Şiddetin bir topluma en büyük kötülüğü sadece öldürme ve acı çektirme değil…
En tehlikelisi toplumları birbirlerine karşı kin ve nefretle doldurmasıdır. Tehlikenin bu kör şiddeti de git gide PKK üzerinden azgınlaşan bir Kürt düşmanlığına dönüşmesi. İşte esas tehlike budur. Ve bu tehlikenin önüne acilen geçmek gerekiyor. Toplumun tüm damarlarına PKK şiddeti, vahşeti, azgınlığı ırkçılığı yayılmaya çalışılıyor.
Eğer bu ülkenin siyasetçileri, aydınları, okur yazarları tehlikenin bu boyutunu doğru bir dille doğru bir anlatımla ifade etmezlerse korkarım gidişat hiç de iyi olmayacak…
Peki nedir bu doğru ifade?
Düşünebiliyor musunuz? Yüz yıllık bir zaman ölçeğinde sırf şapka takmadığı için insanları öldüren, kılık kıyafetinden ötürü yargılayan, camileri ahırlara dönüştüren tek tipleştiren, ezanı Türkçe'ye çeviren, bunlarla kalmayıp Dersim'de binlerce insanı övünerek kendi ifadeleriyle “fareler gibi zehirleyen”, Menderes'i idam ettiren 10 yılda bir darbe yapıp binlerce insana işkence eden yüzlerce genci darağacında sallandıran, milyonlara acı çektiren zihniyete Türk demedik. Kemalizm dedik. Ulus Devletçi anlayış dedik. Vesayet rejimi dedik.. Ama ‘Türkler yaptı' demedik.
Aynı şekilde yüzlerce insanı gözünü kırpmadan öldüren, bomba atan, vahşice infazlar işleyen, şiddetten başka hiçbir yöntem tanımayan DHKP-C'ye de Türk ve Türkler demedik. Sol, Komünist ya da Stalinist örgüt dedik.
Bir diğeri Ortadoğu'yu kana bulayan katil rejimleri meşru hale getiren nerede bir Müslüman varsa ona saldıran kafa kesen, insanları diri diri yakan, boğan IŞİD'e de Müslüman demedik. Sapkın ideoloji dedik, ajan örgütlenmesi dedik, Birilerinin piyonu dedik. Ama Müslüman demedik… Ki doğrusu da budur. Çünkü bir örgütü bir ideolojiyi yaşadığı toplumla adlandırdığınız zaman o toplumu da karşısındaki toplumu da zehirlersiniz. Büyük yıllar sürecek kin ve nefret tohumları ekersiniz. Tıpkı PKK'nin hiçbir ahlaki kuralı kalmamış, hiçbir vicdani ölçeğe tabi tutulamayacak, artık siyasi kriterlerde bile değerlendirilmesi mümkün olmayan bu şiddet ve bu şiddet üzerinden kazanım elde etme politikası onun Stalinist ve Baasçı yapısından başka bir şey değildir.
Eğer ırkçı değilseniz yukarıda saydığımız örneklerde olduğu gibi PKK deyince de aklımıza Kürt gelmemeli, dilimize Kürt gelmemeli…
O zaman biz şiddeti de şiddet üzerinden kazanım arayanları da ve bu toplumu bir birine düşman etmek isteyen o zehirli hamleleri de boşa çıkarmış oluruz.
Doğru duruş budur. Şiddete karşı bizlerin yegane anahtarı da budur. Vicdan ve sevgi bunu gerektirir...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İlhami Işık
PKK deyince aklımıza ne gelmeli?
Şiddetin bir topluma en büyük kötülüğü sadece öldürme ve acı çektirme değil…
En tehlikelisi toplumları birbirlerine karşı kin ve nefretle doldurmasıdır. Tehlikenin bu kör şiddeti de git gide PKK üzerinden azgınlaşan bir Kürt düşmanlığına dönüşmesi. İşte esas tehlike budur. Ve bu tehlikenin önüne acilen geçmek gerekiyor. Toplumun tüm damarlarına PKK şiddeti, vahşeti, azgınlığı ırkçılığı yayılmaya çalışılıyor.
Eğer bu ülkenin siyasetçileri, aydınları, okur yazarları tehlikenin bu boyutunu doğru bir dille doğru bir anlatımla ifade etmezlerse korkarım gidişat hiç de iyi olmayacak…
Peki nedir bu doğru ifade?
Düşünebiliyor musunuz? Yüz yıllık bir zaman ölçeğinde sırf şapka takmadığı için insanları öldüren, kılık kıyafetinden ötürü yargılayan, camileri ahırlara dönüştüren tek tipleştiren, ezanı Türkçe'ye çeviren, bunlarla kalmayıp Dersim'de binlerce insanı övünerek kendi ifadeleriyle “fareler gibi zehirleyen”, Menderes'i idam ettiren 10 yılda bir darbe yapıp binlerce insana işkence eden yüzlerce genci darağacında sallandıran, milyonlara acı çektiren zihniyete Türk demedik. Kemalizm dedik. Ulus Devletçi anlayış dedik. Vesayet rejimi dedik.. Ama ‘Türkler yaptı' demedik.
Aynı şekilde yüzlerce insanı gözünü kırpmadan öldüren, bomba atan, vahşice infazlar işleyen, şiddetten başka hiçbir yöntem tanımayan DHKP-C'ye de Türk ve Türkler demedik. Sol, Komünist ya da Stalinist örgüt dedik.
Bir diğeri Ortadoğu'yu kana bulayan katil rejimleri meşru hale getiren nerede bir Müslüman varsa ona saldıran kafa kesen, insanları diri diri yakan, boğan IŞİD'e de Müslüman demedik. Sapkın ideoloji dedik, ajan örgütlenmesi dedik, Birilerinin piyonu dedik. Ama Müslüman demedik… Ki doğrusu da budur. Çünkü bir örgütü bir ideolojiyi yaşadığı toplumla adlandırdığınız zaman o toplumu da karşısındaki toplumu da zehirlersiniz. Büyük yıllar sürecek kin ve nefret tohumları ekersiniz. Tıpkı PKK'nin hiçbir ahlaki kuralı kalmamış, hiçbir vicdani ölçeğe tabi tutulamayacak, artık siyasi kriterlerde bile değerlendirilmesi mümkün olmayan bu şiddet ve bu şiddet üzerinden kazanım elde etme politikası onun Stalinist ve Baasçı yapısından başka bir şey değildir.
Eğer ırkçı değilseniz yukarıda saydığımız örneklerde olduğu gibi PKK deyince de aklımıza Kürt gelmemeli, dilimize Kürt gelmemeli…
O zaman biz şiddeti de şiddet üzerinden kazanım arayanları da ve bu toplumu bir birine düşman etmek isteyen o zehirli hamleleri de boşa çıkarmış oluruz.
Doğru duruş budur.
Şiddete karşı bizlerin yegane anahtarı da budur.
Vicdan ve sevgi bunu gerektirir...