SON DAKİKA
Hava Durumu

Cumhurbaşkanlığı Sisteminin ilk Yılı ve Kabine Revizyonu

Yazının Giriş Tarihi: 12.07.2019 10:32
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.07.2019 10:32

16 Nisan 2017 Halkoylaması sonucu alınan % 51,4 Evet oyu ile Türkiye Cumhuriyeti, ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi' olarak adlandırılan yeni bir yönetim sistemine geçmiş oldu. Bu sistemin ilk seçimleri de 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan seçimlerde fiili olarak da gerçekleştirilmiş oldu. Bu seçimlerle de Recep Tayyip Erdoğan seçilmiş ilk cumhurbaşkanı olmanın yanında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin ilk Başkanı olarak seçildi.

Yeni sistemin hemen oturması pek mümkün değildi. Ancak, kamuoyunda öyle bir algı oluşturuldu ki sanki yeni sistem ile her şey düzelecek, Türkiye tüm kronik sorunlarından kurtulacaktı. Beklenti yüksekti ve gerçekleşmesi de mümkün değildi. Üstelik yeni sistemi hala anlayamayan ve anlatamayan AK Partili siyasetçiler bile vardı.

Öncelikle yeni sistem ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın partili olduğu, partili cumhurbaşkanı olarak da doğal olarak kendi partisinin belediye başkanı adayı için oy isteyeceği anlaşılamadı, anlatılamadı. Bu sebeple de Cumhurbaşkanlığı makamı yıpratılmaya çalışıldı.

Bu yeni sistemde kamuoyu algısı açısından, Ziya Selçuk, Murat Kurum, Mustafa Varank ve Hulusi Akar dışındaki siyaset dışından gelen bakanlar da pek varlık gösteremediler. Siyaset içerisinden gelen Berat Albayrak, Süleyman Soylu, Abdülhamit Gül ve Mevlüt Çavuşoğlu ise oldukça başarılı bir performans sergilediler.

Yeni sistem için bazı bakanlıkların birleşmesinden dolayı belli ölçüde yönetim açısından zorlukların olduğu ve eleştirilerin yöneldiği noktalar var. Bunlardan Hazine ve Maliye Bakanlığının birleştirilmesi, Aile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Tarım Orman ve Su İşleri Bakanlığı'nın birleştirilmesi yönetim ve uygulama açısından bazı sorunları beraberinde getirdi. Önümüzdeki dönemde bu bakanlıkların tekrar ayrılması gibi bir durumun da gündeme gelme ihtimali Ankara'da konuşulan konulardan.

Bir taraftan yeni parti kurma çalışmaları da tartışılırken atladığımız bir husus var ki o da 1969'dan beri Türkiye ilk kez seçimsiz 4 yıl geçirecek. Bu Türkiye için yapısal problemlerin çözülmesi, yeni sistemin oturtulması açısından büyük bir fırsat. Ülke olarak, kısır siyasal tartışmaları bir kenara bırakıp, başta S 400, Doğu Akdeniz –ki Suriye meselesi de bu mesele ile doğrudan ilgilidir- temel problemlerimizi çözüp, 2023 yılına emin adımlarla yürüyelim. Yaşanılanlar itibariyle -Gezi, 17-25 olayları ve 15 Temmuz Darbe Girişimi- ve sürenin az kalması hasebiyle Türkiye'nin 2023 Hedeflerine ulaşması artık zor gözükse de hedefler revize edilerek, Türk Milleti Cumhuriyetin 100. yılına sükun ve istikrarla girmeyi hakkediyor.

Muhalefet, Ankara ve İstanbul gibi iki büyük metropol şehri kazandıktan sonra tartışmaları bir dahaki seçim sürecine bırakıp hükümet ile belli konularda uzlaşıp 100. yıla Türkiye'nin istikrarlı bir şekilde girmesini sağlayabilir. Bu durum beklediğim bir durum olmasa da temennim olduğunu söylemeliyim.

Unutmamamız gerekiyor ki başka Türkiye yok ve hepimiz aynı gemideyiz.

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.