SON DAKİKA
Hava Durumu

Kahverengi Gelinlik

Yazının Giriş Tarihi: 25.12.2024 19:27
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.12.2024 19:30

Suriyeli Meryem... Henüz 19 yaşındayken iki çocuğuyla eşinin şehadet haberini almış, bu acıyı kabullenmek zorunda kalmış. Kocasının cesedini bombalanan binadan çıkartıp gömme şansları bile olmamış. Yaşadığına dair en ufak bir işaret, bir iz bulunur mu ümidiyle aylarca beklemişler ve yaşamadığına kanaat getirmişler. Meryem çocuklarını da alıp Türkiye'ye sığınmış.

Evine misafir olduk, tanıştık Meryem'le. Annesi de yanındaydı. Meryem suskun ve mahcup, annesi ise rahat ve konuşkandı. Üç oğlunun çalıştığını, gelinlerinin yanında kaldığını, genç yaşta iki çocuğuyla ilgilenmek zorunda olan Meryem'in sağlık sorunlarıyla boğuştuğunu anlattı.

Meryem'in bedenine yansıyan hastalıklarının temelinde yaşadığı acılar vardı. "Evleneceğim günlerde rüyamda kahverengi gelinlik giydim." diyor. "Hayır, ben beyaz gelinlik istiyorum dedim. Ama gelinliğimin eteğinde Meryem yazıyordu. Anladım ki o benim kaderimdi. Evlendik eşimle, iki çocuğumuz oldu. Küçük Muhammed henüz bebekti. Eşimin içinde olduğu binayı Esad'ın askerleri bombaladı. O binadan neredeyse kimse sağ çıkamadı. Yine de birgün çıkıp gelir mi diye hep bekledik. Büyük oğlum her çalan kapıya "Babam geldi diye koştu. Çok bekledi, öldüğünü kabullenmesi zor oldu. Suriye'de yaşamak bizim için imkansız hale geldi. Türkiye'ye göçmek zorunda kaldık. Buraya geldikten sonra da eşimi rüyamda gördüm. Beyazlar giymişti. Ben burda çok iyiyim, sizin yanınıza gelemem." dedi.

Sednaya zindanlarında korkunç işkencelere maruz kalanları duyduktan sonra biz de artık şehit olanlara "Elhamdülillah, şehit olmuş, kurtulmuşlar." diyerek dinliyoruz. Gönül isterdi ki hiç kimse zindanlara atılmasın. Hiç kimse ölmesin. Tüm mazlum kardeşlerimiz sıhhat ve afiyet içinde misafirimiz olsunlar. Ama bazılarının gönlü o kadar dar ve karanlıktı ki... Her fırsatta, her hadisede Suriyelileri suçlamak, onlara küfretmek alışkanlık haline gelmişti.

Zalim Esad'dan kurtulan Suriye'ye bıyık altından gülüp ABD istemese yaprak kıpırdamaz. "ABD ve İsrail'in tasarrufuyla özgürleşen Suriye'ye sevinen aptal ve cahil halk." diyerek şeriat karanlığına gömülen Afganistan'ın hazin sonu Suriye'yi de bekliyor diye kehanette bulunan beyaz Türk aydınlar...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel "Selefiler yönetimi ele geçirdi. Aleviler ve diğer azınlıktaki kardeşlerimiz tehlikede diye veryansın ediyor. HTŞ ve Colani'yi terörist olarak lanse etmekte ısrarlı olan, azınlık gruplar için endişelenen Özgür Özel ve Ümit Özdağ'ın Suriye'de işkence gören, cesetleri preslenen Müslüman şehitler için en ufak bir üzüntülerine şahit olduk mu? Aksine ülkemize iltica eden Suriyelileri her fırsatta aşağılamak, halkı onlara karşı kışkırtmak ve ülkemizden defetmek üzerine bir siyaset geliştirmişlerdi, o da ellerinde patladı.

Özgür Suriye'de başını canlı yayında röportaj bitene kadar örtüp sonrasında tepkiler üzerine açan Nagehan Alçı'nın "Şeriatin ayak sesleri" algısı ne yazık ki kabul görmedi. Kübra Par'ın Colani Suriye'ye Afganistanvari bir şeriat getirir de başörtüsü mecburi olursa Türkiye gibi laik olmayı beceremezlerse endişesini dile getirmesi de kimsenin dikkatini celbetmedi.

Kadın haklarını, başörtüsü örtmek zorunda kalmamak ya da gece geç saatlerde sokağa çıkabilmekten ibaret zanneden feminist yazar ve aktivistler neden Sednaya'da işkence ve tecavüze uğrayan Suriyeli kadınlar için seslerini yükseltmiyorlar. Neden şu an Gazze'de onuru, gururu İsrailli askerleri tarafından çiğnenen kadınları savunmuyorlar. Afganistan'da kızların okuyup okuyamadıklarını dert edindikleri kadar Filistinli kızların, çocukların okula gitmemelerini dile getirmiyorlar.

BBC'nin, Ahmed Şara'yla ilk röportaj konusu, "Kızlar eğitim görebilecek mi, alkol almak isteyenler içki içebilecek mi?" oldu. Müslümanlar zulmün en ağırını, en acısını yaşarken, varil bombaları Müslümanların tepesinde patlarken kulaklarını tıkayıp gözlerini kapatanların şu an aklına gelen ilk sorular... Binbir mücadele ve bedel ödeyerek özgürleşen İslam ülkeleri hakkında merak ettikleri konular öyle utanç verici ki... Kadınların Suriye'de yaşam hakkını savunmayanlar şimdi eğitim hakkı, örtünmeme hakkı üzerine konferanslar verebiliyorlar. Suriye'de gayri müslimlerin Noel kutlamaları bile onların içini rahatlatmaya yetmedi. Laikliğe geçiş güzergahlarını tek tek Suriyelilere kör göze parmak sokar gibi gösteriyorlar. Tüm bu laik atak travmaların agresif yansımaları bize eşitlik, özgürlük, insan hakları, kadın hakları, demokrasi gibi sözcüklerin içlerinin tamamen boş, aldatmaca, göz boyama, kandırmaca kavramlar olduğunu bir kere daha göstermiş oluyor.

Aliya İzzetbegoviç'in Batı hakkında sarf ettiği cümleler ülkemizin sözde uygar aydınları için de birebir geçerliliğini korumakta. Ne diyordu Bilge Kral,

"Bunu hiç unutma evlat! Batı hiçbir zaman medenî olmamıştır ve bugünkü refahı; devam edegelen sömürgeciliği, döktüğü kan, akıttığı gözyaşı ve çektirdiği acılar üzerine kuruludur..."

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.