Geçtiğimiz Ocak ayında muhalif medyada gözüme takılan bir haberin bugünlerde de gündem olması üzerine birkaç kelam etmek istiyorum.
Bahsettiğim haber, 5 Ocak 2021 tarihli ve Cumhurbaşkanlığı envanterine kayıtlı uçaklar ile ilgili. TBMM'de bütçe görüşmelerinde Cumhurbaşkanlığına ait uçak sayısını soran CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer'e, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'dan gelen yanıta göre, Cumhurbaşkanlığı'na kayıtlı 8 uçağın olduğunu haberlerde okuyunca “Bu kadar uçağa ne gerek var?” diye düşündüğümü hatırlıyorum. Bunu düşünen elbette sadece ben değilim. O günlerde Çakırözer şu ifadeleri kullanmıştı: “Ülkemiz ekonomik kriz ve salgınla mücadele ederken, bir kişinin kullanımında 8 uçağın bulunması israftır, lükstür, savurganlıktır. 8 uçak sadece Cumhurbaşkanı'na tahsisli bulunurken, Bakanlıklar, Genelkurmay, Emniyet'e ait VİP uçaklarla birlikte bu sayı 15-16'ları buluyor. İhtiyaç dışı uçaklar satılarak, şu zor dönemde 83 milyon için kullanılmalı.”
İddialara göre uçakların bakım giderleri devasa boyutlarda. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, iktidara geldiklerinde uçakları satacağını dile getirdiğini de biliyoruz. Kılıçdaroğlu'nun bu sözlerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda yanıt verdi. Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nu eleştirerek "Neymiş gelince uçakları satacakmış. Bir defa devlet yönetmenin ne anlama geldiğinden haberin yok. Uçakları sattığın zaman devleti yönetmiş mi oluyorsun? Dünyayı dolaşacaksın, neyle, tarifeli uçaklarla mı? Otobüsle seyahat edersin. Sonra da ben muasır medeniyetler seviyesine çıkacağım dersin. Sen bu kafayla daha çok gidersin." ifadelerini kullandı.
Devleti yönetenlerin tarifeli uçağa binmesi ile o devletin muasır medeniyet seviyesine ulaşması arasındaki ilişkiyi (varsa eğer) anlamak adına gelişmiş ve refah seviyesi yüksek bazı Batılı devletlerin yöneticilerinin ulaşımda kullandıkları araçlara basit bir Google araştırması üzerinden bakalım: 2018 tarihli bir habere göre, Almanya Başbakanı Angela Merkel, G20 Zirvesi'ne katılmak üzere tarifeli uçakla Madrid üzerinden Arjantin'e seyahat etmiş. 2019 tarihli bir haberde ise Hollanda Başbakanı Mark Rutte'nin ofisine bisikletiyle gittiği ifade edilmiş. Bu haberlere göre, yöneticilerin ulaşım tercihleri ile ülkenin gelişmişlik düzeyi arasında nasıl bir ilişki olduğunu anlamak zor değil. Bu noktada makam araçları ile ilgili hatırlatma yapmakta da fayda olduğunu düşünüyorum. Euronews'ten Kamuran Samar'ın 2019 yılına ait haberine göre, ülkemizde toplam kamu araç filo sayısı 115 bin, bu sayı Fransa'da ise 65 bin. Bence bu konuları tartışırken, bilimde, eğitimde ve daha kaliteli bir yaşamda millete neler sunuluyor, hepimizin bunu düşünmesi asıl elzem olan husus.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Dr. Begüm Burak
Uçaklar
Geçtiğimiz Ocak ayında muhalif medyada gözüme takılan bir haberin bugünlerde de gündem olması üzerine birkaç kelam etmek istiyorum.
Bahsettiğim haber, 5 Ocak 2021 tarihli ve Cumhurbaşkanlığı envanterine kayıtlı uçaklar ile ilgili. TBMM'de bütçe görüşmelerinde Cumhurbaşkanlığına ait uçak sayısını soran CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer'e, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'dan gelen yanıta göre, Cumhurbaşkanlığı'na kayıtlı 8 uçağın olduğunu haberlerde okuyunca “Bu kadar uçağa ne gerek var?” diye düşündüğümü hatırlıyorum. Bunu düşünen elbette sadece ben değilim. O günlerde Çakırözer şu ifadeleri kullanmıştı: “Ülkemiz ekonomik kriz ve salgınla mücadele ederken, bir kişinin kullanımında 8 uçağın bulunması israftır, lükstür, savurganlıktır. 8 uçak sadece Cumhurbaşkanı'na tahsisli bulunurken, Bakanlıklar, Genelkurmay, Emniyet'e ait VİP uçaklarla birlikte bu sayı 15-16'ları buluyor. İhtiyaç dışı uçaklar satılarak, şu zor dönemde 83 milyon için kullanılmalı.”
İddialara göre uçakların bakım giderleri devasa boyutlarda. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, iktidara geldiklerinde uçakları satacağını dile getirdiğini de biliyoruz. Kılıçdaroğlu'nun bu sözlerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda yanıt verdi. Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nu eleştirerek "Neymiş gelince uçakları satacakmış. Bir defa devlet yönetmenin ne anlama geldiğinden haberin yok. Uçakları sattığın zaman devleti yönetmiş mi oluyorsun? Dünyayı dolaşacaksın, neyle, tarifeli uçaklarla mı? Otobüsle seyahat edersin. Sonra da ben muasır medeniyetler seviyesine çıkacağım dersin. Sen bu kafayla daha çok gidersin." ifadelerini kullandı.
Devleti yönetenlerin tarifeli uçağa binmesi ile o devletin muasır medeniyet seviyesine ulaşması arasındaki ilişkiyi (varsa eğer) anlamak adına gelişmiş ve refah seviyesi yüksek bazı Batılı devletlerin yöneticilerinin ulaşımda kullandıkları araçlara basit bir Google araştırması üzerinden bakalım: 2018 tarihli bir habere göre, Almanya Başbakanı Angela Merkel, G20 Zirvesi'ne katılmak üzere tarifeli uçakla Madrid üzerinden Arjantin'e seyahat etmiş. 2019 tarihli bir haberde ise Hollanda Başbakanı Mark Rutte'nin ofisine bisikletiyle gittiği ifade edilmiş. Bu haberlere göre, yöneticilerin ulaşım tercihleri ile ülkenin gelişmişlik düzeyi arasında nasıl bir ilişki olduğunu anlamak zor değil. Bu noktada makam araçları ile ilgili hatırlatma yapmakta da fayda olduğunu düşünüyorum. Euronews'ten Kamuran Samar'ın 2019 yılına ait haberine göre, ülkemizde toplam kamu araç filo sayısı 115 bin, bu sayı Fransa'da ise 65 bin. Bence bu konuları tartışırken, bilimde, eğitimde ve daha kaliteli bir yaşamda millete neler sunuluyor, hepimizin bunu düşünmesi asıl elzem olan husus.