SON DAKİKA

Hafif erkek, Asi kadın

Yazının Giriş Tarihi: 13.06.2019 18:53
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.06.2019 18:53

Ataerkil aile yapımızı, günden güne kaybediyoruz. Ataerkil yapıyı kaybettikçe, baba otoritesini kaybediyoruz. Baba otoritesini kaybettikçe de, aile içerisindeki dirlik ve düzeni kaybediyoruz. Dirlik ve düzen kaybolunca da şiddet, peşi sıra geliyor, huzursuzluk ve başıboşluk da onu takip ediyor.
Bakın dostlar. Şu bir gerçek ki; günümüzün çılgın çocuğu Neo Kapitalizm, birçok değerimiz gibi aile içi otoriteye de darbesini vurdu. Kadınların iş hayatına atılması, kendi kazancını kendisinin elde etmesi, hiç kimseye muhtaç olmadığı kanıya varması, evdeki erkek hegemonyasını sarstı. Bu da ne yazık ki, “hafif erkek asi kadın” sendromunu tetikledi. Kendi parasını kendisi kazanan kadınlar, başına buyruk, son derece bağımsız hareket etmeye başladılar. Ev işinden koptukları yetmiyormuş gibi çocuklarına da yeterince vakit ayıramamaya; çocuklar da başına buyruk yaşamaya, aile otoritesinden mahrum kalmaya başladılar. Böylece şirazesi kaymış bir ev ortamı oluşmaya başladı. Bununla kalsa iyi! Karı-kocalar, en ufak bir tartışmada boşanır hale geldiler. Bakılırsa son beş yıldaki boşanma oranlarına, ne demek istediğim daha net anlaşılabilir. Hiç öyle Modernizm budalalığı yapıp da, “geri kafalı” falan demeyin bana! Ben, insan fıtratına uygun olanı söylüyorum! Ev, hayatın merkez kampüsü olduğuna göre erkek, eve ekmek getirir; kadınsa ev işiyle ilgilenir, çocuk büyütür, evde büyükler de varsa, onlara koşulsuz hürmet etmekle mükelleftir, nokta. Yani herkesin, toplum içerisinde, kendisine göre bir misyonu vardır. Öyle, “hayat müşterektir” gibi içi boş, elastik kıvamlı sloganları kendimize rehber edinmemek gerekir çünkü çok saçma! Hayat, müşterek falan değildir! Müşterek olsaydı eğer, erkekler gündüzleri evde durur, sadece kadınlar işe giderdi. Sözün özü, her vaziyetin bir yakışığı vardır.
Bir de aile içi erkek otoritesi, sadece manevi güçle oluşturulamaz. Bu iş, maddi güçle de paraleldir. Her ne kadar, “her şey maddiyat mı, iki gönül bir olunca samanlık seyran olur” falan dense de hayır, gerçek o yönde değildir. Evet, artık her şey maddiyattır. Neticede iki gönül bir olunca, nereye kadar samanlıkta idare edilir, o da ayrı bir merak konusudur.
Tahmin edebiliyorum, bazı Levanten ruhlu dostlarımız bu satırları, sinirden dudaklarını ısıra ısıra, oturduğu yerde hoplaya zıplaya, ter-kan içerisinde kala kala okuyorlar. Ama ben haklıyım, müsterih olsunlar! Diyorum ya temel normlarımız neyse, ben onu anlatıyorum. Fabrika ayarlarının kodlandığı şekilde olanını… Ki, bu ayarın dışına çıkıldığında, aileleri nelerin beklediği konusunda uyarmaya çalışıyorum. Bugün Türkiye'de, on ailenin en az üçünde otoritesizliği ve dağılma felaketini iliklerimize kadar yaşıyoruz. Binaenaleyh, aile içi şiddet olaylarının da kaçınılmaz hale geldiğini çok bariz görüyor, duyuyoruz. “şiddet” derken kastım, sadece erkeğin kadına olanı değil elbette; kadının da erkeğe hem psikolojik hem fiziksel şiddetidir.
Son olarak diyeceğim o ki, aile içi otoriteyi kaybeden erkekler, lastik kıvamına getirildiler, omurgayı yitirdiler. “Aman karım kızmasın, aman morali bozulmasın, aman her istediği olsun” diye diye, kendilerinden taviz vermeye başladılar ancak maalesef, her verilen taviz, o evliliğin duvarından bir taş eksiltti. Hâlbuki Türk toplum yapısındaki erkek modeli, otoritenin ve gücün orijin noktasıdır. Milim şaşmamalıdır. “Evin erkeği” denilen kavram, pamuk şeker kıvamında olmamalıdır. Haydi, kalın sağlıcakla!

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Hür Haber En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.