Suriye meselesi genelde siyasetin gündemini değiştirse de CHP'nin gündemi pek değişmiyor. Dün "Suriye'de neişimiz var?" diyen CHP'liler bugün de Suriye'de olup bitenlerden çok parti içine odaklanmış durumda. Dört siyasi aktörün ekibi de parti içi iktidar savaşına yığınak yapmakla meşgul. Kimi delege hesabı yapıyor, kimi yeni gazete çıkarma derdinde, kimi de rakibinin açığını bulma peşinde. Ama hepsi, daha çok İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun "diplomave ahmak" davasının nasıl sonuçlanacağını merak ediyor. Çünkü bu konu, İmamoğlu dâhil hepsinin siyasi geleceğini yakından ilgilendiriyor. Ortaya çıkacak negatif bir sonuç bütün dengeleri altüst edebilir.
Aylardır kamuoyu ve medya da ağırlıkla "diploma" meselesine neden açıklık getirilmediğini sorup duruyor. Kimi YÖK'e sesleniyor, kimi diplomayı veren İstanbul Üniversitesi'ne... Hiçbiri de cevap vermiş değil. Bu kadar zor mu acaba?
Biraz araştırınca zor olmadığını öğrendim. Önce İstanbul Üniversitesi'nden bir yetkiliyle konuştum. Verdiği cevap yukarıyı yani YÖK'ü işaret ediyordu: "Biz cevabımızı ilettik.Kararı onlar verecek."
Peki YÖK aylardır tartışılan bu konuda ne bekliyor?
Cevabı aranan soru belli: "Ekrem İmamoğlu, GirneAmerikan Üniversitesiİşletme Bölümü'nden,İstanbul Üniversitesiİngilizce İşletmeBölümü'ne 1990 yılındanasıl yatay geçiş yaptı? Otarihte denkliği kabul edilmeyenbir okuldan bir devletüniversitesine yataygeçiş yapmak mümkün mü?"
Bu sorulara YÖK'ten önce İmamoğlu cevap verdi. Ona göre sorun yoktu: "Ben 90yılında bu okula geçişyaptım. Ben bu okulageçiş yapıldığını 89 yılındaöğrendim. Burada 3-4yılında böyle geçişleryapıldı. Sonra kapatıldı."
Peki YÖK'ün bir cevabı yok mu? Duyduklarım bir cevabı olduğunu gösteriyor. Ancak olay 25 yıl önceye dayandığı için biraz karmaşıkmış. Önce İmamoğlu'na iyi haberi verelim. YÖK'e göre ortada bir "suç" var ama zaman aşımına uğradığı için herhangi bir cezai soruşturma açılma olasılığı yok.
Ancak iş burada bitmiyor. Şimdi de kötü haberi verelim. Dosya idari hukuk açısından incelenmek üzere Danıştay'a gönderilmiş. Ortada zaman aşımına uğrayan bir suç var ama o suç sonucu elde edilen bir diploma da var. Şimdi Danıştay suç işlenerek eldeedilen o diplomanın geçerliolup olmayacağına karar verecek.
Siyasette dengeleri değiştirecek yeni bir tartışmaya hazır olun. İşin en ilginç tarafı da bu sürecin bir ayağının dönemin en etkili siyasi aktörlerinden rahmetli Mesut Yılmaz'a kadar uzaması. Doğal olarak bu süreci en iyi bilen isim de o tarihlerde Anavatan Partisi'nde olan baba Hasan İmamoğlu.
Baba İmamoğlu o günleri hatırlar mı yoksa oğlunun sık sık yaptığı gibi "Hatırlamıyorum" mu der bilemem ama bu iş diplomanın iptaline kadar giderse CHP'de birileri sevinç çığlıkları atarken birileri de derin hayal kırıklığı yaşar ve dengeler değişir.
***
LİSE MEZUNU ECEVİT'İN VİCDAN AZABI
İmamoğlu'nun diploma meselesi bana rahmetli Ecevit'i hatırlattı. CHP'liler 74 yıldır iktidar olamadıkları gibi içlerinden seçimle gelen bir cumhurbaşkanı da çıkaramadı. Buna en yakın isim Ecevit'ti. Ama onun da bir handikabı vardı. Mehmet Çetingüleç'in yazdığı anılar kitabında 60 darbesi sonrası Anayasa çalışmalarına katılan Ecevit o handikabı şöyle anlatır:
"Anayasa çalışmalarınakatkıda bulundum.Bir noktada itirazım vardı,ama itirazımı dile getiremedim.O da şuydu:Cumhurbaşkanının mutlakaüniversite mezunuolması şartı getiriliyordu.Neden böyle bir şart koymuşlardıAnayasa taslağına?Çünkü rahmetli CelalBayar okul (üniversite)bitirmemişti ve onun yenidenseçilmesini engellemekistiyorlardı. Bu banahiç gerçekçi gelmiyordu.Dünyada üniversitemezunu olan, memleketineçok kötülük yapmış birçokcumhurbaşkanı, birçokdevlet başkanı vardı. Amabu maddeye karşı çıkamıyordum,çünkü ben deüniversite mezunu değildim.Kendim için öyle birşey istiyormuşum sanılırdüşüncesiyle bu şartınkonulmasına karşı çıkamamıştım.Bunun için de vicdanazabı duyuyorum..."
Nihayet 2 binin başında Demirel'in cumhurbaşkanlığı bitince bu şans doğdu ama Ecevit, kendisi için o yasanın değişmesini istemedi. Keşke CHP'lilerin tek sorunu "diploma" olsa...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mahmut Övür
YÖK’ten İmamoğlu’na diploma sürprizi
Suriye meselesi genelde siyasetin gündemini değiştirse de CHP'nin gündemi pek değişmiyor. Dün "Suriye'de ne işimiz var?" diyen CHP'liler bugün de Suriye'de olup bitenlerden çok parti içine odaklanmış durumda. Dört siyasi aktörün ekibi de parti içi iktidar savaşına yığınak yapmakla meşgul. Kimi delege hesabı yapıyor, kimi yeni gazete çıkarma derdinde, kimi de rakibinin açığını bulma peşinde. Ama hepsi, daha çok İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun "diploma ve ahmak" davasının nasıl sonuçlanacağını merak ediyor. Çünkü bu konu, İmamoğlu dâhil hepsinin siyasi geleceğini yakından ilgilendiriyor. Ortaya çıkacak negatif bir sonuç bütün dengeleri altüst edebilir.
Aylardır kamuoyu ve medya da ağırlıkla "diploma" meselesine neden açıklık getirilmediğini sorup duruyor. Kimi YÖK'e sesleniyor, kimi diplomayı veren İstanbul Üniversitesi'ne... Hiçbiri de cevap vermiş değil. Bu kadar zor mu acaba?
Biraz araştırınca zor olmadığını öğrendim. Önce İstanbul Üniversitesi'nden bir yetkiliyle konuştum. Verdiği cevap yukarıyı yani YÖK'ü işaret ediyordu: "Biz cevabımızı ilettik. Kararı onlar verecek."
Peki YÖK aylardır tartışılan bu konuda ne bekliyor?
Cevabı aranan soru belli: "Ekrem İmamoğlu, Girne Amerikan Üniversitesi İşletme Bölümü'nden, İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü'ne 1990 yılında nasıl yatay geçiş yaptı? O tarihte denkliği kabul edilmeyen bir okuldan bir devlet üniversitesine yatay geçiş yapmak mümkün mü?"
Bu sorulara YÖK'ten önce İmamoğlu cevap verdi. Ona göre sorun yoktu: "Ben 90 yılında bu okula geçiş yaptım. Ben bu okula geçiş yapıldığını 89 yılında öğrendim. Burada 3-4 yılında böyle geçişler yapıldı. Sonra kapatıldı."
Peki YÖK'ün bir cevabı yok mu? Duyduklarım bir cevabı olduğunu gösteriyor. Ancak olay 25 yıl önceye dayandığı için biraz karmaşıkmış. Önce İmamoğlu'na iyi haberi verelim. YÖK'e göre ortada bir "suç" var ama zaman aşımına uğradığı için herhangi bir cezai soruşturma açılma olasılığı yok.
Ancak iş burada bitmiyor. Şimdi de kötü haberi verelim. Dosya idari hukuk açısından incelenmek üzere Danıştay'a gönderilmiş. Ortada zaman aşımına uğrayan bir suç var ama o suç sonucu elde edilen bir diploma da var. Şimdi Danıştay suç işlenerek elde edilen o diplomanın geçerli olup olmayacağına karar verecek.
Siyasette dengeleri değiştirecek yeni bir tartışmaya hazır olun. İşin en ilginç tarafı da bu sürecin bir ayağının dönemin en etkili siyasi aktörlerinden rahmetli Mesut Yılmaz'a kadar uzaması. Doğal olarak bu süreci en iyi bilen isim de o tarihlerde Anavatan Partisi'nde olan baba Hasan İmamoğlu.
Baba İmamoğlu o günleri hatırlar mı yoksa oğlunun sık sık yaptığı gibi "Hatırlamıyorum" mu der bilemem ama bu iş diplomanın iptaline kadar giderse CHP'de birileri sevinç çığlıkları atarken birileri de derin hayal kırıklığı yaşar ve dengeler değişir.
***
LİSE MEZUNU ECEVİT'İN VİCDAN AZABI
İmamoğlu'nun diploma meselesi bana rahmetli Ecevit'i hatırlattı. CHP'liler 74 yıldır iktidar olamadıkları gibi içlerinden seçimle gelen bir cumhurbaşkanı da çıkaramadı. Buna en yakın isim Ecevit'ti. Ama onun da bir handikabı vardı. Mehmet Çetingüleç'in yazdığı anılar kitabında 60 darbesi sonrası Anayasa çalışmalarına katılan Ecevit o handikabı şöyle anlatır:
"Anayasa çalışmalarına katkıda bulundum. Bir noktada itirazım vardı, ama itirazımı dile getiremedim. O da şuydu: Cumhurbaşkanının mutlaka üniversite mezunu olması şartı getiriliyordu. Neden böyle bir şart koymuşlardı Anayasa taslağına? Çünkü rahmetli Celal Bayar okul (üniversite) bitirmemişti ve onun yeniden seçilmesini engellemek istiyorlardı. Bu bana hiç gerçekçi gelmiyordu. Dünyada üniversite mezunu olan, memleketine çok kötülük yapmış birçok cumhurbaşkanı, birçok devlet başkanı vardı. Ama bu maddeye karşı çıkamıyordum, çünkü ben de üniversite mezunu değildim. Kendim için öyle bir şey istiyormuşum sanılır düşüncesiyle bu şartın konulmasına karşı çıkamamıştım. Bunun için de vicdan azabı duyuyorum..."
Nihayet 2 binin başında Demirel'in cumhurbaşkanlığı bitince bu şans doğdu ama Ecevit, kendisi için o yasanın değişmesini istemedi.
Keşke CHP'lilerin tek sorunu "diploma" olsa...