Uzun bir aradan sonra BaşkanErdoğan'ın Diyarbakır'da "çözümsüreci"ni merkeze alan konuşmasısiyasette ciddi bir dalgalanmaya yol açtı. "Acaba yeni bir çözüm süreci mi başlıyor?"diyenlerin sayısı bir hayli fazla. Bunun nedeni de konuşmanın zamanlaması. Zamanlama önemli; çünkü konuşma, teröre karşı içeride ve dışarıda verilen başarılı bir mücadelenin üzerine geldi. Başta Diyarbakır olmak üzere Kürt anaların başlattığı güçlü bir sivil hareketin devrede olduğu bir zeminde yapıldı. Dahası şiddetle arasına mesafe koyamayan HDP içinde arayışların olduğu, hatta AyhanBilgen'in açık açık yeni bir partiden söz ettiği günlerde gerçekleşti. Tabii buna, giderek nefes almakta zorlanan, sıkışan Kandil baronlarının; "sokağainin" feryatlarının çoğaldığını da eklemek gerekir. Başkan Erdoğan işte bu siyasi zeminde Diyarbakır'da Kürtlerle buluşuyor ve samimiyetle onlara yüreğini açıyordu. "Her türlü riski göze alarak başlattığımızçözüm sürecinde neler yaşadığımızınşahidi sizlersiniz. Biz çözümsürecini niye başlattık? Yeter ki artıkanneler ağlamasın dedik, yeter kiakan kan dursun dedik, yeter ki milletimizher kökenden, her inançtan,her meşrepten insanıyla kardeş olsundedik. Bu bölgenin insanları demokrasiden,ekonomik büyümeden nasibinialsın diye baldıran zehri de olsa,bu meydanda söyledim, içeriz dedik. Samimiyetle başlattığımız bir sürecibunlar provoke ettiler, zehirlediler,istismar ettiler ve sonunda tamamenyıktılar." Bu yaklaşım, yeni dönem siyasetininipucuydu.
ÇÖZÜM SÜRECİNİ BİTİRMEK İÇİNKİM SİZE TALİMAT VERDİ? Yeni dönemde, şiddete tapan, emperyalistlerle iş tutan örgütler yok, halk vardı. Diyarbakır'da, Almanya'da, İzmir'de, Muş'ta aylardır HDP önünde evlat nöbeti tutan Kürt analar ve babalar vardı. Yatırımları yakıp yıkan, Silvan Barajı'na "PKK militanları rahat dolaşamıyor" diye karşı çıkan Demirtaş'lar yok, yatırım ve adalet isteyenler vardı. Bu yüzden Başkan Erdoğan tıpkı 15 Temmuz gecesinde olduğu gibi halkı, kendi kaderine sahip çıkmaya çağırıyor ve yeni siyaset tarzını açıklıyordu: "Bunları gördüğünüz her yerdeyakalarına yapışın, sorun, sorgulayın. Çözüm sürecini bitirmek için kimsize talimat verdi, bunu sorun. YasinBörü'yü böylesine zalim bir şekildeöldürmek için sebebiniz neydi, bunusorun. Suriye'de önünüze gelen herkesinaparatı olma talimatını kimdenaldınız, bunu sorun. Bunları ısrarlasorun ki bir sürü yalan, dalavere,sahtekârlık ve ikiyüzlülükle karşınızaçıkıp sizleri oyalamasınlar." Bu yeni bir çözüm süreci değil, yenibir siyaset tarzıydı. Yazar Orhan Miroğlubu dönemi, Başkan Erdoğan'ın"Diyarbakır'la olan kavlimizi (sözverme, sözleşme) yenilemeye geldik"sözüyle açıklıyor. Bir anlamda halka verilensöz yenileniyor, devam ettiriliyordu.
HDP'DE YENİ PARTİ ARAYIŞI Bu siyaset tarzı, doğal olarak başkapartileri de etkileyecek. İktidar umudunuHDP'ye bağlayan CHP ve İP'in süreci kaygıylaizledikleri çok açık. Çünkü onlar, HDPile açık ve ilkeli bir birliktelik yapmadıklarıiçin her an HDP'nin ellerinden kayıp gideceğikorkusu yaşıyorlar. Bu yüzden bütüngözler HDP'de ve HDP'de nelerin olacağında. Orada henüz bir deprem yaşanmıyor ama öncü sarsıntılar var. Sırrı SüreyyaÖnder'in Millet İttifakı'na yönelik "körbıçak" açıklaması ve Ayhan Bilgen'in aylar önceden başlayan, "Yeni bir muhalefettarzı, siyasette iktidar olmadanda değişimin önünü açabilir" çıkışları yeni bir parti arayışının ilk işareti... Başkan Erdoğan'ın bölge ziyaretleri bu arayışları daha da hızlandıracak.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mahmut Övür
'Diyarbakır’la olan kavlimizi yenilemeye geldik'
Uzun bir aradan sonra Başkan Erdoğan'ın Diyarbakır'da "çözüm süreci"ni merkeze alan konuşması siyasette ciddi bir dalgalanmaya yol açtı. "Acaba yeni bir çözüm süreci mi başlıyor?" diyenlerin sayısı bir hayli fazla. Bunun nedeni de konuşmanın zamanlaması.
Zamanlama önemli; çünkü konuşma, teröre karşı içeride ve dışarıda verilen başarılı bir mücadelenin üzerine geldi.
Başta Diyarbakır olmak üzere Kürt anaların başlattığı güçlü bir sivil hareketin devrede olduğu bir zeminde yapıldı. Dahası şiddetle arasına mesafe koyamayan HDP içinde arayışların olduğu, hatta Ayhan Bilgen'in açık açık yeni bir partiden söz ettiği günlerde gerçekleşti.
Tabii buna, giderek nefes almakta zorlanan, sıkışan Kandil baronlarının; "sokağa inin" feryatlarının çoğaldığını da eklemek gerekir.
Başkan Erdoğan işte bu siyasi zeminde Diyarbakır'da Kürtlerle buluşuyor ve samimiyetle onlara yüreğini açıyordu.
"Her türlü riski göze alarak başlattığımız çözüm sürecinde neler yaşadığımızın şahidi sizlersiniz. Biz çözüm sürecini niye başlattık? Yeter ki artık anneler ağlamasın dedik, yeter ki akan kan dursun dedik, yeter ki milletimiz her kökenden, her inançtan, her meşrepten insanıyla kardeş olsun dedik. Bu bölgenin insanları demokrasiden, ekonomik büyümeden nasibini alsın diye baldıran zehri de olsa, bu meydanda söyledim, içeriz dedik. Samimiyetle başlattığımız bir süreci bunlar provoke ettiler, zehirlediler, istismar ettiler ve sonunda tamamen yıktılar."
Bu yaklaşım, yeni dönem siyasetinin ipucuydu.
ÇÖZÜM SÜRECİNİ BİTİRMEK İÇİN KİM SİZE TALİMAT VERDİ?
Yeni dönemde, şiddete tapan, emperyalistlerle iş tutan örgütler yok, halk vardı. Diyarbakır'da, Almanya'da, İzmir'de, Muş'ta aylardır HDP önünde evlat nöbeti tutan Kürt analar ve babalar vardı. Yatırımları yakıp yıkan, Silvan Barajı'na "PKK militanları rahat dolaşamıyor" diye karşı çıkan Demirtaş'lar yok, yatırım ve adalet isteyenler vardı. Bu yüzden Başkan Erdoğan tıpkı 15 Temmuz gecesinde olduğu gibi halkı, kendi kaderine sahip çıkmaya çağırıyor ve yeni siyaset tarzını açıklıyordu:
"Bunları gördüğünüz her yerde yakalarına yapışın, sorun, sorgulayın. Çözüm sürecini bitirmek için kim size talimat verdi, bunu sorun. Yasin Börü'yü böylesine zalim bir şekilde öldürmek için sebebiniz neydi, bunu sorun. Suriye'de önünüze gelen herkesin aparatı olma talimatını kimden aldınız, bunu sorun. Bunları ısrarla sorun ki bir sürü yalan, dalavere, sahtekârlık ve ikiyüzlülükle karşınıza çıkıp sizleri oyalamasınlar."
Bu yeni bir çözüm süreci değil, yeni bir siyaset tarzıydı. Yazar Orhan Miroğlu bu dönemi, Başkan Erdoğan'ın "Diyarbakır'la olan kavlimizi (söz verme, sözleşme) yenilemeye geldik" sözüyle açıklıyor. Bir anlamda halka verilen söz yenileniyor, devam ettiriliyordu.
HDP'DE YENİ PARTİ ARAYIŞI
Bu siyaset tarzı, doğal olarak başka partileri de etkileyecek. İktidar umudunu HDP'ye bağlayan CHP ve İP'in süreci kaygıyla izledikleri çok açık. Çünkü onlar, HDP ile açık ve ilkeli bir birliktelik yapmadıkları için her an HDP'nin ellerinden kayıp gideceği korkusu yaşıyorlar. Bu yüzden bütün gözler HDP'de ve HDP'de nelerin olacağında.
Orada henüz bir deprem yaşanmıyor ama öncü sarsıntılar var. Sırrı Süreyya Önder'in Millet İttifakı'na yönelik "kör bıçak" açıklaması ve Ayhan Bilgen'in aylar önceden başlayan, "Yeni bir muhalefet tarzı, siyasette iktidar olmadan da değişimin önünü açabilir" çıkışları yeni bir parti arayışının ilk işareti...
Başkan Erdoğan'ın bölge ziyaretleri bu arayışları daha da hızlandıracak.