Eğitim öğretim müfredatın içinin boşaltılması ile nasıl yardımcı ders kitaplarına dershanelere muhtaç edildiyse öğrenciler… Benzer bir sıkıntı daha dikkat çekiyor bugünkü konjonktürde… Yurt sorunsalı… Barınma her ile bir üniversite politikamızın doğal bir sonucu olarak genç ülkemizin önemli problemlerinden biri haline gelmiştir… Toki benzeri bir oluşum, yurt konusunu çözüme kavuşturabilir büyük ölçüde bence. Devlet el atmadığı takdirde cemaat ve örgüt evlerine mahkumiyet başlayacaktır yeniden, başka başka isimler altında… Yine cemaatler öğrencilerin zihniyetleri üzerinde etkili olacaktır… Sivil toplum kuruluşları ya da örgün kurumlar yasa ve yönetmeliklerle denetlenemeyen yasal olarak merdivenaltı olduklarından çıkarlarına vurulan en ufak bir sektede en azılı düşman oluvermektedirler Fetö olayında olduğu gibi… Devlet yurtları disiplin yönüyle de çok avantajlı… Ekonomik anlamda da velileri ferahlatacak düzeyde… Fakat günümüzün hedonist gençleri hiçbir zorluğu kabul etmeyen tavırlarıyla lisedeyken bile ailelerinin imkanlarını zorlayarak apart evlerde kalmayı tercih ediyorlar. Hem de geriye kalan tüm ailenin gideri kadar harcamayı tek başlarına sarf ediyorlar, aile ortamına göre nispeten daha özgür bir yaşam için… Üniversite ortamında ise meşhur (!) kızlı erkekli dejenere yaşamdan söz etmeye gerek bile yok… Avrupa gibi köksüz bir medeniyetin temsilcisi değil bu gençler elbet manevi anlamda yollarını er yada geç öyle ya da böyle buluyorlar lakin… Yine de devlet eliyle bu yurt sorununa bir çözüm bulunmazsa Fetö'nün yerini palazlanan belki de iktidardan pay almayı kafasına koyan başka cemaatler alabilir…. Onlar palazlandıkça kendilerine güvenleri artabilir ve belki de onlar da Fetö gibi kainatı ele geçirme hedeflerini dile getirmeye başlayabilirler… Bugün bunlar mübalağa/ ironi gibi gelebilir ancak 40 yıl önce Kestane Pazarı ‘nda hüngür hüngür Feto anlatımıyla hafızalarımıza kazınan bu oluşum da oldukça masumane başlamıştı… İddiası ise çok daha sonraları fark edilmeye başlanmıştı… Fenerbahçe'yi , MHP'yi , CHP ‘yi kasetle kumpasla hizaya getirme çabası , işadamlarından tehditle şantajla para toplama faaliyetleri ile Ali kıran baş kesen olmadılar mı sanki ? Lakin Mehmet Akif ‘in diliyle : Sahipsiz olan vatanın batması haktır… Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır… Diyenlerimiz olmasa… Ömer Halisdemir gibi halis vatan evlatlarımız olmasa… Neler olacaktı 15 Temmuz ‘da ? Anısına kalem oynatmak zor ancak birkaç satır dökülüyor istemsiz ardından:
Simurgun kanadından düşüverince bir nakış... Gaybın penceresi aralanıverince sana yiğidim, cennetin rayihasını duydun mu ? Duydun da ondan mı koşarak gittin şehadete ? Kurşunun kuş olduğu nerede görülmüş? Bu, senin kısmetin... Kurşunun acısını hissettirmedi Rabbim şehadetinde... Kuş olup uçurdu hainin ellerinden çıkan mermiler seni semalara... Son bakışın, son gülüşün, hatıradır; eşine, çocuklarına... Bir de vatan... Hepimize bedelini otuz kuşla ödediğin hani o aziz vatan... Nüket Belsan Taşören
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Hür Haber
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Nüket Belsan Taşören
Yurt Sorunsalı
Eğitim öğretim müfredatın içinin boşaltılması ile nasıl yardımcı ders kitaplarına dershanelere muhtaç edildiyse öğrenciler… Benzer bir sıkıntı daha dikkat çekiyor bugünkü konjonktürde… Yurt sorunsalı…
Barınma her ile bir üniversite politikamızın doğal bir sonucu olarak genç ülkemizin önemli problemlerinden biri haline gelmiştir… Toki benzeri bir oluşum, yurt konusunu çözüme kavuşturabilir büyük ölçüde bence.
Devlet el atmadığı takdirde cemaat ve örgüt evlerine mahkumiyet başlayacaktır yeniden, başka başka isimler altında… Yine cemaatler öğrencilerin zihniyetleri üzerinde etkili olacaktır… Sivil toplum kuruluşları ya da örgün kurumlar yasa ve yönetmeliklerle denetlenemeyen yasal olarak merdivenaltı olduklarından çıkarlarına vurulan en ufak bir sektede en azılı düşman oluvermektedirler Fetö olayında olduğu gibi…
Devlet yurtları disiplin yönüyle de çok avantajlı… Ekonomik anlamda da velileri ferahlatacak düzeyde… Fakat günümüzün hedonist gençleri hiçbir zorluğu kabul etmeyen tavırlarıyla lisedeyken bile ailelerinin imkanlarını zorlayarak apart evlerde kalmayı tercih ediyorlar. Hem de geriye kalan tüm ailenin gideri kadar harcamayı tek başlarına sarf ediyorlar, aile ortamına göre nispeten daha özgür bir yaşam için…
Üniversite ortamında ise meşhur (!) kızlı erkekli dejenere yaşamdan söz etmeye gerek bile yok… Avrupa gibi köksüz bir medeniyetin temsilcisi değil bu gençler elbet manevi anlamda yollarını er yada geç öyle ya da böyle buluyorlar lakin… Yine de devlet eliyle bu yurt sorununa bir çözüm bulunmazsa Fetö'nün yerini palazlanan belki de iktidardan pay almayı kafasına koyan başka cemaatler alabilir…. Onlar palazlandıkça kendilerine güvenleri artabilir ve belki de onlar da Fetö gibi kainatı ele geçirme hedeflerini dile getirmeye başlayabilirler…
Bugün bunlar mübalağa/ ironi gibi gelebilir ancak 40 yıl önce Kestane Pazarı ‘nda hüngür hüngür Feto anlatımıyla hafızalarımıza kazınan bu oluşum da oldukça masumane başlamıştı… İddiası ise çok daha sonraları fark edilmeye başlanmıştı…
Fenerbahçe'yi , MHP'yi , CHP ‘yi kasetle kumpasla hizaya getirme çabası , işadamlarından tehditle şantajla para toplama faaliyetleri ile Ali kıran baş kesen olmadılar mı sanki ?
Lakin Mehmet Akif ‘in diliyle :
Sahipsiz olan vatanın batması haktır…
Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır…
Diyenlerimiz olmasa… Ömer Halisdemir gibi halis vatan evlatlarımız olmasa… Neler olacaktı 15 Temmuz ‘da ? Anısına kalem oynatmak zor ancak birkaç satır dökülüyor istemsiz ardından:
Simurgun kanadından düşüverince bir nakış...
Gaybın penceresi aralanıverince sana yiğidim, cennetin rayihasını duydun mu ? Duydun da ondan mı koşarak gittin şehadete ?
Kurşunun kuş olduğu nerede görülmüş?
Bu, senin kısmetin...
Kurşunun acısını hissettirmedi Rabbim şehadetinde...
Kuş olup uçurdu hainin ellerinden çıkan mermiler seni semalara...
Son bakışın, son gülüşün, hatıradır; eşine, çocuklarına...
Bir de vatan...
Hepimize bedelini otuz kuşla ödediğin hani o aziz vatan...
Nüket Belsan Taşören