eri...

Her nedense ülkemizdeki bazı TV’ler ve medya kuruluşları ile trol ağırlıklı sosyal medya
hesapları 2025 yılı yılbaşının geniş kapsamlı bir şekilde kutlanması için teşvik amacı ile
dikkat çekici canhıraş bir gayretkeşlik içine giriştiler....
Ne ihtiyaç duydularsa hiç vazifeleri ve hadleri olmadığı halde Türkiye’de 2025 yılbaşını
bilhassa mütedeyyin ve muhafazakâr kesimlere de yılbaşını kutlatabilmek adına öyle bir
etki propagandasına giriştiler ki şimdiye kadar toplum ve ülke adına hiçbir hayırlı işi
olmayan bu güruhun yılbaşının kutlanmasını teşvik etmek adına canhıraş gayretkeşliği
“Acaba bu yılbaşı kutlatma teşvikinin ve gayretkeşliğin arkasında ne var?” sorularının
sorulmasına neden oldu.

Genellikle Türkiye Tel Aviv İlahiyat Fakültesi ile
iltisaklı olduğunu gizlemek ihtiyacı dahi
duymayan birkaç güya ilahiyatçıdan tutunda,
ayni merkez tarafından fonlu TV’ler, genellikle
trollerin boy gösterdiği sosyal medya hesapları
“Müslümanlar da yılbaşını kutlamalı çünkü
onların da eğlenmeye hakları var.” Gibi
gereksiz; birçok insanın eğlence anlayışına
sığmayan, özel yaşama ve kişilerin özgürlüğüne
müdahaleye giren hadsiz, çapsız ve saçma sapan
açıklamalar yapıldı.

Yetmedi, kelli felli köşe yazarları da yılbaşı kutlamasını teşvik için yılbaşı kutlamasına
karşı çıkmanın gericilik ve yobazlık olduğunu, mutlaka kutlanması gerektiği ana fikrinin
temasını işlemek için köşelerinde yazılar yazdılar.
Genel kültür seviyesi sadece üyesi olduğu internet sitelerindeki yapılan paylaşımları
ezberlemekten ibaret olan ve kopyala yapıştır ile paylaşım yapmaktan başka meziyeti
olmayan internet trolleri de tek elden hazırlanmış benzeri şablonların paylaşımını
yapmaktan geri durmadılar.
“Düğün değil bayram değil” bu etki ajanları ve troller neden bizlerin yılbaşı kutlamasına
taktılar ki yılbaşının kutlanmasının teşviki için böylesi bir gayretin içine girdiler...
Kim yılbaşını kutlayacaksa kutlasın... Yılbaşı’nı kutlamayı düşünmeyenleri neden ikna
etmeye çalışıyorsunuz veya buna neden ihtiyaç duyuyorsunuz...

Bu ve benzeri paylaşımları yapan ayak takımı diye isimlendirilen trollerin
paylaşımlarındaki yazdıklarında ve söylediklerinde akıl ve mantık aramıyorum. İnanın
onlarda neden böyle bir gayretkeşliğin içine neden girdiklerini bilmiyorlar ve farkında bile
değiller.
Bu ve benzeri paylaşımlar ile etki ajanlığı, itibar suikastı yapılan sosyal medya
hesaplarının belli merkezlerden, planlandığı, yürütüldüğü ve günü kurtarmak adına
dedikodu, bilgi kirliliği, itibar suikastı, belli kişileri yükseltme ve parlatma işlemlerinin bu
siteler ile yapıldığını artık sağır sultan bile duyduğu için biliyor...
Şimdiye kadar hedefe oturttukları siyasi iktidardan vazgeçilip daha çok dini ve İslami
mevzulara kaydırılması gerçekten dikkat çekici...
Üst akılın alt şubesi olarak çalışan ve etki ajanlığında aktif kullanılan bu oluşum, benzeri
paylaşımlar ile neyi arzuladıklarını iyi sorgulamak gerekiyor...
Bu paylaşımları, yayınları ve köşelerinde benzeri yazıları yazanların Müslümanların
yılbaşını kutlaması ve bu şekilde de eğlenmelerini düşündüğüne inanmak saf dillilikten
başka bir işe yaramaz...
Çayın taşı ile çayın kuşunu, hem de çayın bir taşı ile üç beş kuşunu vurma felsefesi üzerine
kurgulanmış ve yüzyıllar boyu bu topraklar üzerinde uygulanan pis ve pespaye tezgahlar
ile ne yapılmak isteniyor?
Bunu idrak edebilmenin yolu da geçmişin arka planından günümüze ve gelecekte neyin
planlandığına bakmak ve olayı detaylı bir şekilde irdelemek gerekiyor...
Yıllardan beri Türkiye’nin Tel Aviv bağlantılı yazar, çizer; tarikat, cemaat ve İlahiyatçıları
damızlık olarak boşu boşuna semirtilmedi...Hepsi zamanı ve zemini geldiği zaman
rollerini oynamak, kimisi reklam yüzü kimisi de günah keçisi ilan edilip kurban edilmek
üzere kurşun askerler olarak hazır kıta bekletildiler...
Bugün bu kurşun askerler konuşturulmaya ve gündem oluşturulmaya başlanmışsa orada
durup bütün ihtimallerin üzerinde düşünmek gerekiyor...
“Hadi canım bu kadarı da paranoya” diyeceklere “İyi uykular” dilemekten başka
yapılabilecek bir şey yok...
Bu nedenle de Türkiye’de gündem değiştirilmeye ve çarpıtılmaya başlandı. Bunun
arkasından da ne gelebilir diye düşünecek olanlara düşünce koridoru açmak adına yılbaşı
kutlamalarını yaygınlaştırma gayretinin altında neler olabileceğini irdelemek istiyorum...
Yukarı mahallenin penceresinden bakıldığında hem dünya hem de Türkiye’deki siyasi
konjonktür, dalgalanmalar ve gelişmeler istedikleri gibi gitmiyor...
Cumhurbaşkanlığı seçim öncesi toplanıp dağılan, 6+1 Masası vardı. Bu masanın
Suriye’deki BAAS rejiminin bekçisi ve milyar dolarcıkları ile Rusya’ya kaçan devrik lideri
Eset’e “Erdoğan gidici. Sakın seçim öncesi Erdoğan’la görüşme seçimde Erdoğan’ın
lehine olabilir. İktidara biz geliyoruz seçim sonrası sizinle iş birliğine ve tazminat ödemeye
hazırız” mahiyetinde güvenceler verildiği ortalığa saçıldı.
O günlerde “Bugün Suriye’ye savaş açsak banko Eset’i tutarım...” yazan tweet
kaldırmayı unuttukları için Google arşivinde halen duruyor. Müslümanlara nefes
aldırmadığı için yere göğe sığdıramadıkları Eset, Suriye halkından çaldıkları milyon
dolarcıkları ile tabana kuvvet Rusya’ya kaçtı. BAAS rejimi ise yer ile yeksan oldu...

“Güney sınır komşumuzun PYD olmasında” sakınca yok diyen siyasetçimiz de
Çanakkale’de Sarıçay’ı nasıl temizlerim diye kara kara düşünüyor...
Suriyeliler geri dönmeye başladılar...Kankaları Eset’in kurduğu baskıcı BAAS rejiminin
yıkılması ile yaptığı zulümler, kurduğu uyuşturucu fabrikaları bir bir ortaya saçıldı... Sınır
ötesindeki şer güçler dağıtıldı... Kısacası muhalefetin, Türkiye’nin Milli çıkarları ile
uyuşmayan Eset destekli Suriye politikaları iflas etti... PKK ve PYD politikaları da çıkmaz
sokağa doğru yol alıyor...

Bu nedenle de gündem değiştirme ve perdeleme politikaları gereği, faşist ve baskıcı
uygulamalarını devam ettirebilmek için bir tık ileri giderek insanları eğlendirmek adına
yılbaşı kutlatma baskılarını diretmeye başlamaları bir tesadüften ibaret olamaz...
İç kurdu gibi tükettikleri, nefes almalarına dahi tahammülü olmadıkları insanları
eğlencelerine ortak etmeye çalışmalarını izah edebilecek tek mantıklı bir gerekçe
bulamıyorum...
Bir halkın uyanmaya başlaması başka bir şeye benzemiyor... Şimdi halk sorguluyor...
Konuyu enlemesine araştırıyor boylamasına da irdeliyor... Yalancı çobanlıkları da ifşa
olduğu için söylediklerine ve yaptıklarına kimseyi inandıramıyorlar...
Eskiden istedikleri gibi gündem belirliyorlar... Halka istediklerini tartıştırıyor ve olmadı
bir Müslüm-Fadime benzeri senaryolar, düzmece filimler ile korku iklimi yaratabiliyorlar
ve 28 Şubat gibi dönemleri Türk halkına yaşatabiliyorlardı...
Binlerce kiralık beyinler ile trol orduları da kursanız...Allayıp pullayıp sureti haktan
görünüp puan almaya da çalışsanız da artık yapabilecekleriniz kuru bir gürültüden ve laf
kalabalığından ileri gitmiyor...
Diretmeler ve dayatmalar ile bir yere varılmasının artık mümkün olmadığını onlarda
anladılar ki dini motif ve kisveler ile haltlarına sureti haktan görünüp öyle devam
edecekler gibi duruyor...
Noel’i kutlamaya teşvik gayretkeşliği olayın giriş bölümü ise gelişme ve sonuç bölümlerini
de izlemeye ve değerlendirmeye devam edeceğiz.