Cumhurbaşkanlığı sistemi, en başta siyaseti değiştirecek. Çünkü yeni sistem, sadece bürokratik oligarşiyi devreden çıkarmıyor, halktan güç almayan siyasetçiyi de tarihin çöplüğüne gönderiyor.
Bu, siyasette devrim niteliğinde bir değişim demek. Her seçim sonrası Türkiye haritasında gördüğümüz o siyasi bölünmüşlüğü hatırlayın. Kıyılarda CHP, iç Anadolu ve ortalarda MHP, Güneydoğu'da HDP.
İktidara alternatif olması gereken CHP'nin durumunu ele alalım. Bu tablo CHP'nin iktidar olmayacağını gösteriyor.
Tam 67 yıldır zaten olan bu. CHP, ilk kez 1977'de yüzde 42 oy aldı ama onu da bu ucube sistem nedeniyle rezil etti. Rahmetli Ecevit gitti 10 milletvekiline 10 bakanlık vererek tarihin en kötü hükümetini kurdu.
İşte yeni Cumhurbaşkanlığı sistemi CHP istemese de CHP'ye daha "kirli olmayan" bir iktidar fırsatı sunuyor. Her partinin iktidar olma şansı var ve bunun için de yüzde 50 artı 1 oy almak zorunlu. Peki, Türkiye'de bu genişliktetabanı olacak bir siyasi parti veya kesimvar mı?
Olmadığını bugüne kadar yapılan bütün araştırmalar ortaya koyuyor. Bu yılın başında Adil Gür'ün yaptığı araştırmadaki şu rakamlar bile AK Parti dahil hiçbir partinin ideolojisine sıkı sıkıya bağlı bir tabanı olmadığını gösteriyor. En son 29 Ocak 2017'de yayınlanan araştırma sonuçları öyle: "Türkiye'deyetişkin nüfusun %19.5'i kendini milliyetçi,%17.9'u Atatürkçü, %17.9'umuhafazakâr, %17.3'ü dindar, %13.9'udemokrat, %5.9'u sosyal demokrat,%4.6'sı laik ve %1.9'u ulusalcı olaraktarif etmektedir." Öne çıkan muhafazakâr ve dindar kesimin toplamı bile sadece yüzde 36.2 ediyor. Bu da tek başına iktidar olmaya yetmiyor. Bu durumda her partinin öteki kesimin oyuna ihtiyacı var. AK Parti yüzde 50 oyu bu ihtiyacı doğru okuyarak alıyor. Yine aynı araştırmada ortaya çıkan şu veriler de önemli: Kendinizi sağ-sol bağlamında nasıl tanımlıyorsunuz? Sağcıyımyüzde 31.2, solcuyum yüzde 19.4, merkezdeyimyüzde 20.4 ve hiçbiri değilimyüzde 29.1.
Görüldüğü gibi toplumda tek başına iktidar oluşturacak bir kutuplaşma yok. Yeni sistem bu toplumsal zemini anlayan ve siyaset geliştirenlerin önünü açıyor. CHP bunu yapmak ister mi bilemem ama şunu da eklemeliyim, artık sürekli seçim kaybeden genel başkanlar dönemi de bitiyor. Bu yüzden bırakın iktidardatek adamlığı, partilerde bile tekadamlık sona eriyor.
CHP İstanbul'da kaç başkan değişti?
Siyasal sistemle siyasi partiler arasındaki ilişkinin nasıl bir gariplik oluşturduğunun en çarpıcı örneği CHP. Sadece son 7 yıla bakalım. Kılıçdaroğlu'nun göreve geldiği 2010'dan bu yana, 1 referandum, 1 cumhurbaşkanlığı seçimi, 1 yerel seçim ve 3 genel seçim yapıldı. Ve hiçbir seçimi Kılıçdaroğlu kazanamadı. Ama parti içi seçimleri hep kazandı. Deyim yerindeyse CHP tarihine uygun "tek adam" olmayı başardı.
Buraya bir nokta koyup İstanbul'a dönelim. İstanbul İl Başkanlığı'nda ise tam tersi oldu. Seçim yenilgilerini bir yana bırakır ve siyasetin normal seyrinde aktığını varsayarsak, 7 yılda iki veya bilemediniz üç il başkanı olması gerekirdi. Peki, ne oldu? İstanbul'da son 7 yılda tam 6 il başkanı görev yaptı. Murat Karayalçın'dan BerhanŞimşek'e kimi 6 ay, kimi bir yıl kimi iki yıl yaptı ve hiçbiri de iz bırakmadan geçip gitti.
Peki, bu kadar istikrarsız bir il yönetiminden CHP'liler memnun mu? CHP'liler "hayır"a harcayacakları enerjinin onda birini bu konuya harcasalar partileri "umut" olur. Benden söylemesi...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mahmut Övür
Yeni sistem ve CHP’nin açmazları
Cumhurbaşkanlığı sistemi, en başta siyaseti değiştirecek. Çünkü yeni sistem, sadece bürokratik oligarşiyi devreden çıkarmıyor, halktan güç almayan siyasetçiyi de tarihin çöplüğüne gönderiyor.
Bu, siyasette devrim niteliğinde bir değişim demek. Her seçim sonrası Türkiye haritasında gördüğümüz o siyasi bölünmüşlüğü hatırlayın.
Kıyılarda CHP, iç Anadolu ve ortalarda MHP, Güneydoğu'da HDP.
İktidara alternatif olması gereken CHP'nin durumunu ele alalım. Bu tablo CHP'nin iktidar olmayacağını gösteriyor.
Tam 67 yıldır zaten olan bu. CHP, ilk kez 1977'de yüzde 42 oy aldı ama onu da bu ucube sistem nedeniyle rezil etti. Rahmetli Ecevit gitti 10 milletvekiline 10 bakanlık vererek tarihin en kötü hükümetini kurdu.
İşte yeni Cumhurbaşkanlığı sistemi CHP istemese de CHP'ye daha "kirli olmayan" bir iktidar fırsatı sunuyor. Her partinin iktidar olma şansı var ve bunun için de yüzde 50 artı 1 oy almak zorunlu. Peki, Türkiye'de bu genişlikte tabanı olacak bir siyasi parti veya kesimvar mı?
Olmadığını bugüne kadar yapılan bütün araştırmalar ortaya koyuyor. Bu yılın başında Adil Gür'ün yaptığı araştırmadaki şu rakamlar bile AK Parti dahil hiçbir partinin ideolojisine sıkı sıkıya bağlı bir tabanı olmadığını gösteriyor. En son 29 Ocak 2017'de yayınlanan araştırma sonuçları öyle: "Türkiye'de yetişkin nüfusun %19.5'i kendini milliyetçi, %17.9'u Atatürkçü, %17.9'u muhafazakâr, %17.3'ü dindar, %13.9'u demokrat, %5.9'u sosyal demokrat, %4.6'sı laik ve %1.9'u ulusalcı olarak tarif etmektedir." Öne çıkan muhafazakâr ve dindar kesimin toplamı bile sadece yüzde 36.2 ediyor. Bu da tek başına iktidar olmaya yetmiyor. Bu durumda her partinin öteki kesimin oyuna ihtiyacı var. AK Parti yüzde 50 oyu bu ihtiyacı doğru okuyarak alıyor. Yine aynı araştırmada ortaya çıkan şu veriler de önemli: Kendinizi sağ-sol bağlamında nasıl tanımlıyorsunuz? Sağcıyım yüzde 31.2, solcuyum yüzde 19.4, merkezdeyim yüzde 20.4 ve hiçbiri değilim yüzde 29.1.
Görüldüğü gibi toplumda tek başına iktidar oluşturacak bir kutuplaşma yok. Yeni sistem bu toplumsal zemini anlayan ve siyaset geliştirenlerin önünü açıyor. CHP bunu yapmak ister mi bilemem ama şunu da eklemeliyim, artık sürekli seçim kaybeden genel başkanlar dönemi de bitiyor. Bu yüzden bırakın iktidarda tek adamlığı, partilerde bile tek adamlık sona eriyor.
CHP İstanbul'da kaç başkan değişti?
Siyasal sistemle siyasi partiler arasındaki ilişkinin nasıl bir gariplik oluşturduğunun en çarpıcı örneği CHP. Sadece son 7 yıla bakalım. Kılıçdaroğlu'nun göreve geldiği 2010'dan bu yana, 1 referandum, 1 cumhurbaşkanlığı seçimi, 1 yerel seçim ve 3 genel seçim yapıldı. Ve hiçbir seçimi Kılıçdaroğlu kazanamadı. Ama parti içi seçimleri hep kazandı. Deyim yerindeyse CHP tarihine uygun "tek adam" olmayı başardı.
Buraya bir nokta koyup İstanbul'a dönelim. İstanbul İl Başkanlığı'nda ise tam tersi oldu. Seçim yenilgilerini bir yana bırakır ve siyasetin normal seyrinde aktığını varsayarsak, 7 yılda iki veya bilemediniz üç il başkanı olması gerekirdi. Peki, ne oldu?
İstanbul'da son 7 yılda tam 6 il başkanı görev yaptı. Murat Karayalçın'dan BerhanŞimşek'e kimi 6 ay, kimi bir yıl kimi iki yıl yaptı ve hiçbiri de iz bırakmadan geçip gitti.
Peki, bu kadar istikrarsız bir il yönetiminden CHP'liler memnun mu? CHP'liler "hayır"a harcayacakları enerjinin onda birini bu konuya harcasalar partileri "umut" olur. Benden söylemesi...