Bu konu biraz uzar, bi labirente girer, ordan oraya çıkarız, okumamazlık etmeyin
Olayları aktörlerinin fikri mensubiyeti yahut mahallesi üzerinden okumaktan beter bir şey yoktur. Buna karşılık ilkesel siyaset, ilkesel duruş herşeyin ilacı gibi...
Bir örnekle; Mesela devletlerin aczinden istifade ederek, gariban, güçsüz vatandaşların tepesine binip, haraç kesip, uyuşturucu satan, tefecilik yapan, zenginlere tetikçilik yapan mafyanın her türlüsü lanetliktir. Doğru mu? Doğru.
Fakat bi ara Sedat Peker sırf iktidarın nimetlerinden yararlanmak maksatlı bir-iki salvo yaptı diye aman Allah'ım AK Parti mahallesinden bir kesim nasıl göklere çıkardı, nasıl en baba vatansever yaptılar herifi?
Aynı günler o mafya herif Muhalifler için ise yalnızca `Hapiste olması gereken bir mafya bozuntusu'ndan ibaretti. (Ha ben o günler bunları yazdım diye ne linç yedim AK Partililerden? Offff )
Neyse araya çokta zaman girmedi, herif kapağı dışarda birilerinin kucağına attı ve bu tarafa sallamaya başladı.
Bu defa -aynı herif- önce AK Parti mahallesi için Mafya bozuntusu sonrada muhalefet için adeta bir referans merkezi, bir kanaat önderi oldu
Maalesef buyuz. İlkesel duruş, prensipler, Temel değer yargıları filan hakgetire.
Şimdi konuya dönelim.
Aytunç Erkin muhalif bir yazar, gazeteci. Bağlandığı canlı yayında teğmenler olayını yorumlamış.
Önce şunu söylemek zorundayım; Aytunç Erkin son zamanlarda muhalif medyada pek rastlamadığımız türden bir ‘OBJEKTİF GAZETECİLİK' dersi vermiş.
İzah edeyim hemen; evet en basit anlatimla OBJEKTİF GAZETECİLİK sadece Aytunç`un yaptığıdır. Bir haberi anlatır yada yazarken olduğu gibi vermek! Hepsi bu!
Gazetecinin asli görevi ve -mesleğin onuru adına- zorunlu olduğu tek şey budur, olayı olduğu gibi aktardınız mı Objektifsinizdir. Bitti!
Tarafsız yorumlamak diye bir görevi yoktur gazetecinin. Objektiflik aynı anda tarafsızlık anlamına da gelmiyor zaten kimsede kendini kandırmasın yok böyle bir şey. Olayı olduğu, yaşandığı gibi aktardı iseniz tamamdır, mesleğinizin gereğini yapmışsınızdır. Öyle yapmış Aytunç Erkin. Olayı olduğu, aynen yaşandığı gibi aktarmış. Buraya kadar beraberim.
Ve ben Aytunç`u dinledikten sonra ikna oldum; Bu teğmenler mutlak suretle ihraç edilmeliler.
Buyurun beraber dinleyelim;
Şimdi şöyle bi durum var, yemin töreninden 15-20 gün önce bu teğmenler bu yemini okumak için başvuruda bulunuyorlar.
(Anladım. Bir grub Teğmen farklı bir yemini okumak için başvurmuş. Yani bir organizasyon var. Tamam)
Yani gizli saklı yapılan bir şey yok ortada...
(Bir eylemin suç olması için mutlaka gizli yapılmış olması gerekmiyor sevgili Aytunç)
Devam edelim;
Kara Harp Okulundan gelen cevap olumsuz, başvuru reddediliyor. Fakat teğmenler ısrarla bunu okumak istiyorlar.
(Yani çıkan karara rağmen bir girişim var. Israr var. Emre itaatsızlık var doğru mu Aytunccugum?)
Devam edelim lütfen;
Soruşturma dosyasında da geçtiği gibi olay sadece disiplinsizlik.
Ve ekliyor Aytunç; Burada Fettullahçı terör örgütü yada başka bir yapılanma bir bağlantı yok. Simdilik görünen o ki bu da doğru. Bunun bir cunta faaliyeti filan oldugu seklinde yorumları da abartılı buluyorum ama burada yol verilse ileride nereye kadar, ne sekilde büyür o da bilinmez tabii.
Evet Aytunç, şimdi aynen senin anlattığın üzerinden gidelim ve yukardan aşağı sayalım:
Bir organizasyon var. Kurala uymamazlık var. Emre itaatsizlikte ISRAR var. Disiplinsizlik var.
Ha yine Aytunc anlatmıştı, o gelen cevaptan sonrada son olarak tabur komutanları bu kişileri çağırıp son kez uyarıyor "cevabı aldınız, sakin ha bunu yapmaya kalkışmayın" diyor.
Eğer ordudan sözediyorsak daha ne olmalıydı Aytunç?
Daha çiçeği burnunda talebe iken daha kışlada bana bunu yapmışa cephede nasıl güveneceğim?
Kurala uyma, emre uyma, ardından size yinelenerek bildirilen emre de uyma? Başka ne olacaktı?
Sevgili Aytunç, Esnaf Ve Zanaatkarlar Odası yâda filanca üniversitenin mezuniyet töreninde yaşansa bunlar yorumumuz farklı olurdu elbet. Fakat burası ORDU ve senin üzüldüğün kısımda olduğu gibi normal koşullarda onaylayabileceğimiz kimi söz ve eylemler burada sıfır tolerans görür.
Ordu demek, Emir-Komuta demektir. Ordu demek, Nizamname ve Talimatlar. Ordu demek, Disiplin demektir.
Ve burada su içme töreni bile bir ritüel içerisinde Ordu Dahili Hizmet Kanunu Talimatnamesine uygun yapılır. Her ne sebeb yada şekilde buna aykırı davranmışlar ise suç işlemiş olurlar.
Emre itaatsizlik ederek, ordu disiplinini bozarak yaptıkları işin muhteviyatının yada okudukları şeyin içeriğinin ne olduğunun zerre önemi yok! Olmamalı, hiç kimse için de olmamalı.
Ama efendim çok daha fazlasında filancayı ihraç etmemek için ne kadar direndiler? Yanlış. Onlar da halt etmişler.
Bir defa olsun bütün taraflar sadece prensipler üzerinden olayları okumalı.
Son olarak; Sevgili Aytunç, olayı senden dinledim. Objektif anlatımın için samimiyetle teşekkür ediyorum. Sadece yorumda farklılaştık. Olsun o kadar da
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mehmet Çek
Genç teğmenler kime kılıç çekti?
Bu konu biraz uzar, bi labirente girer, ordan oraya çıkarız, okumamazlık etmeyin
Olayları aktörlerinin fikri mensubiyeti yahut mahallesi üzerinden okumaktan beter bir şey yoktur. Buna karşılık ilkesel siyaset, ilkesel duruş herşeyin ilacı gibi...
Bir örnekle;
Mesela devletlerin aczinden istifade ederek, gariban, güçsüz vatandaşların tepesine binip, haraç kesip, uyuşturucu satan, tefecilik yapan, zenginlere tetikçilik yapan mafyanın her türlüsü lanetliktir.
Doğru mu? Doğru.
Fakat bi ara Sedat Peker sırf iktidarın nimetlerinden yararlanmak maksatlı bir-iki salvo yaptı diye aman Allah'ım AK Parti mahallesinden bir kesim nasıl göklere çıkardı, nasıl en baba vatansever yaptılar herifi?
Aynı günler o mafya herif Muhalifler için ise yalnızca `Hapiste olması gereken bir mafya bozuntusu'ndan ibaretti.
(Ha ben o günler bunları yazdım diye ne linç yedim AK Partililerden? Offff )
Neyse araya çokta zaman girmedi, herif kapağı dışarda birilerinin kucağına attı ve bu tarafa sallamaya başladı.
Bu defa -aynı herif- önce AK Parti mahallesi için Mafya bozuntusu sonrada muhalefet için adeta bir referans merkezi, bir kanaat önderi oldu
Maalesef buyuz.
İlkesel duruş, prensipler, Temel değer yargıları filan hakgetire.
Şimdi konuya dönelim.
Aytunç Erkin muhalif bir yazar, gazeteci. Bağlandığı canlı yayında teğmenler olayını yorumlamış.
Önce şunu söylemek zorundayım; Aytunç Erkin son zamanlarda muhalif medyada pek rastlamadığımız türden bir ‘OBJEKTİF GAZETECİLİK' dersi vermiş.
İzah edeyim hemen; evet en basit anlatimla OBJEKTİF GAZETECİLİK sadece Aytunç`un yaptığıdır. Bir haberi anlatır yada yazarken olduğu gibi vermek! Hepsi bu!
Gazetecinin asli görevi ve -mesleğin onuru adına- zorunlu olduğu tek şey budur, olayı olduğu gibi aktardınız mı Objektifsinizdir. Bitti!
Tarafsız yorumlamak diye bir görevi yoktur gazetecinin. Objektiflik aynı anda tarafsızlık anlamına da gelmiyor zaten kimsede kendini kandırmasın yok böyle bir şey. Olayı olduğu, yaşandığı gibi aktardı iseniz tamamdır, mesleğinizin gereğini yapmışsınızdır.
Öyle yapmış Aytunç Erkin. Olayı olduğu, aynen yaşandığı gibi aktarmış.
Buraya kadar beraberim.
Ve ben Aytunç`u dinledikten sonra ikna oldum; Bu teğmenler mutlak suretle ihraç edilmeliler.
Buyurun beraber dinleyelim;
Şimdi şöyle bi durum var, yemin töreninden 15-20 gün önce bu teğmenler bu yemini okumak için başvuruda bulunuyorlar.
(Anladım. Bir grub Teğmen farklı bir yemini okumak için başvurmuş. Yani bir organizasyon var. Tamam)
Yani gizli saklı yapılan bir şey yok ortada...
(Bir eylemin suç olması için mutlaka gizli yapılmış olması gerekmiyor sevgili Aytunç)
Devam edelim;
Kara Harp Okulundan gelen cevap olumsuz, başvuru reddediliyor. Fakat teğmenler ısrarla bunu okumak istiyorlar.
(Yani çıkan karara rağmen bir girişim var. Israr var. Emre itaatsızlık var doğru mu Aytunccugum?)
Devam edelim lütfen;
Soruşturma dosyasında da geçtiği gibi olay sadece disiplinsizlik.
Ve ekliyor Aytunç;
Burada Fettullahçı terör örgütü yada başka bir yapılanma bir bağlantı yok. Simdilik görünen o ki bu da doğru. Bunun bir cunta faaliyeti filan oldugu seklinde yorumları da abartılı buluyorum ama burada yol verilse ileride nereye kadar, ne sekilde büyür o da bilinmez tabii.
Evet Aytunç, şimdi aynen senin anlattığın üzerinden gidelim ve yukardan aşağı sayalım:
Bir organizasyon var.
Kurala uymamazlık var.
Emre itaatsizlikte ISRAR var.
Disiplinsizlik var.
Ha yine Aytunc anlatmıştı, o gelen cevaptan sonrada son olarak tabur komutanları bu kişileri çağırıp son kez uyarıyor "cevabı aldınız, sakin ha bunu yapmaya kalkışmayın" diyor.
Eğer ordudan sözediyorsak daha ne olmalıydı Aytunç?
Daha çiçeği burnunda talebe iken daha kışlada bana bunu yapmışa cephede nasıl güveneceğim?
Kurala uyma, emre uyma, ardından size yinelenerek bildirilen emre de uyma? Başka ne olacaktı?
Sevgili Aytunç, Esnaf Ve Zanaatkarlar Odası yâda filanca üniversitenin mezuniyet töreninde yaşansa bunlar yorumumuz farklı olurdu elbet. Fakat burası ORDU ve senin üzüldüğün kısımda olduğu gibi normal koşullarda onaylayabileceğimiz kimi söz ve eylemler burada sıfır tolerans görür.
Ordu demek, Emir-Komuta demektir.
Ordu demek, Nizamname ve Talimatlar.
Ordu demek, Disiplin demektir.
Ve burada su içme töreni bile bir ritüel içerisinde Ordu Dahili Hizmet Kanunu Talimatnamesine uygun yapılır. Her ne sebeb yada şekilde buna aykırı davranmışlar ise suç işlemiş olurlar.
Emre itaatsizlik ederek, ordu disiplinini bozarak yaptıkları işin muhteviyatının yada okudukları şeyin içeriğinin ne olduğunun zerre önemi yok! Olmamalı, hiç kimse için de olmamalı.
Ama efendim çok daha fazlasında filancayı ihraç etmemek için ne kadar direndiler?
Yanlış. Onlar da halt etmişler.
Bir defa olsun bütün taraflar sadece prensipler üzerinden olayları okumalı.
Son olarak; Sevgili Aytunç, olayı senden dinledim. Objektif anlatımın için samimiyetle teşekkür ediyorum. Sadece yorumda farklılaştık. Olsun o kadar da