Ülkemiz; 31 Mart 2024 Pazar günü muhtarından azasına, il genel meclisi üyesinden belediye başkanına kadar mahalli idarelerin her kademesindeki yerel yöneticilerini seçmek üzere sandık başına gidecek… Sandığın halkın önüne konulmasına çok bir süre de kalmadı ama partiler adaylarının tamamını belirleyip kamuoyuna açıklamadıklarından mı nedir siyaset arenasında halk açısından pek hareketlilik yok… Siyasi partiler ve adaylar da ise tam tersine bir hareketlilik yaşanıyor… Gönlünde aslan yatanlar bu günlerde larcileri çekmiş, oturacakları koltuk için bütün hünerlerini sergiliyor ve sığınabilecekleri bir liman bulma telaşı içindeler… Partiler ise kazanacak veya en çok oy alacak adayı bulma arayışındalar…Onun içinde kendilerince ince eleyip sık dokuyorlar… Bununla birlikte ana muhalefet partisinde ise kavga ile birlikte bir iç hesaplaşma furyası aldı başını gitti. Başta belediye başkan adaylıkları açıklanan Hatay, İzmir, İstanbul gibi büyükşehirler cadı kazanı gibi kaynıyor… Çok değil bundan bir yıl öncesi, 7 Cumhurbaşkanı Yardımcısı ile Türkiye'yi yönetmeye talip olan Millet İttifakı paramparça oldu. Cumhurbaşkanı adayı ve 6+1 masasının fikir ve ağababası Kemal Kılıçdaroğlu partisinin genel başkanlık koltuğunu kaybetti. Millet İttifakının can ciğer kuzu sarması olan ortakları ise birbirleri ile neredeyse kanlı bıçaklı bir durumda kıyasıya kavga ediyorlar… CHP'nin çiçeği burnunda yeni Genel Başkanı Özgür Özel'in durumu ise içler acısı bir hal aldı… Eş başkan yakıştırmalarından, muktedir olamayan genel başkan nitelemesine kadar her türlü eleştiri parti içinde ve kamuoyunda yüksek sesle dillendiriliyor… Görüldüğü kadarı ile CHP'nin yeni Genel Başkanı Özgür Özel, iyi bir sınav veremiyor ve kendinden beklenen performansı gösteremiyor. Öte yandan ise CHP'nin içindeki hizipler ve eş başkan olarak nitelenen İmamoğlu bu sisli havada kendi siyasi ikballeri için yol taşlarını döşüyor ve istedikleri ile kendini destekleyecek olanları da belediye başkan adayı olarak ilan etme çabası içinde mücadele ediyorlar… Birde bu seçimin bonusu Türkiye'nin ilk komünist belediye başkanı olan Tunceli Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu'nun bu dönem İstanbul Kadıköy'den aday olması var ki tam evlere şenlik... Daha önce yere göğe sığdıramadıkları Maçoğlu CHP'nin banko gördüğü Bakırköy ilçesinden aday olması üzerine bir anda tu kaka yapıverdiler… Yaşı nerede ise bir asrı devirmeye çok az kalmış Eskişehir'in DSP'den gelme CHP'nin gedikli belediye başkanı Yılmaz Büyükerşen'in de aday yapılmadıktan sonra CHP hakkında söylediği sözler yenir yutulur cinsten değil. Aday yapılmadığı için kazan kaldıranların isimlerini ve söyledikleri gün görmemiş veciz sözleri alt alta sıralayıp sayfalarca yazabiliriz. Ama Maçoğlu ve Büyükerşen olayı politikanın nasıl ben ve benim partim merkezli yapıldığını anlatmaya yetiyor da artıyor bile… Politika böyle bir şey… Politikada bugün kahraman olanlar yarın hain ve nankör olarak nitelendirilebiliyor… Düne kadar birbirlerine selam vermez dediklerimizde can ciğer kuzu sarması olabiliyorlar… Dün birbirine “Çak” yapanlar bugün birbirlerinin ensesine “Şak” yapıyorlar… Sonrada hep bir ağızdan ilkeli siyaset türküsünü koro halinde söylemeye devam ediyorlar… Herkes partilerin ne diyeceğini ne yapacağını takip ederken aslında herkes öncelikli olarak seçmenin ne diyeceği ile ilgileniyor… Hani anketler yapılıyor da %20 bandında kararsız seçmen olarak gözüken seçmenler var ya işte o kesim seçimin sonucuna son noktayı koyuyor… Futbol takımlarının taraftarları gibi parti fanatiği olan seçmenler maç boyunca çılgınca tezahürat yapıyorlar ama skoru kararsız seçmen belirliyor… “Görünen köy kılavuz istemez” demiş atalarımız…Köy karşıda ama henüz mesafe uzun… Yol kazalarını ve yoldaki hastalık ve vahşi yırtıcıları da hesaba katarsak üç aşağı beş yukarı bir hesap ile Özgür Özel bu maçı, pardon seçimi Kılıçdaroğlu'nun performansını yakalayamadan kaybeder… Sonrada gelsin seçimli kurultay… Bu nedenle İmamoğlu için İstanbul çok önemli… İstanbul giderse İmamoğlu 'da gider… Kılıçdaroğlu gelir mi bilemem ama gelirse dönüşü muhteşem olacakmış gibi duruyor…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Hasan Kaya
Yerel seçimler öncesindeki ahval…
Ülkemiz; 31 Mart 2024 Pazar günü muhtarından azasına, il genel meclisi üyesinden belediye başkanına kadar mahalli idarelerin her kademesindeki yerel yöneticilerini seçmek üzere sandık başına gidecek…
Sandığın halkın önüne konulmasına çok bir süre de kalmadı ama partiler adaylarının tamamını belirleyip kamuoyuna açıklamadıklarından mı nedir siyaset arenasında halk açısından pek hareketlilik yok…
Siyasi partiler ve adaylar da ise tam tersine bir hareketlilik yaşanıyor… Gönlünde aslan yatanlar bu günlerde larcileri çekmiş, oturacakları koltuk için bütün hünerlerini sergiliyor ve sığınabilecekleri bir liman bulma telaşı içindeler…
Partiler ise kazanacak veya en çok oy alacak adayı bulma arayışındalar…Onun içinde kendilerince ince eleyip sık dokuyorlar…
Bununla birlikte ana muhalefet partisinde ise kavga ile birlikte bir iç hesaplaşma furyası aldı başını gitti. Başta belediye başkan adaylıkları açıklanan Hatay, İzmir, İstanbul gibi büyükşehirler cadı kazanı gibi kaynıyor…
Çok değil bundan bir yıl öncesi, 7 Cumhurbaşkanı Yardımcısı ile Türkiye'yi yönetmeye talip olan Millet İttifakı paramparça oldu. Cumhurbaşkanı adayı ve 6+1 masasının fikir ve ağababası Kemal Kılıçdaroğlu partisinin genel başkanlık koltuğunu kaybetti. Millet İttifakının can ciğer kuzu sarması olan ortakları ise birbirleri ile neredeyse kanlı bıçaklı bir durumda kıyasıya kavga ediyorlar…
CHP'nin çiçeği burnunda yeni Genel Başkanı Özgür Özel'in durumu ise içler acısı bir hal aldı… Eş başkan yakıştırmalarından, muktedir olamayan genel başkan nitelemesine kadar her türlü eleştiri parti içinde ve kamuoyunda yüksek sesle dillendiriliyor…
Görüldüğü kadarı ile CHP'nin yeni Genel Başkanı Özgür Özel, iyi bir sınav veremiyor ve kendinden beklenen performansı gösteremiyor.
Öte yandan ise CHP'nin içindeki hizipler ve eş başkan olarak nitelenen İmamoğlu bu sisli havada kendi siyasi ikballeri için yol taşlarını döşüyor ve istedikleri ile kendini destekleyecek olanları da belediye başkan adayı olarak ilan etme çabası içinde mücadele ediyorlar…
Birde bu seçimin bonusu Türkiye'nin ilk komünist belediye başkanı olan Tunceli Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu'nun bu dönem İstanbul Kadıköy'den aday olması var ki tam evlere şenlik...
Daha önce yere göğe sığdıramadıkları Maçoğlu CHP'nin banko gördüğü Bakırköy ilçesinden aday olması üzerine bir anda tu kaka yapıverdiler…
Yaşı nerede ise bir asrı devirmeye çok az kalmış Eskişehir'in DSP'den gelme CHP'nin gedikli belediye başkanı Yılmaz Büyükerşen'in de aday yapılmadıktan sonra CHP hakkında söylediği sözler yenir yutulur cinsten değil.
Aday yapılmadığı için kazan kaldıranların isimlerini ve söyledikleri gün görmemiş veciz sözleri alt alta sıralayıp sayfalarca yazabiliriz. Ama Maçoğlu ve Büyükerşen olayı politikanın nasıl ben ve benim partim merkezli yapıldığını anlatmaya yetiyor da artıyor bile…
Politika böyle bir şey… Politikada bugün kahraman olanlar yarın hain ve nankör olarak nitelendirilebiliyor… Düne kadar birbirlerine selam vermez dediklerimizde can ciğer kuzu sarması olabiliyorlar…
Dün birbirine “Çak” yapanlar bugün birbirlerinin ensesine “Şak” yapıyorlar… Sonrada hep bir ağızdan ilkeli siyaset türküsünü koro halinde söylemeye devam ediyorlar…
Herkes partilerin ne diyeceğini ne yapacağını takip ederken aslında herkes öncelikli olarak seçmenin ne diyeceği ile ilgileniyor…
Hani anketler yapılıyor da %20 bandında kararsız seçmen olarak gözüken seçmenler var ya işte o kesim seçimin sonucuna son noktayı koyuyor… Futbol takımlarının taraftarları gibi parti fanatiği olan seçmenler maç boyunca çılgınca tezahürat yapıyorlar ama skoru kararsız seçmen belirliyor…
“Görünen köy kılavuz istemez” demiş atalarımız…Köy karşıda ama henüz mesafe uzun… Yol kazalarını ve yoldaki hastalık ve vahşi yırtıcıları da hesaba katarsak üç aşağı beş yukarı bir hesap ile Özgür Özel bu maçı, pardon seçimi Kılıçdaroğlu'nun performansını yakalayamadan kaybeder…
Sonrada gelsin seçimli kurultay…
Bu nedenle İmamoğlu için İstanbul çok önemli… İstanbul giderse İmamoğlu 'da gider… Kılıçdaroğlu gelir mi bilemem ama gelirse dönüşü muhteşem olacakmış gibi duruyor…