Soğan aylardır hem fiyatı hem de siyasetteki rolüyle dillerden düşmeyen bir sebze. Politik çağrışımına girmeden önce anti İslamic dizilerde yemek yapan soğan kokulu muhafazakar kadınlardan bahsedeceğim.
İslamofobiaya bol katkı sunan meşhur dizilerin birinde hiç yemek yapmamış mini etekli, bol kahkahalı kadın karakter, babası yaşındaki zengin muhafazakar adamın karısının ailesi ve misafirleri için yemek yapmasını burun kıvırarak izliyor. "Kocasını soğan kokularıyla karşılayacak, yazık adama." diye zengin koca için üzülüyor. Halbuki o adamları adam eden, dişinden tırnağından arttırıp çocuklarını da okutan, büyüten, saçını süpürge eden soğan kokulu annelerdir. Bu kadar fedakarlığı her eş hak eder mi? O ayrı mesele...
Evet adam sıfırdan başladığı, tırnaklarıyla kazıyarak kazandığı her kuruşta kadının katkısını belki anlamıyor. Hergün kuaförde, partilerde, alışverişte parasını çarçur etmemesinin ve kanaatkar olmasının payını göremeyebiliyor. Ancak Mefisto yani şeytan, yine de dışarıdaki boyalı, cilalı, minili, bol masraflı ve kahkahalı kadını erkeğin gözüne melâike gösterip adamı Dimyat'a pirince gönderip evindeki bulgurdan etmeğe ant içmiştir.
Dizinin ilerleyen zamanlarında adam şeytana ne kadar uyar, uymaz bilmiyoruz ancak gerçek hayatta çocuklarını, eşini diğer kadının alımına, süsüne aldanıp terkeden adamları görebiliyoruz. (Cinsiyet ayrımı yapmayacağım, zira bunu yapan kadınlar da var.) Yeni kadın tarafından iki yakası biraraya gelemeyecek kadar soyulduktan sonra erkeğin terkedildiği ve bunalıma girip soluğu eski karısının kapısında aldığı da malum neticeler.
Ve gelelim pahalı soğanla bütünleştirilmiş iktidara... Evet iktidar soğan kokan fedakar bir anne gibi her türlü imkanlarını seferber edip şehir hastaneleri, İha, Siha, yerli otomobil, hızlı tren, yollar, köprüler, okullar yaparak vatandaşların hayatını kolaylaştırmış olsa da kadir, kıymet bilmeyen koca misali bazı vatandaşlar illaki soğan, sarımsak peşine düşecekler. Reklamlarda parmaklarıyla binbir uğraşla şipşirin kalp yapan sekizli ortağın proje, icraat içermeyen kuru kuru bahar, yaz vaad eden sevgi yumağı sözlerine aldanacaklar. İktidarın pire misali olan eksiğini, kusurunu yorganı yakarak kurtulmak isteyecekler. Yaşamları boyunca bir ili, ilçeyi, SSK'yı idare etmeyi becerememiş insanlara memleketi emanet edecekler.
Sonrası mı? Sonrası, devamı henüz çekilmemiş dizi gibi meçhul... Bu arada soğan fiyatı 30₺'den 12₺'ye kadar düştü. Hergün Starbuck kafelerde 70₺'ye kahve içip bir kilo soğan alamayan sözde gariban tayfaya duyrulur.
Yoksulun, fukaranın halinden anlar görünen yıllarca kamusal alandan tatil mekanlarına kadar yalnızca kendilerini layık gören beyaz Türklerin itirazı herkesin eşit şekilde her yere girebilmesi. Devletin hizmetlerinden Türk, Kürt, Arap demeden açık kapalı ayrımı olmadan zengin, fakir herkesin faydalanabilmesi. Hademe ve hizmetliden başka hiçbir görevlinin başörtüsü takmasına izin verilmeyen bir Türkiye'den örtülü hakim, savcı, polis, subay, vali olunan günlere gelinmesi. Bakmayın şimdi Saadet'in, Gelecek'in, Deva'nın "Biz muhafazakarların özgürlüklerinin teminatıyız." demelerine. LGBT özgürlükleri, cinsiyet eşitliği konusunda bile şimdiden mutabık olmuş olmaları Batı'nın belirlediği ölçülerde uzlaşacaklarını işaret ediyor. "Kılıçdaroğlu kazanamayacak aday" diye birkaç ay önce masayı dağıtan sonra tıpış tıpış sofraya dönen Meral Akşener de diğer milliyetçi muhafazakar ortaklar da Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş destekli Kılıçdaroğlu'nu ve HDP'yi kenardan izlemeye mahkum.
Batı ülkelerinin gazete ve dergi kapakları Cumhurbaşkanımız Erdoğan'a "Dikdatör sultan, Osmanlı padişahı gidecek." başlıkları atarlarken Kılıçdaroğlu'nun zaferini ellerinde kadehleriyle beklemeleri de enteresan değil mi? Bunun Irak'a, Suriye'ye, Libya'ya, Mısır'a getirdikleri muhteşem demokrasiyi bir türlü Türkiye'ye getirememiş olmalarıyla hiç alakası yok mu?
Evet birkaç gün sonra millet iradesini kullanacak, sandığa gidecek. Ben inanıyorum ki her türlü algı oyunlarına rağmen millet kendisine şefkatli bir ebeveyn gibi kendi gövdesini siper edip emek veren Erdoğan'ı yalnız bırakmayacak. Kolları sıvanmış beyaz gömlekli soğanlı, anti ataerkil, hamarat politik videoları Kemal Kılıçdaroğlu'nun mutfağında kalmaya mahkum olacak...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Havva Bütün Saraç
Soğan Kokulu Kadın
Soğan aylardır hem fiyatı hem de siyasetteki rolüyle dillerden düşmeyen bir sebze. Politik çağrışımına girmeden önce anti İslamic dizilerde yemek yapan soğan kokulu muhafazakar kadınlardan bahsedeceğim.
İslamofobiaya bol katkı sunan meşhur dizilerin birinde hiç yemek yapmamış mini etekli, bol kahkahalı kadın karakter, babası yaşındaki zengin muhafazakar adamın karısının ailesi ve misafirleri için yemek yapmasını burun kıvırarak izliyor. "Kocasını soğan kokularıyla karşılayacak, yazık adama." diye zengin koca için üzülüyor. Halbuki o adamları adam eden, dişinden tırnağından arttırıp çocuklarını da okutan, büyüten, saçını süpürge eden soğan kokulu annelerdir. Bu kadar fedakarlığı her eş hak eder mi? O ayrı mesele...
Evet adam sıfırdan başladığı, tırnaklarıyla kazıyarak kazandığı her kuruşta kadının katkısını belki anlamıyor. Hergün kuaförde, partilerde, alışverişte parasını çarçur etmemesinin ve kanaatkar olmasının payını göremeyebiliyor. Ancak Mefisto yani şeytan, yine de dışarıdaki boyalı, cilalı, minili, bol masraflı ve kahkahalı kadını erkeğin gözüne melâike gösterip adamı Dimyat'a pirince gönderip evindeki bulgurdan etmeğe ant içmiştir.
Dizinin ilerleyen zamanlarında adam şeytana ne kadar uyar, uymaz bilmiyoruz ancak gerçek hayatta çocuklarını, eşini diğer kadının alımına, süsüne aldanıp terkeden adamları görebiliyoruz. (Cinsiyet ayrımı yapmayacağım, zira bunu yapan kadınlar da var.) Yeni kadın tarafından iki yakası biraraya gelemeyecek kadar soyulduktan sonra erkeğin terkedildiği ve bunalıma girip soluğu eski karısının kapısında aldığı da malum neticeler.
Ve gelelim pahalı soğanla bütünleştirilmiş iktidara... Evet iktidar soğan kokan fedakar bir anne gibi her türlü imkanlarını seferber edip şehir hastaneleri, İha, Siha, yerli otomobil, hızlı tren, yollar, köprüler, okullar yaparak vatandaşların hayatını kolaylaştırmış olsa da kadir, kıymet bilmeyen koca misali bazı vatandaşlar illaki soğan, sarımsak peşine düşecekler. Reklamlarda parmaklarıyla binbir uğraşla şipşirin kalp yapan sekizli ortağın proje, icraat içermeyen kuru kuru bahar, yaz vaad eden sevgi yumağı sözlerine aldanacaklar. İktidarın pire misali olan eksiğini, kusurunu yorganı yakarak kurtulmak isteyecekler. Yaşamları boyunca bir ili, ilçeyi, SSK'yı idare etmeyi becerememiş insanlara memleketi emanet edecekler.
Sonrası mı? Sonrası, devamı henüz çekilmemiş dizi gibi meçhul... Bu arada soğan fiyatı 30₺'den 12₺'ye kadar düştü. Hergün Starbuck kafelerde 70₺'ye kahve içip bir kilo soğan alamayan sözde gariban tayfaya duyrulur.
Yoksulun, fukaranın halinden anlar görünen yıllarca kamusal alandan tatil mekanlarına kadar yalnızca kendilerini layık gören beyaz Türklerin itirazı herkesin eşit şekilde her yere girebilmesi. Devletin hizmetlerinden Türk, Kürt, Arap demeden açık kapalı ayrımı olmadan zengin, fakir herkesin faydalanabilmesi. Hademe ve hizmetliden başka hiçbir görevlinin başörtüsü takmasına izin verilmeyen bir Türkiye'den örtülü hakim, savcı, polis, subay, vali olunan günlere gelinmesi. Bakmayın şimdi Saadet'in, Gelecek'in, Deva'nın "Biz muhafazakarların özgürlüklerinin teminatıyız." demelerine. LGBT özgürlükleri, cinsiyet eşitliği konusunda bile şimdiden mutabık olmuş olmaları Batı'nın belirlediği ölçülerde uzlaşacaklarını işaret ediyor. "Kılıçdaroğlu kazanamayacak aday" diye birkaç ay önce masayı dağıtan sonra tıpış tıpış sofraya dönen Meral Akşener de diğer milliyetçi muhafazakar ortaklar da Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş destekli Kılıçdaroğlu'nu ve HDP'yi kenardan izlemeye mahkum.
Batı ülkelerinin gazete ve dergi kapakları Cumhurbaşkanımız Erdoğan'a "Dikdatör sultan, Osmanlı padişahı gidecek." başlıkları atarlarken Kılıçdaroğlu'nun zaferini ellerinde kadehleriyle beklemeleri de enteresan değil mi? Bunun Irak'a, Suriye'ye, Libya'ya, Mısır'a getirdikleri muhteşem demokrasiyi bir türlü Türkiye'ye getirememiş olmalarıyla hiç alakası yok mu?
Evet birkaç gün sonra millet iradesini kullanacak, sandığa gidecek. Ben inanıyorum ki her türlü algı oyunlarına rağmen millet kendisine şefkatli bir ebeveyn gibi kendi gövdesini siper edip emek veren Erdoğan'ı yalnız bırakmayacak. Kolları sıvanmış beyaz gömlekli soğanlı, anti ataerkil, hamarat politik videoları Kemal Kılıçdaroğlu'nun mutfağında kalmaya mahkum olacak...