaylar ve liderler de propaganda çalışmalarına son hızla devam etmekteler.
Kuşku yok ki bu süreçte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan seçim kampanyalarında en aktif rolü üstlenen lider oldu. Seçim meydanlarında coşkuyla karşılanması da bunun bir göstergesi. 31 Mart seçimlerine hazırlık süreci muhalefet cephesinde ise alışılmışın dışında seyretmiyor. Ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçim kampanyası kuru bir ekonomik kriz retoriğinden öteye geçemedi. Birçok çevrede pompalanmaya çalışılan “ekonomik kriz” naraları da beklenen ilgiyi genel seçmen kitlesinde bulamadı. Önceki seçimlere nazaran CHP'de aday tanıtım süreci de sancılı geçti denilebilir. Millet İttifakı'nın Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mansur Yavaş'a dair olan vahim iddialar gündemden düşmüyor.
Öte yandan, “beka meselesi” söylemi etrafında AK Parti'nin dış politikasını eleştiren CHP'ye, İYİ Parti ile kurduğu seçim ittifakında, HDP'nin verdiği açık desteğin ne derece oy kazandıracağı seçim sonuçlarıyla netleşecek. Birkaç gün önce esnaf ziyareti yapan CHPli Ekrem İmamoğlu'na bir esnafın “Atatürk'ün Partisi neden HDP ile ittifak halinde?” diye eleştiri getirmesi üzerine, buyurgan bir eda ile “Buna sen mi karar vereceksin?” diyen İmamoğlu haber bültenlerinde gündeme gelmişti ancak sonra kendisi bunu inkar etmeyi tercih etti. Bu örnek ile CHP ‘nin hala elitist bir siyasal parti olduğu gerçeği de bir kez daha vurgulanmış oldu. Türkiye'de öteden beri sağ çizgide, halka yakın olan, elitizmden uzak olan partilerin seçmen desteğine mazhar olduğu bilinmektedir. CHP'nin siyasi yenilgilerini elitist kimliğine bağlamak sosyolojik ve politik olarak iyi bir açıklama olabilir.
31 Mart seçimlerine günler kalan muhalefetin diğer bir kanadı HDP'de de Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş'a destek söylemi güçlenerek devam ediyor. Muhalefetteki bir diğer siyasi figür olan İYİ Parti lideri Meral Akşener ise seçim propagandalarında “beka söylemi” ve “ulusal bütünlük” gibi vurgulara ek olarak 15 Temmuz sonrası yaşanan “sözde mağduriyet edebiyatı” kartını oynamayı tercih etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı iftira dolu söylemleri ile suçlayan Akşener seçimler sonrası bu gerçek dışı iftira dolu propagandist ifadeleri için yargıda hesap verecek muhtemelen.
Yerel seçimler öncesi, CHP kanadının “ekonomik kriz” vurgusu üstüne oturan propagandalarına ek olarak, HDP'nin büyük Kurdistan özlemi ve İYİ Parti'nin mesnetsiz iddialarla dolu propaganda çalışmaları aslında muhalefet kanadının çok zayıf bir temel üzerine oturan seçim hazırlıklarını göstermekte ve bunların sandık sonuçlarını da yansıtacağı aşikar. Sonuçlar şimdiden belli gibi, sizce de öyle değil mi?